TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Özilhan: Merkez Bankası'nın bağımsızlığı tartışma dışı olmalı

TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Özilhan: Merkez Bankası'nın bağımsızlığı tartışma dışı olmalı

Türk Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı yapıldı. Toplantıda TÜSİAD'ın 50. Yılı projesi olarak, Türkiye'nin geleceğinin inşası için bir yol haritası önerisi içeren, Hüsamettin Onanç’ın koordinasyonunda hazırlanan “Geleceği İnşa” başlıklı çalışmanın tanıtımı yapıldı. Toplantıda TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MİT) öğretim üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu konuştu. Özilhan'ın konuşmasında laiklik, demokrasi ve düzenleyici kuruluşların bağımsızlığının önemini vurgulayarak "Başta Merkez Bankası olmak üzere düzenleyici ve denetleyici kuruluşların bağımsızlığı tartışma dışı olmalıdır" dedi. 

Özilhan ayrıca yeşil dönüşüm ve iklim krizine dikkat çekerek "Faiz ve enflasyonun yanı sıra emisyonları, hava, su ve toprak kirliliğini de azaltmak gerekiyor" ifadelerini kullandı. 

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski yaptığı konuşmada TÜSİAD'ın "Geleceği İnşa" çalışmasında dikkat çektikleri 3 unsurun acilen hayata geçirilmesinin gerektiğini ifade ederek "Bu üç unsur  İnsani gelişme yetkinleşme, bilim teknoloji ve inovasyon, siyasi ekonomik toplumsal kurum ve kurumlar. Bu üç unsur bir bütünlük arz eder" değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Daron Acemoğlu ise yaptığı konuşmada eşitsizliğin ABD ve Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de bir problem olduğunu ifade etti. Acemoğlu "Hangi kurumsal indekse bakarsanız, Türkiye’de son 15 sene içinde birçok gerileme var. Bunların içinde özellikle medya özgürlüğü ve ifade özgürlüğü var" dedi.

"Su rezervleri tarihsel olarak en düşük seviyeye iniyor"

Tuncay Özilhan, bu yıl dünyanın her yerinde sel, yangın, kuraklık haberlerini aldık diyerek, "Son BM raporu, Akdeniz havzasının küresel ısınmadan en çok etkilenecek yer olduğunu ortaya koyuyor." dedi.

Özilhan "Türkiye'nin yüzde 60'ı çölleşmeyle karşı karşıya. Su rezervleri tarihsel olarak en düşük seviyelerine iniyor. Kuraklık tarımı ve çiftçileri olumsuz etkiliyor"  dedi.

"Merkez Bankası'nın bağımsızlığı tartışma dışı olmalı"

"Başta Merkez Bankası olmak üzere düzenleyici kurumların bağımsızlığı tartışma dışı olmalı." diyen Özilhan konuşmasına şöyle devam etti:

Cari açık ve bütçe açığına beceri açığı, bilgi açığı, liyakatlı kadro açığı ve yönetişim açığı da ekleniyor. Düşen sadece TL'nin değeri değil, su rezervlerimiz, birbirimize güvenimiz, ihracatımızda yüksek teknolojili ürünlerin payı, mutluluk ve huzurumuz da geriliyor. Sadece makroekonomik dengesizlikleri değil, bölgesel kalkınma farklılıklarını ve gelir dağılımı bozukluklarını da gidermek istiyoruz.

Faiz ve enflasyonun yanı sıra emisyonları, hava, su ve toprak kirliliğini de azaltmak gerekiyor. Üretimin, tüketimin, yatırımların artmasına ihtiyaç duyduğumuz kadar, hak ve özgürlük alanlarının genişlemesine de ihtiyaç duyuyoruz.

"100 yıl boyunca ayakta durmamızı sağlayan ilke laikliktir"

Farklı dil, din, ırk, mehzep, etnisite, sosyo-ekonomik kökenden insanlardan oluşan milleti düşününce, herkesi harekete geçirmek, herkesin katkısını almak, kimseyi dışarıda bırakmamak ancak demokrasi ve laiklik ile mümkün olabilir. 

