Tutuklamalar ve toplatmalar sonrasında Nokta'dan açıklama: Korkmadan, yılmadan devam edeceğiz!

Tutuklamalar ve toplatmalar sonrasında Nokta'dan açıklama: Korkmadan, yılmadan devam edeceğiz!

Son sayısında yayınlanan 'iç savaş' başlıklı kapağı nedeniyle polis tarafından merkezi basılan, toplatma kararı verilmesinin ardından internet sitesi kapatılan ve Genel Yayın Yönetmeni ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Türk Ceza Kanunu'nun “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı silahlı isyan” suçunu düzenleyen 313. maddesi gerekçe gösterilerek tutuklanan Nokta dergisinin yayın editörü İsmail Evren, “Nokta bundan sonra bundan önce olduğu gibi aynı yayın çizgisinde, aynı anlayışla, korkmadan, yılmadan doğruları, gerçekleri yazmaya devam edecek” dedi.

Nokta dergisi, 2 Kasım'da çıkması planlanan sayısı, kapağındaki haber nedeniyle dün polis baskınına uğramış Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Murat Çapan gözaltına alınarak tutuklanmıştı. 

 

"Asıl amaç hem gözdağı vermek hem de Nokta Dergisi’ni boğmaktı"

 

Cevheri Güven ve Murat Çapan'ın, seçim dönemi boyunca dile getirilen "Türkiye bir iç savaş ortamına gidiyor" tezinin tek cümleyle derlendiği kapak yüzünden tutuklandığını hatırlatan yayın editörü İsmail Evren, şunları söyledi:

“Türkiye, 2 Kasım’da yeni Türkiye’ye değil bambaşka bir Türkiye’ye uyanırken, bambaşka Türkiye’nin ilk kurbanları Nokta dergisi oldu. Nokta dergisi, 2 Kasım tarihli kapağı nedeniyle hem toplatıldı hem de Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Murat Çapan gözaltına alınıp tutuklandı. Tutuklanma gerekçesi derginin kapağıydı. Derginin kapağında da seçim süreci boyunca defalarca dile getirilen ‘Türkiye bir iç savaş ortamına gidiyor’ tezinin derlenmiş, tek bir cümleyle özetlenmiş haliydi. Bu kapak nedeniyle Türkiye basın tarihine kara bir sayfa daha eklendi. Genel Yayın Yönetmenimiz ve Sorumlu Yazıişleri Müdürümüz aynı anda gözaltına alınırken Türk Ceza Kanunu’nda, Türk Basın Kanunu’nda basın suçlarıyla ilgili hiçbir sorumluluğu olmayan genel yayın yönetmenimiz gözaltına alınıp tutuklanırken asıl amaç hem gözdağı vermek hem de Nokta Dergisi’ni boğmaktı. Nokta dergisinin bundan sonra yayın hayatına devam etmesini engellemek istediler.

Savcı bey arkadaşlarımızı alenen suça tahrik suçlamasıyla tutuklamaya sevk etti. Yalnız hakim bey suçlamayı değiştirdi. Suçlamayı halkı silahlı isyana teşvik yani darbeye teşebbüsle suçladı ve bu suçlamayla tutukladı. Bu, Türk basın tarihine kara bir leke olarak geçeceği gibi Nokta’yı da durdurmaya, Nokta’nın yayın hayatını bitirmeye yetmeyecek bir karar. Nokta bundan sonra bundan önce olduğu gibi aynı yayın çizgisinde, aynı anlayışla, korkmadan, yılmadan doğruları, gerçekleri yazmaya devam edecek.”

 

"Bu kararla ‘susun, kapatın çenenizi’ mesajı verilmek isteniyor"

 

Amacın medyanın en tabii hakkı olan eleştirme hakkını engellemek olduğunu ifade eden Nokta dergisi yazarı Perihan Mağden ise şöyle konuştu:

“Bu kararla ‘susun, kapatın çenenizi’ mesajı verilmek isteniyor. Demokratik hukuk devleti içindeki medyanın en tabii hakkı olan eleştirme hakkını ‘biz size tanımayacağız, eleştirmeye, yorum yapmaya hakkınız yok’ mesajı verilmeye çalışılıyor. Yani tamamen Nokta susturulmak isteniyor. Ve muhalif hiçbir sese tahamüllerinin olmadığını daha birisi Twitter’dan dakika bir gol bir yazmış. Tam bu şekilde gösteriyorlar yani. Yüzde 49’u çok büyük bir coşkuyla kutlamaya başladılar ve bunun herhalde arkası gelecek. Bugün ve Kanaltürk TV’ye yapılan işte Samanyolu TV’nin yönetimi içeride yani her türlü muhalif sesi susturmaya çalışıyorlar. Bence bu, bu kadarla kalmayacak. Sıranın başkalarına geleceği belli. Fuat Avni’nin twitlerinde vardı. Ona ne kadar güveniriz güvenmeyiz bilemem ama bence sıra başkalarına da gelecek. Bence bu kartopu gibi toplanarak gidecek. Çünkü Tayyip Erdoğan’ın hiçbir muhalif sesi duymaya, hiçbir muhalif yorumu görmeye tahammülü yok. Yani suretiyle ilgili yaptığınız görsel bir göndermeyi dahi bünyesi kabul etmiyor.

Bu mahkemeler zaten normal mahkemeler değil. Normal işleyen, Avrupa Birliği standartlarında kurulmuş mahkemeler değil. Hakimlerin, savcıların kararları son derece şaibeli. Son derece Avrupa standartlarının altında. Ve bu bir gidişatın ilk günden işaret fişeğini yaktılar diye görüyorum. Ben şöyle düşünmüştüm; yüzde 49 büyük bir iktidar, biraz rahatlayıp biraz eski günleri vardı ya Tayyip Erdoğan’ın, daha demokratikmiş gibi davrandığı günleri, belki o toleranslı günlere döner diye düşünüyordum ama kati suretle bunların niyeti yok.”