TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik ‘ekonomik büyümenin yatırım iştahı noktasında sıkıntıları olduğunu’ söyledi. Bilecik Cumhurbaşkanı’nın ‘kabineye iş adamı alabiliriz’ sözlerini ise olumlu olarak değerlendirdi fakat henüz bu konunun konuşulmadığını belirtti. TÜSİAD Başkanı, seçim süreciyle ilgili değerlendirmesinde de, “Yüksek ses tonajınız daha iyi anlaşılıyor mu? Daha mı çok haklı oluyorsunuz? Hayır. Sakin olanın hakim olacağı bir anlayış olmalı” dedi.
CNN Türk’ten Hakan Çelik’in sorularını yanıtlayan Bilecik, "İş dünyasından kabineye bakan koşulan bir konu değil. Ben olumlu olacağını düşünüyorum. TÜSİAD şapkası ile ortaya koyduğumuz sivil toplum örgütleri ile istişare edilmeli. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanımız ile görüşmekte hiçbir sıkıntımız yok. 2017 yılı içinde TÜSİAD’ın etkinliklerinden bir tanesi rapor çıktılarıdır. Bunları besleyen en önemli görüşmeler teknik kurmay heyetlerini uygun platformlardaki yerlere davet ediyoruz. Üyelerimizle yapılan görüşmelerde muazzam çıktılar oluyor. Ekonomi de beslendi buna dönük olarak çift taraflı bir beslenme oldu. İlk çeyrek boyunca bile bundan dört tane daha yaptık. İletişimde sorun yok daha da artırılması lazım" ifadesini kullandı.
Bilecik "Kamu projelerinin yüksek oranlarda devam ettiği vergi indirimlerinin yapıldığı biraz talep destekli ekonomi yönetimlerinin yapıları söz konusu olduğu zaman borçlanma haritamızda sıkıntılar olmuyor değil. Kendi içinde denge unsuru taşıması gerek. Enflasyonun üzerine müthiş yüklenilmesi gerekiyor. Başka türlü bu sıkıntıyı atmamız mümkün değil" açıklamasında bulundu.
Bilecik şöyle devam etti:
Bütün gelişmekte olan ülkeler etkileniyor. 2016 ortası biçim çıpamız gibi. 2016 ortası itibariyle genel eğilimden koptuk ve yalnız kaldık. İki tane ana konu var. İçerideki ekonomik göstergelerde farklılıklar oldu. İkincisi ise dış politikalarda dış politikalarda daha başarılı gelişmeler sağlayabilirdik.
Ortamda bir seçim yarışı var. Yeni bir yapı, ilk defa tecrübe edeceğimiz bir yapı olacak. Şu an gelinen noktada önemli bir kutuplaşmanın ortasına gelmiş vaziyetteyiz. Bütün siyasi otoritelere bütün kesimlere önemli bir görev düşüyor: Sakin dil kullanmak… Dünya ve Türkiye için zorlu bir durum var. Bizim seçimlerin de buna getirdikleri ekstra zorluklar var. Aynı zamanda kutuplaşmayı tamamen körelten hoşgörünün çok yüksek olduğu lafta kalmadığı bir süreç izleyelim bu çağrıyı da memnuniyetle yapıyorum. İnanın… Yüksek ses tonajınız daha iyi anlaşılıyor mu? Daha mı çok haklı oluyorsunuz? Hayır. Sakin olanın hakim olacağı bir anlayış olmalı. Bugün iyi bir demokrasi, özgürlükleri, ifade özgürlüğü ortamını çağrıştıran bir yapıyla devam eden bir seçim dili bambaşka bir Türkiye olur. Yeni bir ekonomik kalkınma hikayesini yazmamız gerekiyor.