Demokrasi ve laiklik, farklılıklarımızın bizi bölen, ayıran fay hatlarına dönüşmek yerine kültürel ve düşünsel iklimimizi besleyen, bilimde, sanatta, teknolojide ileri gitmemizi mümkün kılan zenginlikler haline gelmesini sağlar. 

Nasıl ki modern dünyanın ortaya çıkmasında, sanayi devriminin koşullarının hazırlanmasında demokrasi asilzadelerin ayrıcalıklarına son vermişse, laiklik de ruhban sınıfının toplum üzerindeki kıskacını ortadan kaldırmış, özgürlük ve eşitliğin önünü açmıştır.

Türkiye’nin de modernleşme sürecinde laiklik adeta ülkenin ve demokrasinin çimentosu olmuştur. 100 yıl önce cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk ve arkadaşlarının modern dünyanın üyesi olmak doğrultusunda atmış oldukları geri dönülemez kararlı adımda en önemli ilke laikliktir. 100 yıl boyunca ayakta dimdik durmamızı sağlayan bu ilke önümüzdeki 100 yıl içinde de özlemlerimizi gerçekleştirmemizin en büyük teminatı olacaktır

Bu çerçevede çalışmanın kurumlar başlığı altında yer verilen şu üç öneriyi çok önemsiyorum:

1. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının sağlanması çerçevesinde devletin tüm işlemlerinde hukukla bağlı olması ve etkin hak arama özgürlüğünün güvence altında olması2. Çoğulcu ve katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi; bütün vatandaşlar için tüm hak ve özgürlük alanlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında geliştirilmesi, siyasette ötekileştirme, ayrımcılık ve nefret söylemleri ile mücadele edilmesi,3. Kuvvetler ayrılığını güçlendirmek için denge ve denetleme mekanizmalarıyla yargısal denetimin güçlendirilmesi, şeffaf, hesap verebilir, daha az merkeziyetçi ve etkin bir kamu yönetimi anlayışının yerleşik hale getirilmesiBu adımları atabilmek, geleceği hep beraber inşa edebilmenin temelini oluşturacaktır.Bu adımları atabilmek, özlediğimiz toplumsal adaletin, küresel sistemin güçlü ve saygın bir aktörü olmanın ve gelecek kuşaklar için ekosistemin dengesini gözeten bir büyüme modelini inşa etmenin temelini oluşturacaktır."

TIKLAYIN: Tuncay Özilhan'ın TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi açılış konuşmasının tam metni

"Kişi başı milli gelirimizi 20 yılda 30 bin dolara çıkarabiliriz

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski'nin konuşması ise şöyle:

"Günümüzde refahın asır belirleyici ne yer altı kaynakları ne fiziksel sermaye ne de ucuz emeğe dayalı üretimdir. Yer altı kaynaklarıyla zenginleşmiş ülkeler bulunmakla birlikte gelişmiş ülke olmak için bu yeterli değildir. Toplumların refahının en önemli belirleyicileri maddi olmayan kaynaklardır. 

İleri ülkelerin gerisinde kalmamak için acilen ve tüm kaynaklarımızla raporumuzda altını çizdiğimiz şu üç unsurun acilen hayata geçirmek için seferrberlik içine girmemeiz gerektiğine inanıyoruz.

O üç unsur; İnsani gelişme yetkinleşme, bilim teknoloji ve inavasyon, siyasi ekonomik toplumsal kurumlar ve kurallar. 

Bu çalışmada yer verdiğimiz 105 ülkeyi kapsayan ekonometrik analiz şunu gösteriyor;

İnsani gelişim bilim teknoloji ve kurumlarda kendimizi OECD ortalamasına çıkarmak için gerekli adımları atabilirsek 20 yıl içinde kişi başı milli gelirimizi 30 bin dolara yükseltebiliriz. Fakat altını çizmek isterim ki hedefimiz sadece zenginlik değil. 

Bu üç alanda büyük ilerlemeler kaydederek gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye'ye inşa edilmiş olacaktır."

"İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılması kabul edilebilir değil"

İnsani gelişmişliğin en önemli göstergesi kadınların toplumdaki konumudur. Gelecek dönemin en önemli toplumsal dinamiklerinden biri kadın haklarının ön plana çıkması ve savunulmasıdır. Bugün, Taliban Afganistan’ında dahi kadınların her türlü tehlikeye göğüs gererek kazandıkları hak ve özgürlükleri kaybetmeme mücadelesini verdiğini görüyoruz.

