'TÜSİAD kendi ayağına kurşun sıkıyor, biz patronların hükümeti değiliz'

'TÜSİAD kendi ayağına kurşun sıkıyor, biz patronların hükümeti değiliz'

 

T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4+4+4 olarak 12 yılda kademelendirilen yeni eğitim sistemiyle ilgili hükümeti eleştiren TÜSİAD'a ikinci kez sert eleştirilerde bulundu. Erdoğan, " İş adamlarını temsil eden bir örgüt, eğitim sistemine kendi ideolojisini dayatarak, adeta kendi ayağına kurşun sıktı...Biz, seçkinlerin, elitlerin, patronların hükümeti değiliz. Biz, işçisiyle, patronuyla, yoksuluyla, zenginiyle 75 milyonun hükümetiyiz. Bizim karşımızda dikilmeleri bize bir şey kaybettirmez. Hiç kimse eski Türkiye'nin refleksleriyle hareket etmesin.'' dedi.
 
 
Erdoğan sözlerini, ''Bizim, eğitimle ilgili telafi çabalarımızın önünü kesmek adına, kör ideolojiyle zihinleri bulandırıyorlar. Biz buna izin veremeyiz.'' şeklinde sürdürdü.Milliyet gazetesinde yer alan haber şöyle:
 
 
Erdoğan, Merkez Bankası'nda düzenlenen Türk Lirası Simge Tanıtım Programı'nda şu mesajları verdi:
 
AVRUPA ÜLKELERİ KAPIŞIYORLAR: Avrupa ülkeleri şu anda ne durumdalar görüyorsunuz. Zaman zaman birbirleriyle kapışıyorlar. Ben veririm, sen vermezsin, sen vermezsen ben de vermem. Bu hale düştüler. Şu anda, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, gelişmiş ekonomilerin yaşadığı en büyük sıkıntı popülizm. Hükümetler, seçim ve oy kaygısıyla kararlı adımlar atmaktan kaçınıyorlar. Biz bütçe açığını düşürdük, finans sektörünü, bankaları çok sıkı şekilde denetliyoruz. Çok sayıda reform gerçekleştiriyoruz. Temkini, tedbiri elden bırakmadan, Avrupa'daki gelişmeleri ve küresel gelişmeleri çok yakından takip ederek, kararlı şekilde yolumuzda ilerliyoruz.
 
KRİZ DUASINA ÇIKANLAR VAR: Bakınız, paranın değerini, paranın itibarını korumak, tek başına hükümetin görevi değildir. Bu ülkenin itibarını, değerini, güvenilirliğini hep birlikte korumaya mecburuz. Aynı şekilde, istikrarı korumak ve güçlendirmek, hükümetin olduğu kadar, muhalefet partilerinin, kurumların, medyanın, sivil toplumun görevi olmak zorundadır. Biz 9 yıl boyunca çok ciddi şekilde bunun sıkıntısını yaşadık. Sırf siyasi hırsları nedeniyle kriz duasına çıkanlar oldu bu ülkede. Kriz çıksa, ekonomi kötüye gitse de hükümet yıpransa diye ellerinden geleni yapanlar oldu. Bazı partilerimizde öyle bir anlayış var ki ülkenin imajını zedelemeyi, ekonomisini karalamayı, ülkenin güvenini sarsmayı muhalefet sanıyorlar. İşte biz, bu tür anlayışlara rağmen istikrarı koruyor, güveni muhafaza ediyoruz.
 
TÜSİAD'A ELEŞTİRİ: Aynı şekilde, kendi asli vazifesini, kendi alanını bir kenara bırakıp, tamamen ideolojik kaygılarla hareket eden bazı sivil toplum örgütlerimiz var. Biz, işte böyle, ideolojik tavırlarla istikrarı hedef alan sivil toplum örgütlerine rağmen istikrarı sürdürüyoruz. Elbette görüş açıklamak herkesin hakkıdır. Elbette sivil toplum örgütleri ilgi ve uzmanlık alanlarıyla ilgili görüş beyan ederler ve bu bize de çok ama çok faydalıdır. Oraya gelince bize görüş belirtmeyenlerin ilgi alanlarının dışında çok çok farklı ideolojik yansımalar veya yansıtmalarda bulunması manidardır.
 
KESİNTİSİZ EĞİTİM TOPLUMA ZARAR VERDİ: Geçmişte hazırlanan bir kısım raporlar, antidemokratik yöntemlerle uygulamaya geçtiyse ve bu ülkeye çok ağır faturalar ödettiyse, biz de çıkar, bunu eleştiririz. Kesintisiz eğitim, topluma büyük zarar verdi, çocuklara çok ağır zararlar verdi, ama bütün bunlarla birlikte, en çok da ekonomiye zarar verdi. İş adamlarını temsil eden bir örgüt, eğitim sistemine kendi ideolojisini dayatarak, adeta kendi ayağına kurşun sıktı. 28 Şubat sonrasında uygulanan kararlar neticesinde, bu ülkenin meslek liseleri adeta yok olma noktasına geldi, içleri boşaltıldı.
 
PATRONLARIN HÜKÜMETİ DEĞİLİZ: Zararı kim gördü? Sanayici gördü, ekonomi gördü, ülke ve millet gördü. Geçmişte yaptıkları bu hatayı, bugün aynı şekilde tekrarlamak istiyorlar. Bizim, eğitimle ilgili telafi çabalarımızın önünü kesmek adına, aynı kör ideolojiyle zihinleri bulandırıyorlar. Biz buna izin veremeyiz. Biz, seçkinlerin, elitlerin, patronların hükümeti değiliz. Biz, işçisiyle, patronuyla, yoksuluyla, zenginiyle 75 milyonun hükümetiyiz. Biz bugüne kadar hiçbir işverene, onun yanında çalışan işçiye karşı olmadık. Hepsinin yanında olduk. Kendileri şunları hep ifade ettiler: Biz bu iktidar döneminde çok, ama çok kazandık. Hatta bire beş katladık.
 
