Tutuklamalardan dokuz ay sonra başlayan davada Cumhuriyet'çiler ne dedi; işte ilk savunmaların tam metni

Tutuklamalardan dokuz ay sonra başlayan davada Cumhuriyet'çiler ne dedi; işte ilk savunmaların tam metni

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan ve tutuksuz yargılanan Cumhuriyet gazetesinin yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra başladı. 13'ü tutuklu 18 kişinin yargılandığı davada "sanık"lar iddianamede yer alan suçlamalara yanıt verdi. 

Duruşmanın ilk oturumu, yalnızca "Cumhuriyet", "Birgün", "Evrensel" ve "Yurt" gazetelerinin birinci sayfalarında yer bulabildi. Türkiye medyasının aksine, Fransa'nın en saygın gazetelerinden "Liberation", 6 tam sayfasını Cumhuriyet davasına ayırdı. Duruşmanın , "24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı" ile aynı gün yapılan ilk oturumuna, çok sayıda yabancı medya kuruluşu muhabir gönderdi; IFJ, EFJ, IPI, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, PEN gibi uluslararası gazeteci ve yazar örgütlerinin temsilcileri Türkiye’ye geldi.

Birinci gün: 267 gündür tutuklu olan Cumhuriyetçiler ilk kez mahkemede

Duruşma kapsamında ilk olarak Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, köşe yazarı Kadri Gürsel ve gazetenin çizeri Musa Kart iddianamedeki suçlamaları cevaplandırdı. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ise, jandarmanın savunma evrakına el koyması dolayısıyla iddianameye ertesi gün (25 Temmuz 2017) yanıt verdi. 

Kadri Gürsel: Operasyon, tutuklanıp gazetecilik yapamaz hâle getirilmem için kullanıldı

Cumhuriyet soruşturması kapsamında 267 gündür tutuklu bulunan gazeteci Kadri Gürsel, 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davada yaptığı savunmada "Cumhuriyet’e karşı operasyon, benim de tutuklanarak yazamaz ve konuşamaz, velhasıl gazetecilik yapamaz hale getirilmem için bir fırsat olarak kullanıldı ve bu, birilerinin aklına son anda geldi" dedi.

Gürsel, savunmasının devamında şunları kaydetti:

"Dava dosyası incelendiğinde, kumpas davalarından birinde, hakkında iki müebbet hapis cezası talebiyle FETÖ şüphelisi olarak yargılanan savcı Murat İnam’ın bu davanın ben hariç tüm şüphelileri hakkında 30 Ekim 2016 tarihinde yakalama ve gözaltına alma kararı çıkarttığı görülüyor. Hakkımdaki gözaltına alma kararı ise diğer arkadaşlarımın gözaltına alındıklarının duyulmasından, Cumhuriyet’e operasyonun haber olmasından sonra, 31 Ekim 2016 tarihinde çıkarılıyor. Cumhuriyet’e karşı operasyon, benim de tutuklanarak yazamaz ve konuşamaz, velhasıl gazetecilik yapamaz hale getirilmem için bir fırsat olarak kullanıldı ve bu, birilerinin aklına son anda geldi."

TIKLAYIN - Kadri Gürsel'in savunmasının tam metni

Akın Atalay: Bilirkişi, gazetenin 'delil' olarak gösterilen nüshasında sürmanşeti kesmiş

Soruşturma kapsamında 259 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay da savunmasında bilirkişinin "faaliyetlerine" odaklandı.