Kadın hakları mücadelesi, kanımızca geri döndürülemeyecek ve döndürülmemesi gereken bir dinamiktir. Osmanlı döneminden beri kadınların eşitlik mücadelesi verdikleri, pek çok gelişmiş ülkeden önce siyasal haklarına kavuştukları Türkiye’nin böyle bir dönüm noktasında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması kabul edilebilecek bir durum değildir."

TIKLAYIN: Simone Kaslowski'nin TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi açılış konuşmasının tam metni

"Türkiye'de son 15 yıl içinde bir çok gerileme var"

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MİT) öğretim üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu eşitsizliğe değindiği konuşmasında:

Türkiye eşitsizliği çok fazla yaşayan bir ülke. 

2000’lerde kaliteli büyüme zamanlarda eşitsizlik de düşüyor; ama kaliteli büyümenin, kurumsallaşmanın geri gittiği zamanda eşitsizliğin yine arttığını görüyoruz. 

Eşitsizlik sadece ABD ve Avrupa'nın sorunu değil, Türkiye'nin de sorunu

Hangi kurumsal indekse bakarsanız, Türkiye’de son 15 sene içinde birçok gerileme var. Özellikle 5-6 sene içinde Türkiye en çok kurumsal kötüleşmeyi geçiren ülke, Mali’den sonra. Bunların içinde özellikle medya özgürlüğü ve ifade özgürlüğü var."

TÜSİAD, “Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa” Raporu’nda, ekonomik istikrara, öngörülebilir yatırım ortamına, düşük enflasyona ve güçlü makro ekonomik dengelere sahip, istihdam yaratan, sürdürülebilir büyümeyle kişi başı geliri yüksek, gelişmiş bir Türkiye, Uluslararası alanda diplomasi ve iş birliğiyle rol model olan, AB entegrasyonu başta olmak üzere Batı dünyası ile ilişkilerini güçlendiren, uluslararası hukuka ve sözleşmelere bağlı, saygın bir Türkiye, gelir adaletini tesis eden, bölgesel farklılıkları gideren, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan, dil, din, mezhep, ırk, köken ayrımı olmadan herkesin eşit ve özgür yaşadığı, toplumda hiçbir kesimi kalkınma sürecinde geride bırakmayan, adil bir Türkiye, ekosistemin dengesini gözeten, karbon nötr kalkınmayı başaran, gelecek kuşaklara yeşil ekonomik dönüşümü içselleştirmiş bir yönetişim sistemi sunan, çevreci bir Türkiye’yi hedeflediklerini belirtti.

Rapordaki öneriler şöyle sıralandı:

“İnsani gelişme ve yetkinleşme” unsuru ile ilgili öneriler:

