TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü: AB için kötü olan Türkiye için de kötüdür

TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü: AB için kötü olan Türkiye için de kötüdür

Türkiye'nin AB'li komşusu Yunanistan bu pazar referanduma gidiyor. Birçok açıdan Yunanistan halkının vereceği cevap dünyadaki ekonomik dengeleri değiştirecek ve belki de AB'nin yeni bir yapılanmaya gitmesinin yolunu açacak.

Yunanistan Başbakanı Çipras referandum sorusunu "Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Para Fonu'nun Yunanistan için önerdiği ödeme planlamasını kabul ediyor musunuz?" şeklinde sorarken tüm bu kurtarma paketinin ödeme planlamasına karşı çıkan Çipras hükümeti tavrını referandum pusulasında "Hayır" seçeneğini öne (yani üste) koyarak gösterdi. Çipras sonucun "Evet" çıkması durumunda hükümetin buna saygı duyacağını ancak "sonuca isteyerek hizmet etmeyeceğini" açıkladı.

Öte yandan Avrupa Parlementosu'nun çiçeği burnunda başkanı Martin Schultz da Politico gazetesine verdiği demeçte Yunanistan'a gidip halkı "Evet" oyu vermeye ikna etmesi için kampanya yapacağını açıkladı. Bu AP tarihinde zor hatta ilk kez görülen bir şey. AP başkanı referandum kampanyası için sahaya inecek. 

Peki tüm bunlar Türkiye için ne ifade ediyor. AB Euro para birimine geçerken 1992'de Avrupa Komisyonu başkanı Jacques Delors’un stratejik planlama birimi için görevlendirildiği sırada böyle bir kriz durumu için bazı önlemler alınması konusunda çalışan TÜSİAD Uluslararası Koordinatörü Bahadir Kaleağası Yunanistan AB krizini ve Türkiye'deki etkilerini T24 için değerlendirdi.

Öncelikle Yunanistan'la AB arasındaki bu anlaşmazlığın sonucunun nasıl biteceği konusunda bir tahmininiz var mı?

Ateş düştüğü yeri yakıyor, sonra da yangın büyüyor. Her olasılık açık fakat Yunanistan ister Euro'da kalsın, ister çıkış süreci başlasın ve de referandum sonrası yeni seçimler olsun veya olmasın,  sorunu sadece Atina değil, Brüksel, Frankfurt ve Washington beraber yönetmek zorunda. AB Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF için zorlu hesap günleri ve başta Almanya ve Fransa olmak üzere Euro ülkeleri için siyasal sorumluluk sınavı devam edecek.

 

AB'nin iki çemberli yapıya geçmesi Türkiye'nin üyeliği kolaylaştıracak

 

Sizce Yunanistan'daki referandum sonucu Türkiye'yi nasıl etkiler?

Avrupa ve komşu ülkeler için kötü olan, Türkiye için de kötüdür. Başta ihracat olmak üzere olumsuz etkiler var. Kısa süreli bir turizm ve para hareketi sağlamak mümkün fakat kalıcı bir olumlu etki olmaz. Türkiye’nin uluslararası marka değerini  “AB yolunda ilerleyen ve aynı zamanda Asyalı girişimcilik ve dinamizm sahibi bir Avrasya merkezi” olmak belirliyor. Bu değeri oluşturan etkenler demokrasi, hukuk devleti, AB standartlarında ekonomik yaşam, insan sermayesi, ekonomik büyüme…  Önemli olan Türkiye’nin bu alanlarda nasıl bir evrim içinde olduğu. Avrupa ekonomisinde sorunlar varken marka değerini güçlendirmeye başarabilen bir Türkiye ekonomik olarak kalıcı olumlu etkiler yaratabilir. İhracatta kâr payı, doğrudan yabancı yatırım, turizm ve teknoloji işbirliği gibi alanlarda ilerler. Türkiye açısından diğer bir orta vadeli etki, Yunanistan ve İngiltere dosyalarının tetiklemesi ile AB’nin daha belirgin bir iki çemberli yapıya geçmesi olacak. Bu da AB’ye üyeliği kolaylaştıracak; tabii Türkiye uluslararası marka değerini yükseltecek bir evrim içinde olursa.

 

'Yunanistan krizine benzer bir senaryo 92'de öngörülmüştü'

 

Yunanistan'daki bu kriz AB'yi sizce nasıl etkiliyor?

Yarım milyar nüfuslu AB ekonomisi, 10 milyon nüfuslu Yunanistan'ın temerrüte düşmesinden yıkılmaz fakat sorun finansal bilançonun ötesinde. Yıllar önce, 1992 Maastricht Antlaşması’nın müzakere döneminde akademisyen olduğum Brüksel Üniversitesi’nden AB Komisyonu Başkanı Jacques Delors’un stratejik planlama birimi için görevlendirilmiştim. O dönemde parasal birlik tasarlanırken bugünkü Yunanistan krizine benzer bir senaryo öngörülmüştü. Buna karşı kurumsal yönetim sistemi sıkı bir federal düzenleme yapılmıştı. Ne var ki antlaşmanın o taslağını İngiltere Başbakanı Thatcher reddetti; Euro sistemi eksik bir siyasal yönetim boyutu ile başladı. O zaman dendi ki “ortak para bir kere tedavüle girsin; ikinci bir aşamada yeni bir reform ile makro-ekonomik politikaların uyumu gibi düzenlemeleri sonra yaparız”. Birçok nedenden dolayı bu ikinci atılım da eksik kaldı ve Yunanistan’da beklenmedik derecede bir makro-ekonomik yönetim yolsuzluğu yapınca kriz kaçınılmaz oldu. Bundan sonra AB için en önemli stratejik aşama merkezde daha federal bir Euro çekirdek bölgesi ve etrafında esnek bir AB çemberinden oluşan iki çemberli yapıyı tesisi etmek olacak. Bu konuyu ve Türkiye’ye etkileri son kitabım “Dünya Nereye Gidiyor? Türkiye Nasıl Etkileniyor?” da anlatıyorum.

Yunanistan’ın AB dışındaki ülkelerde ekonomik yardım alması ve bu çerçevede Türkiye'den yardım mümkün mü? Bu konu hiç gündeme geldi mi?

Resmen gündeme gelmedi. Türkiye açısından kısmi bir destek önerisi “softpower” etkisi yaratır.