"Bilirkişi Ünal Aldemir, Cumhuriyet Gazetesi manşetinin ‘darbecilerin ihanet konuşması’ kısmını raporunda kesmiş" diyen Atalay, sözlerine şöyle devam etti:

"Bilirkişimizin Twitter hesabından paylaştığı üç örnek tweeti de aktarırsam, sanırım bir fikir edinmek mümkün olacaktır. Bilirkişimiz; 17 Mayıs 2017'de, "Reisin korumaları Amerika'nın göbeğinde PKK'lı teröristleri haşat ediyor ve dünya güzelleşiyor" paylaşımında bulunmuş. 4 Haziran 2017'de AKP İstanbul İl Başkanı Selim Temurci’nin şehit ailesi ziyaret fotoğraflarını paylaşmış. 5 Haziran 2017'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir fotoğrafını “Reis yine derin bakmış” yazısıyla birlikte tweetlemiş."

TIKLAYIN - Akın Atalay'ın savunmasının tam metni

Musa Kart: Tatil için aradığım numara yüzünden Silivri'de 9 ay kaldım; yanlış rezervasyon!

Cumhuriyet soruşturması kapsamında 267 gündür tutuklu bulunan çizer Musa Kart, 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davada yaptığı savunmada “Yıllar önce, Fethullah Gülen’in devletteki örgütlenmesine dikkat çeken karikatürler çizdim. Ne yazık ki ve de ne komik ki o yıllarda Gülen’in sağ kolu konumundaki insanların tanıklığıyla bugün yargılanıyorum” ifadelerini kullandı.

İddianamede savcının sıklıkla “manipülasyon” iddiasında bulunmasına tepki gösteren Kart savunmasında “Bir arkadaşımız daha ByLock’un olmadığı tarihte bir ByLock kullanıcısıyla irtibat kurmuş, kurabilmiş! Evine parke döşeten arkadaşımız ise parkecinin bir diğer müşterisi FETÖ’cü olduğundan FETÖ’cü sayılmış!.. Ben de 3 günlük Bodrum tatili için, gazetelerde tam sayfa ilanları yayınlanan, herkesin bildiği bir seyahat şirketini aramışım. Bu arama, terör örgütüyle irtibat sayılarak, önüme suç kanıtı olarak konulmuş. Bodrum’da deniz manzaralı bir odada 3 gün kalmayı umarken, Silivri’de beton manzaralı hücrede 9 ay kaldım. Yaşadıklarım bir rezervasyon hatası diye geçiştirilebilecek gibi değil!..” dedi.

TIKLAYIN- Musa Kart'ın savunmasının tam metni

İkinci gün: Delil delil değil, tanık tanık değil, bilirkişi bilirkişi değil...

Duruşmanın ikinci oturumunda Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Utku, gazetenin okur temsilcisi Güray Öz Cumhuriyet Vakfı Danışma Kurulu üyesi avukat M. Kemal Güngör ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Önder Çelik suçlamalara yanıt verirken iddianameye ağır eleştiriler yönelttiler. Cumhuriyet avukatlarından Ayhan Erdoğan, "Delil delil değil, tanık tanık değil, bilirkişi bilirkişi değil, bu da hukuk değil" dedi.

Murat Sabuncu, soruşturmayı başlatan savcı Murat İnam’ın 'FETÖ' şüphelisi olarak yargılandığını hatırlattı. Bülent Utku da duruşma savcısının 2014'te "Fethullah Gülen'e hakaret edildi" diye hazırladığı iddianameden alıntı yaptı. Bunun üzerine duruşma savcısı, "Sürekli hâkim savcıları suçladınız, savunmanızda esasa ilişkin bir şey göremedim. Savcıları yargılıyorsunuz" ifadesini kullandı. 

Murat Sabuncu: Gülen’i öven tek yazım yok, bizler namuslu gazetecileriz

Cumhuriyet soruşturması kapsamında 268 gündür tutuklu bulunan Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu,  27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davada yaptığı savunmada "Ben Pensilvanya’ya hiç gitmedim. Gülen bana koku hediye etti, kalem hediye etti diyen gazeteci olmadım. Gülen’i öven tek yazım yok. Bizler namus ve şerefle gazetecilik yapmış; geçmişi belli geleceği de belli olan kişileriz" dedi. 