  1. Bölgelere, sosyo ekonomik özelliklere ve cinsiyetlere dayalı farklılıkları giderecek, eğitimin tüm kademelerinde kaliteyi yükseltmeye odaklanacak ve öğretmenlerin gelişimini ve güçlenmesini destekleyecek şekilde, eğitime ayrılan kaynakların artırılması ve bu kaynakların daha etkin kullanılması,
  2. Eğitim müfredatının özgür, yaratıcı, eleştirel düşünebilen bireyler yetiştirecek biçimde yeniden düzenlenerek, 21. yüzyılın gerektirdiği üst düzey bilişsel, sosyal ve duygusal becerilerin kazandırılması,
  3. Yeni yüzyılın insan yetkinliği ihtiyaçlarına uyum sağlayabilmek için yönetişim modelinin tüm eğitim kademelerinde daha fazla yetki ve özerklik doğrultusunda geliştirilmesi,
  4. İş piyasasında kaybolan ve gelişen işleri dikkate alacak şekilde, yirmi birinci yüzyıl becerilerinin kazandırılması amacıyla kamu, eğitim ve iş dünyası iş birlikleriyle mesleki eğitim ve yaşam boyu öğrenme programlarının tasarlanması,
  5. Erken çocukluk eğitiminin zorunlu hale getirilmesi, Suriyeli ve diğer göçmen çocukların eğitime entegrasyonunun sağlanması ve çocuk işçiliğinin tamamen önüne geçilmesi,
  6. Kadınların iş gücü piyasasına katılımı ve istihdamda sürekliliği için iş ve özel yaşam uyumunu destekleyici mekanizmaların en yaygın şekilde sağlanması,
  7. İşgücü piyasasında dijital dönüşümle gelişen yeni çalışma biçimlerine çalışanların uyumu kapsamında gereken dijital beceri eğitim programlarının ve uzaktan çalışma yönteminin gerektirdiği teknolojik altyapının sağlanması; etkili bir sosyal diyalog mekanizması ile çalışan haklarını ve esnekliği güvence altına alan bir yasal çerçeve geliştirilmesi,
  8. Engellilere yönelik istihdam fırsatlarını artırmak üzere yetkinlik geliştirici programların yanı sıra iş yerlerinin engellilere uygun hale getirilmesini sağlayacak destek mekanizmalarının kurgulanması,
  9. Kayıt dışı ile mücadele ve başta madencilik ve inşaat sektörleri olmak üzere çalışanlar için fiziksel iş ortamının güvenliği ile ilgili düzenlemelerin daha kapsamlı hale getirilmesi ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi,
  10. Kaliteli sağlık hizmetlerinin tüm bölgelerde herkes için erişilebilir olmasının sağlanması, koruyucu sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması, hastane kapasitesi, doktor ve hemşire sayısının yükseltilmesi, kişi başı sağlık harcamalarının artırılması, sağlıklı ve aktif yaşlanma alanında gerekli planlamaların yapılması.

 

“Bilim, teknoloji ve inovasyon” unsuru ile ilgili öneriler:

  1. KOBİ’lerin verimliliğini artırabilmek, finansmana ve küresel ticaret ağlarına erişimini kolaylaştırmak için bütünsel bir program tasarlanması ve ilgili kamu kuruluşları, özel sektör şirketleri ve sivil toplum kuruluşları gibi birçok paydaşın bir araya getirilerek uygulanması,
  2. Eğitim sisteminin bilim ve teknolojiyi geliştirecek olan donanımlı, özgür ve yaratıcı düşünen araştırmacıların yetişmesine uygun hale getirilmesi; üniversite yönetişim modelinin bilimsel özgürlüğü, özerkliği ve hesap verebilirliği garanti edecek biçimde geliştirilmesi,
  3. Nitelikli bilimsel araştırma ve inovasyon çalışmalarına ayrılan kaynakların, başta bilişim alanında olmak üzere özel sektör Ar-Ge harcamalarının artırılması ve bu kaynakların etkin kullanılması,
  4. Teşviklerin karmaşık yapısının basitleştirilerek etkinliğinin artırılması ve verilen desteklerin Ar-Ge’nin ürünleştirmeye, ticarileştirmeye, markalaştırmaya, ürün sofistikasyonuna yansımasının sağlanması,
  5. Sanayi politikası ile bilim ve teknoloji politikaları arasındaki ilişkinin kurulması, bu çerçevede üniversite-sanayi-kamu işbirliklerinin en etkin şekilde geliştirilmesi,
  6. Bilimsel araştırma ve inovasyon çalışmalarında dijital ekonomi ve yeşil ekonomi alanlarında ulusal kapasitenin geliştirilmesine yoğunlaşılması,
  7. Dijital dönüşümü hızlandırmak için altyapının geliştirilmesi, dijital okuryazarlığın toplumun tüm kesimlerine kazandırılması, dijital dönüşümün en önemli itici gücü konumunda olan yazılım sektörünün gelişmesi için mevcut mevzuat ve desteklerin sektörün özgün yapısına uyumlandırılması,
  8. İnternete erişim konusunda özgürlükçü bir yaklaşım benimsenirken kişisel verilerin gizliliği ve güvenlik konusunda önlemler alınması,
  9. Akıllı şehirler hedefi doğrultusunda veri iletim altyapısının güçlendirilmesi, özel sektör, kamu ve Ar-Ge merkezleri arasındaki işbirliklerinin en etkin şekilde geliştirilmesi,
  10. Girişimci dostu düzenleyici bir çerçeve geliştirilmesi, finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve derinleştirilmesi, yenilikçi girişimcilerin desteklenmesi; teknoloji geliştirme ve üretme süreçlerinde ana sanayi, yardımcı sanayi, üniversiteler, danışmanlık şirketleri, KOBİ’ler, girişimler ve diğer paydaşlar arasında etkin koordinasyonun sağlanması.