KARŞIMIZDA DİKİLMELERİ BİZE KAYBETTİRMEZ: İnanın, yapın araştırmalarınızı bu zihniyetin bu muhalefetle beraber hareket ettiğini göreceksiniz. Yani bizim karşımızda dikilmeleri bize bir şey kaybettirmez. Yeter ki millet bizim karşımıza dikilmesin. Biz buna bakıyoruz. Biz milletin taleplerine bakarız, milletin ihtiyaçlarına bakarız, istikametimizi de ona göre belirleriz. Hiç kimse eski Türkiye'nin refleksleriyle hareket etmesin. Millet iradesi her kararın üzerindedir. Bunu, herkes artık hazmetmek zorundadır.
 
ÇIPAYLA GÜVENLİ LİMANIZ: İşte bugün de yine tarihi bir adım atıyor ve artık paramıza, ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada kullanılacak, yeni bir simge kazandırıyoruz. Tıpkı ABD dolarının olduğu gibi, tıpkı Avro'nun, Yen'in olduğu gibi, artık Türk Lirası'nın da bir simgesi var. Simgenin bir çıpaya benzemesi, paramızın, kıymet saklama aracı olarak güvenli bir liman olduğunu vurguluyor. Yukarı doğru kıvrımlı çizgiler de paramızın yükselen bir değer olduğunu sembolize ediyor. İnşallah, başta Merkez Bankamız olmak üzere tüm kurumlarımızın, medyamızın, sivil toplumun, tek tek vatandaşlarımızın çabasıyla, bu simgeyi tüm dünyada tanınan bir simge haline getireceğiz. Bilgisayarlarda artık bu simgenin çıktığı tuşlar olacak. Yıl boyunca yürütülecek kampanya neticesinde, umuyorum ki bu simge de zihinlere yerleşmiş olacak. Paradan sıfırların atılması, paraya bir simge kazandırılması, altını çizerek söylüyorum, asla ve asla sadece teknik bir operasyon değildir. Paramıza yeniden itibar ve değer kazandırılması, bir milletin, bir ülkenin yeniden uyanması, şahlanması ve 'ben de varım' diyerek küresel bir aktör olarak öne çıkmasıdır.
 
BAYILAN TURİSTLER GAZETEDE HABER OLDU: Biz, paradan 6 sıfır atacağımızı söylediğimizde, çoğu kimse inanmamıştı. Bugün bile bulundukları köşelerden insafsızca saldıranlar, o zaman 'enflasyon patlar' diyorlardı. 'Ben Taksim Meydanı'nda şöyle yaparım' diyorlardı. Ne yaptılar? Hiçbir şey yapamadılar. Niye? Bunlarda ufuk diye bir şey yoktu. Bunlarda bu noktada sadece saldırganlık var. Halkımızın buna ayak uyduramayacağını söylüyorlardı. Halkımız ayak uydurmakta hiç güçlük çekmedi ve ayak uydurdu. Para, tıpkı bayrak gibi, tıpkı milli marş gibi, bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı, ülkenin itibarıdır, milletin itibarıdır. Ama maalesef, bu ülkede, paranın itibarıyla birlikte ülkenin itibarını da uzun yıllar boyunca 5 paralık ettiler. Bir dönem, bol sıfırlı paralarımız maalesef dünyada alay konusu yapıldı. Ülkemize gelen turistler, paramızı gördüklerinde şaşkınlık yaşadılar. Kendisine 50 milyon lira trafik cezası kesilen turistin bayıldığı haberi gazetelerde yer aldı.
 
FAİZLERİN DÜŞMESİ LAZIM: Enflasyon çalışanın alın terinden, sanayicinin karından, vatandaşın cebinden yapılan modern hırsızlıktır. Enflasyonun esas tanımı budur. Aynı şekilde faiz, aynı şekilde, karşılıksız para basmak modern hırsızlıktır. Biz şu andaki faiz oranlarını da yüksek buluyoruz. Bunun daha da düşmesi lazım. Biz enflasyonu da faizleri de tarihi seviyede düşük oranlara çektik. Enflasyon yüzde 30 seviyesinden bugün, küresel krize rağmen yüzde 10,5 seviyesine düşmüş durumda. Gecelik borç verme faiz oranı 2002’de yüzde 51 iken bugün yüzde 11,5. Politika faizi yüzde 5,75. Gösterge faiz ise 2002'de yüzde 62,7 seviyesindeyken, bugün yüzde 9,5. 9 yıl boyunca yaptığımız gibi önümüzdeki dönemde de 3 alandaki istikrardan asla taviz vermeyeceğiz. Siyasi istikrarı, fiyat istikrarını ve finansal istikrarı en güçlü şekilde muhafaza etmeye devam edeceğiz. Tıpkı 9 yıl boyunca olduğu gibi önümüzdeki dönemde de mali disiplinden, disiplinli maliye politikalarından ve disiplinli finans sektörü politikalarından asla taviz yok. Küresel kriz, bizim bu sağlam duruşumuzun, disiplinli politikalarımızın haklılığını şüpheye yer bırakmayacak derecede ispat etti.