TIKLAYIN - Murat Sabuncu'nun savunmasının tam metni

Bülent Utku: Fethullah Gülen'in kitaplarını okumadım ama...

268 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Utku, savcının kendisine Fethullah Gülen’in kitaplarını okuyup okumadığını sorduğunu belirtti; şunları söyledi:

"Gülen’in kitaplarını okumadım ama Cumhuriyet’e, Cumhuriyet yazarlarına açtığı çok sayıda davanın, şikayetinin dileklerini, açılan davaların iddianamelerini okudum."

Bülent Utku’nun savunmasını yaptığı sırada araya giren hâkimin “Savunma hakkı kutsaldır ama 45 dakikadır ilgisiz konuşuluyor” sözleri üzerine Bülent Utku, hâkime “biraz sabredersiniz savunmamın Allah'ın sopası diye bir bölüm var savunmamda. Birazdan size geleceğim. Gülen'i nasıl koruduğunuzu anlatacağım” yanıtı verdi.

TIKLAYIN - Bülent Utku: Savunmamda “Allah'ın sopası” başlıklı bölüm var, Gülen'i nasıl koruduğunuzu anlatacağım

Güray Öz: Pide ısmarladığım pideci hakkında soruşturma olduğunu nasıl bileceğim

Okur Temsilcisi Güray Öz savunmasını yaptı. 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davada Öz kendine yöneltilen 'FETÖ şüphelisi bir kişiyle iletişim kurma' suçlamasıyla ilgili, “İletişim kurduğum iddia edilen kişi Çankaya'da bir pidecidir, ben arada bir pide ısmarladığım pidecinin hakkında soruşturma yürütülen bir kişi olduğunu bilme şansına nasıl sahip olayım ki" diye sordu.

Savunmanın ardından mahkeme başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, Öz'e, “Bu davada asıl sorulması gereken soru, 'Kardeşim, bizim bildiğimiz Cumhuriyet FETÖ'cü oldu mu? Sair terör örgütlerini destekledi mi' Okur ne diyor? 'Arkadaş sen son zamanlarda niye şunu destekler yayınlar yaptın' diyor mu” diye sordu. Öz de, okurların mektuplarını kendisine yolladığını söyleyerek, şunları söyledi:

“Okurlar yazarlarla aynı fikirde olmayabilir. Eğer öyle olsaydı bir yazarı kopyalayıp bir tek yazarla devam ederdik. Türkiye'de siyasi tansiyonun yükseldiği zamanlarda Cumhuriyet'in tirajı artar. Kılı 40 yarar Cumhuriyet okuru. Sıradan bir okur kitlesi değildir. Pazartesi günleri gazetede eleştiri fırtınası eser. Önce onlar okunur. Pazartesi günleri yayın toplantılarının yapıldığı toplantılarda önce bunlar konuşulur. Gazeteye aktarılmadığı doğru değildir. Cumhuriyet gazetesinin FETÖ'cü olduğuna veya diğer terör örgütlerine yardım ettiği iddiasına kimse inanmaz. Bence savcı kendisi de inanmıyor. İnansa delil peşine düşer. Manşetlerde delil olur mu?”

TIKLAYIN - Mahkeme Başkanı'ndan Güray Öz'e "Cumhuriyet gerçekten FETÖ'cü oldu mu?" sorusu

Mustafa Kemal Güngör: Savcılık artık geçerli olmayan bir kanun maddesini dayanak yapmıştır

Cumhuriyet gazetesi avukatı ve Vakıf Yönetim Kurulu üyesi Mustafa Kemal Güngör, “Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Murat İnam hakkında bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet hapis cezası talep ediliyor. Kendisi zorda ve darda olan bu savcı, özel olarak Cumhuriyet Gazetesi soruşturmasında görevlendiriliyor. Kendisi adeta rehin konumunda. Bizi FETÖ’ye yardım etmekle suçluyor ve bizler 9 aydır tutukluyuz” dedi.