 

“Kurumlar ve kurallar” unsuru ile ilgili öneriler:

  1. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı için devletin tüm işlemlerinde hukukla bağlı ve yargısal denetime tabi olması, bireylere her düzeyde etkin hak arama imkânının tam anlamıyla sağlanması,
  2. Çoğulcu ve katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi; bütün bireyler için hak ve özgürlüklerin AİHS standartlarında geliştirilmesi, siyasette ötekileştirme, ayrımcılık ve nefret söylemleri ile mücadele edilmesi,
  3. Kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesi, bunun için denge ve denetleme mekanizmalarıyla yargısal denetimin etkin kılınması, şeffaf, hesap verebilir, daha az merkeziyetçi ve etkin bir kamu yönetimi anlayışının yerleşik hale getirilmesi,
  4. Dış politikada kazanımların pazarlıklarla belirlendiği yaklaşım yerine ilkeler ve kurallara dayalı bir yaklaşımın esas alınması; iş birliği ve kurallara dayalı küresel sistemin mevcut aksaklıklarının giderilmesi ve güçlendirilmesi için çalışan ülkelerle beraber hareket edilmesi; uluslararası hukuka bağlılığın korunması, AB entegrasyon sürecinin kararlılıkla sürdürülmesi,
  5. Sürdürülebilir büyüme sürecinin başlayabilmesi için makroekonomik istikrarın sağlanması; bunun için piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarının güçlendirilmesi ve Merkez Bankasının bağımsızlığının tartışma dışı kalacak biçimde tesis edilerek fiyat istikrarının sağlanması,
  6. Yatırım ortamının iyileştirilmesi için düzenleme hazırlıklarında katılımcılığın ve düzenleme kalitesinin geliştirilmesi, denetleyici ve düzenleyici kurumların özerkliğinin artırılması; yatırım stratejisini yeni teknolojileri ve sürdürülebilir kalkınmayı dikkate alarak oluşturmak için kamu ile özel sektör iş birliği içerisinde çalışılması,
  7. Yoksullukla mücadele ve farklı düzlemlerdeki gelir adaletsizliğini azaltmak için vergi politikalarının gözden geçirilmesi, ayni ve nakdi transferlerin sosyal amaçlarla da ilişkilendirilerek uygulanması,
  8. Nitelikli insan gücü, sağlık, altyapı, teknoloji, temiz çevre, kültür, sanat ve spor olanakları vb. imkânların bölgeler arası dağılımının dengeli hale getirilmesi; bölgesel kalkınma stratejilerinin tüm paydaşları sürece dahil edecek katılımcı istişare mekanizmaları ile belirlenmesi ve bölgesel kalkınmayla ilgili konularda yerelin yetki alanının genişletilmesi,
  9. Kadınların ekonomik, siyasi, toplumsal yaşama ve yönetim kademelerine eşit katılımını sağlayacak kurumsal mekanizmaların hızla harekete geçirilmesi, kadın girişimciliğinin finansal kaynaklara erişim dahil olmak üzere desteklenmesi; kadına karşı şiddetin önlenmesinde en önemli hukuksal dayanaklardan biri olan İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un uygulanmaya kararlılıkla devam edilmesi,
  10. İklim değişikliği konusunda; Avrupa Yeşil Mutabakatına uyumlu, bilimsel temelli, etki analizleri üzerine inşa edilen, politikalar arası tutarlılığı ve bütüncüllüğü sağlayan, sektörel yeşil dönüşüm hedeflerini destekleyen, enerjinin yeşil dönüşümünü ve döngüsel ekonomiyi içselleştiren, 2050 yılına yönelik karbon-nötr olma hedefi belirleyen “yeşil ekonomi yol haritası”nın tüm tarafların katılımıyla hazırlanması ve kararlı uygulamayı sinerji içinde gerçekleştirecek kurumsal yapının oluşturulması.”