Tutuklama kararı neden 13. Ağır Ceza'ya bırakılmadı?

Tutuklama kararı neden 13. Ağır Ceza'ya bırakılmadı?
Cumhuriyet Yazarı İlhan Selçuk, Balbay’ın iddianame 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilmeden önce 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce tutuklanmasını eleştirdi. Cumhuriyet Yazarı İlhan Selçuk köşesinde (27 Mart 2009), gazetenin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın iddianame mahkemeye verilmeden önce tutuklandığını belirterek “Çünkü iddianame kabul edildikten sonra tutuklama yetkisi 13’üncü Ağır Ceza’ya geçiyordu... Sekiz ay önce Balbay’ın tutuklanmasına gerek görmeyen mahkemeye… Peki, bu planlamayı yapan kim?.. Yanıt yok...” dedi. Mustafa Balbay hakkındaki tutuklama kararı, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmişti. İşte İlhan Selçuk’un yazısının tamamı… Gelsin 3’üncü, 4’üncü iddianameler... Ergenekon tertibinde ikinci iddianamenin açıklanması seçimden üç gün önceye rastlatıldı... Peki, bu planlamayı yapan kim?.. Yanıt yok... * İddianame mahkemeye verilmeden önce Mustafa Balbay’ın tutuklanması sağlandı... Çünkü iddianame kabul edildikten sonra tutuklama yetkisi 13’üncü Ağır Ceza’ya geçiyordu... Sekiz ay önce Balbay’ın tutuklanmasına gerek görmeyen mahkemeye.. Peki, bu planlamayı yapan kim?.. Yanıt yok... * İddianamede Uğur Dündar’ın da adı geçiyor... İddianamenin dedikodusuna göre Dündar’ın eşi sık sık Brezilya’ya gidiyormuş.. Uğur Dündar diyor ki: “- Eşim ömründe bir kez bile Brezilya’ya gitmedi, iddiayı kanıtlasınlar intihar ederim...” Bu pis dedikodusal yalancılığı iddianameye kim aşıladı?.. Yanıt yok... * Yanıt yok; ama, Ergenekon tertibinin ne olduğu konusunda artık açık seçik bir yanıt var... Uğur Dündar olayı bir ölçüttür... Ergenekon tertibi iki yıl önce terzgâhlandı, birinci iddianame 2455 sayfa 450 klasör, ikinci iddianame 1913 sayfa, 250 klasör... Üçüncü iddianameyi hapishanede tutuklu bekleyenler kimler?.. Üçüncü iddianame diyelim ki 1300 sayfa olsun... Etti mi toptan 5000 küsur sayfa ve 1000 klasör... Ve arkası yarın tefrikası... * Artık şu lafı söyleyenlerin de külahlarını önlerine koyup düşünmeleri gerek... Diyorlar ki: - Dava mahkemeye intikal etmiştir, sanıklar suçsuz sayılmalıdır; ‘sonucu, kararı, neticeyi’ beklemeliyiz... Ergenekon’un sonucu, neticesi, kararı hiç olmayacaktır... Çünkü bu koşullarda “olabilemez”... * Peki, Ergenekon’un gerekçesi ne?.. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde iki kırmızı çizgi çiğneniyor: 1) Laiklik.. 2) Bölünmezlik.. Ergenekon tertibi bu siyasetin yürütülmesi ve yaptırımı için kullanılıyor... Son günlerde gelinen aşamaya bakınız: Kuyular kazılıyor, kemikler, kafatasları çıkarılıyor, subaylar tutuklanıyor... Asker ‘Terörle savaşıyorum’ derken meğer neler yapmış?.. PKK’ye bağışlama, Apo’ya af gerek... Asker kötü... PKK cici... Bu süreçte askerin sindirilmesi gerek... * Ergenekon’un hukukla, demokrasiyle bir ilişkisi yok... Yargılamanın yasal kuralları çiğneniyor... Ergenekon’da iddianameler, delilsiz suçlama politikasının binlerce sayfalık kitapları... Ergenekon dinciliğe sürüklenen bir korku devletinde aydınlık yurttaşları sindirmek için kullanılan bir araç...