“İddianameyi ilk okuduğumda bana kurt ile kuzu masalını çağrıştırdı” diyen Güngör, “Bu türden toplu cezalandırma anlayışı Ortaçağ’daki Engizisyon döneminde bile olmamıştır” ifadelerini kullandı. Savcının dayandırdığı kanun maddesinin artık geçersiz olduğunu ifade eden Güngör “İddianamede, Vakıf ve Şirket yöneticilerinin hukuki sorumlulukları ile ilgili olarak AİHM’nin Sürek kararına dayanılmaktadır Oysa, Sürek davasının görüldüğü dönemde geçerli olan Terörle Mücadele Kanunu’nun basın ve yayın organlarının sahiplerini de cezai olarak sorumlu kılan hükümler, sonraki yıllarda Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Savcılık bütün bu gerçekleri gözlerden kaçırarak, 1999 tarihli, artık hükümden düşmüş bir kararı sorumluluğa dayanak gösterebilmiştir” diye konuştu.

TIKLAYIN - M. Kemal Güngör'ün savunmasının tam metni

Üçüncü gün: Gazetecilik totaliter rejimlerde suçlanır; kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!

Üçüncü oturumda köşe yazarı Hakan Kara, Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni Turhan Günay, muhabir Ahmet Şık, gazetenin eski muhasebe müdürü Bülent Yener ve halefi Günseli Özatalay iddianamede yer alan suçlamalara yanıt verdi; ağır eleştiriler yöneltti. 

"Gazetecilik faaliyetlerini suçlamak totaliter rejimlere aittir" diyen Şık'ın savunmasını bitirirken kullandığı "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" ifadesi, duruşmayı izleyenlerden büyük alkış aldı.

Hakan Kara: Fethullah Gülen'i arayan Erdoğan da mı suçlu?

Cumhuriyet soruşturması kapsamında 269 gündür tutuklu bulunan, köşe yazarı Hakan Kara, savcının kendisi hakkındaki "FETÖ irtibatı" iddialarına tepki gösterdi. Kara “20 Ekim 2013'te Gülen ABD'de, rahatsızlık geçirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Fethullah Gülen'i telefonla arayarak 'geçmiş olsun' dileklerini ilettiler. Yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen'i arayıp geçmiş olsun demekle suç mu işlemiş oldu? Savcıların söylemeye çalıştığı şey bu mu” diye sordu.

TIKLAYIN - Hakan Kara'nın savunması

Turhan Günay: Annemin ölüm tarihini bilmiyordum, savcıdan öğrendim

Soruşturma kapsamında 269 gündür tutuklu bulunan Turhan Günay, ilk duruşmasının üzerinden 40 yıl geçtiğini belirterek "Bütün davalarım beraatle sonuçlandı" dedi. Henüz bebekken annesinin hayatını kaybettiğini söyleyen Günay, "Annemin ölüm tarihini bilmiyorduk, savcı beyden öğrendik. Teşekkür ederim" ifadesini kullandı. 

Daha sonra Mahkeme Başkanı, Turhan Günay'a, "Vurucu açıklamayı yapmadınız" dedi. Günay, "Neyi?" diye sorunca Mahkeme Başkanı "Gençliğinizin sırrını" karşılığını verdi. Diyalog, duruşma salonunda gülüşmelere neden oldu. 

Ahmet Şık: Bugünkü yargının cemaat yargısından zerre farkı yok

Soruşturma kapsamında 208 gündür tutuklu bulunan Ahmet Şık da 2011 yılında Gülen cemaatinin devlet içindeki yapılanmasına ilişkin olarak "İmamın Ordusu" adlı kitabı kaleme aldığını, ancak bu kitap daha yayımlanmadan tutuklandığını hatırlattı. 

Şık, "Bazı suçlamaların nereye varacağını biliyorum. Yayınlanmamış bir kitaptan suç çıkaran bir yargı bu. Bugünkü yargının cemaat yargısından farkı yok" ifadesini kullandı.

TIKLAYIN - Ahmet Şık'ın savunmasının tam metni

Dördüncü gün: FETÖ sanığı savcının masumiyet karinesi var da, Cumhuriyet'çilerin yok mu?

Duruşmanın dördüncü gününde köşe yazarları Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Erinç iddianamede yer alan suçlamalara yanıt verdi.

Soruşturmayı başlatan savcı Murat İnam'ın "FETÖ" şüphelisi olarak yargılandığını hatırlatan Cumhuriyet avukatlarından Fikret İlkiz, soruşturma savcısının "Masumiyet karinesi vardır. Kimse suçlamalar ispatlanmadan suçlu sayılmaz. Savcı Murat İnam hakkında suçlama var, ama kesinleşmeden suçlu ilan edilemez" ifadesine tepki gösterdi. İlkiz, "FETÖ' sanığı savcının masumiyet karinesi var da, bizimkilerin yok mu? Herkesin masumiyet karinesini gözetmesi gerekir" dedi. 

Hikmet Çetinkaya: FETÖ'nün sahte evrakla örgütlendiğine kimseyi inandıramadık

Yürütülen soruşturma kapsamında tutuksuz yargılanan Hikmet Çetinkaya, Gülen cemaati ile ilgili olarak "Sahte sağlık raporları ile örgütlendiklerine kimseyi inandıramadık, inanmak istemediler. Bütün siyasal iktidarlar cemaatin ne kadar masum olduğunu ve benim ne kadar haksızlık yaptığımı sürekli söylediler" dedi. "Savcılar merak ediyorlarsa yazdığım haberler ve köşe yazıları DGM savcılarının gülen iddianamesinde alıntı olarak yer aldı. Bulup okuyabilirler" diyen Çetinkaya, sözlerine şöyle devam etti:

"İleri sürdüğüm görüşlerim nedeniyle Gülen örgüt kurmak ve yönetmekten yargılandı. Şimdi geçmişi unutmuş savcıların iddianamesiyle FETÖ'ye yardım ve yataklıktan yargılanıyorum."

TIKLAYIN - Hikmet Çetinkaya'nın savunmasının tam metni

Aydın Engin: Böyle bir iddianame bana hukuk adına utanç, ülkem adına acı veriyor

Çetinkaya gibi tutuksuz yargılanan Aydın Engin de iddianameye ağır eleştiriler yöneltti. Engin, "Böyle bir iddianame bana hukuk adına utanç, ülkem adına acı veriyor" dedi. 

"Soruşturma savcısının yazıların başlıklarına bakıp ama içeriğini bile okuma zahmetine girmeden iddianameye yerleştirdiğini düşünüyorum" diyen Engin, şöyle devam etti:

"Aksi takdirde 'Savcı yazıları okumuş ama anlayamamış' demek zorunda kalırım ki hukuk eğitimi görmüş bir savcının bu duruma düşeceğini düşünmek bile istemem. Bu konuda ben bir karar vermeyeceğim. Seçimi soruşturma savcısına bırakıyorum."

TIKLAYIN - Aydın Engin'in savunmasının tam metni

Orhan Erinç: Devletin bilmediği Bylock'u ben nereden bileyim, bu nasıl suç sayılır?

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, 51 yıllık gazeteci Orhan Erinç, "gazetenin yayın politikasının değiştirildiği" yolundaki iddiaya "Savcının atadığı bilirkişi uzman olsaydı Türkiye'nin gündeminin değiştiğini yayın politikasının değiştiğini anlardı. Alev Coşkun seçilmediğinde oy vermeyenlerden biri de Mustafa Balbay'dır" yanıtını verdi.

Aydınlık yazarı Mehmet Faraç'ın iş akdinin yazıları nedeniyle değil, bir kadın çalışana şiddet uyguladığı için feshedildiğini belirten Erinç, "Mehmet Faraç Cumhuriyet Vakfı'na seçilmek için CHP sekreterinin elini öpmüş bir kişidir" dedi. 

Erinç, "Bylock" suçlamalarıyla ilgili olarak da "Devletin bilmediği Bylock'u benim bilmemi beklemek doğru bir yaklaşım değildir diye düşünüyorum" ifadesini kullandı. 

TIKLAYIN - Orhan Erinç'in savunmasının tam metni

Duruşmayı bugüne dek kimler izledi?

İlk günden bu yana duruşmayı izleyen isimlerden bazıları şöyle:

Ömer Laçiner, Ümit Kıvanç, Oğuz Güven, Turgay Olcayto, Tuğçe Tatari, Aslı Kazan, Selma Gürkan, Şükran Soner, Nebil Özgentürk, Nilgün Cerrahoğlu, Hasip Kaplan, Mahmut Tanal, Yaman Akdeniz, Mustafa Kuleli, Dilek Dündar, Kemal Can, Ertuğrul Mavioğlu, Banu Güven, Selin Ongun, Barış Yarkadaş, Filiz Kerestecioğlu, Erdem Gül, Aslı Gül, Osman Kavala, Tayfun Atay, Utku Çakırözer, Mine Söğüt, Metin Yener, Orhan Bursalı, Aylin Kotil, Gülsün Bilgehan, Barçın Yinanç, Elif Ilgaz, Vivet Kanetti, Aslı Aydıntaşbaş, Miyase İlknur, Ali Şeker, Garo Paylan, Emin Çapa, Zafer Arapgirli, Özlem Yüzak, Pelin Cengiz, Ayşegül Tezören, Zeynep Oral, Gürsel Tekin, Şanar Yurdatapan, Melike Demirağ, Ceyda Karan, Nevin Sungur, Kanat Atkaya, Nilay Örnek, Aslı Uluşahin, Seray Şahiner, Tevfik Kızgınkaya, Cenk Başlamış, Yıldız Yazıcıoğlu, Şükran Soner, Semra Kardeşoğlu, İskender Özturanlı, Ceren Sözeri, Ali Sirmen, Altan Öymen, Fatih Polat, İlhan Cihaner, Hakan Tahmaz,Kübra Akalın, Gökhan Tan, Hilmi Hacaloğlu, Beliz Özkan, Mehmet YalçınErol Önderoğlu, Ruşen Çakır,  Sarp Kuray, Nazım Alpman, Oya Baydar,  Duygun Yarsuvat, Aziz Rutkay, Sami Elvan, Gülsüm Elvan, Cihangir İslam, Efkan Bolaç, Hasan Cemal, Kemal Göktaş, Doğan Akın, Burcu Karakaş, Bülent Şık, Oktay Ekşi, Nur Sürer, Ezgi Başaran, Arif Kızılyalın, Sezgin Tanrıkulu, İbrahim Kaboğlu, Turgut Kazan, Merdan Yanardağ, Coşkun Özdemir.

Duruşmalar, '150' kişilik salonda görülüyor

Çok sayıda basın örgütünün "katılım" çağrısı yaptığı duruşma için ayrılan salonun yalnızca '150' kişilik olması dikkati çekti. Duruşma salonu önünde bulunan yetkililer, İstanbul Çağlayan Adliyesi'nin en büyük salonunun 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne ait olduğunu belirtti.

Kime, hangi suçlamalar yöneltildi?

Gazete çalışanlarına yönelik iddianame, tutuklamalardan 156 gün sonra hazırlandı. Gazeteye yönelik soruşturmayı başlatan, ancak daha sonra hakkında ‘FETÖ’ davası açılan Murat İnam’ın imzasının yer almadığı iddianameyi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Akif Ekinci ve Cumhuriyet Savcısı Yasemin Baba imzaladı.