Tutuklanan Boğaziçili öğrencilerin aileleri Meclis'te: Yerli, milli olmayan çocuğun annesiyim, gurur duyuyorum

Tutuklanan Boğaziçili öğrencilerin aileleri Meclis'te: Yerli, milli olmayan çocuğun annesiyim, gurur duyuyorum

Boğaziçi Üniversitesi’nde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’de gerçekleştirilen Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında Afrin merkezine girmesini lokum dağıtarak kutlayan öğrenciler ile "İşgalin, katliamın lokumu olmaz” diyen öğrenciler arasında çıkan gerilim sonrasında tutuklanan öğrencilerden Yusuf Noyan Öztürk’ün annesi Belgin Öztürk, TBMM’de yaptığı açıklamada,  “Bana, oğluma, ailemize yapılan bu şiddeti kabul edemiyorum. Benim oğlum vatan haini değil. Ben oğlumla gurur duyuyorum” dedi. 

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın haberine göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan tüm siyasi partilerden randevu talep eden Boğaziçili öğrencilerin aileleri, CHP milletvekilleri ile birlikte basın açıklaması yaptı. CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, öğrencilerle ilgili bir şiddet eyleminin olmadığına dikkat çekerek, “CHP olarak ‘komünist gençlere eğitim hakkı vermeyeceğiz’ diyen Erdoğan’a karşı eğitim hakkına sonuna kadar sahip çıkacağız. Eğitim anayasal haktır, kimse engelleyemez. Bu çocukların Saray emriyle tutuklandığını dünya biliyor. Bir an önce bırakılmasını istiyoruz” derken; CHP Milletvekili Nurettin Demir de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugünkü noktaya gelirken hep eğitim hakkının engellenmesinden bahsettiğine dikkat çekti ve “Biz babalar öğretim üyeleri adına kendisini aklı selime davet ediyoruz. Bu çocukların geleceği ile oynamayın. Bu çocukların geleceği ile oynayanlar ülkenin geleceği ile kendi gelecekleri ile oynarlar. Bir kez daha uyarıyoruz” ifadelerini kullandı. 

"Okuma hakkı çocuklarımız için bir yaşam hakkıdır"

Milletvekillerinin ardından tutuklu olan öğrencilerin aileleri konuştu. Tutuklu Deniz Yılmaz’ın babası Bülent Yılmaz, tüm siyasi partiler ve milletvekillerinden görüşme talep ettiklerini belirterek şunları söyledi:

“Bu tutuklu öğrenciler eğitim yaşamlarının her döneminde birçok başarıya imza atmış öğrencilerdir. Bu başarılarla Boğaziçi Üniversitesi’ne gelmişlerdir. Bu öğrenciler sanata, resme, tiyatroya düşkün yetenekli öğrencilerdir. Bu öğrenciler insanı seven, iyilikten yana olan, kötülüğü kabul etmeyen ve bunu toplumla paylaşan öğrencilerdir. Ortada ne şiddet ne de bir yaralama hatta bir bağırma yok. Bu kadar net, kolay anlaşılır bir olayın hedef tahtasına oturtulmasını biz anne babalar anlamıyoruz, kabul etmiyoruz. Çocuklarımızın en temel insan hakkı, eğitim öğretim hakkı kısıtlanmış, ortadan kaldırılmak istenmektedir. Çocuklarımıza dünyanın en büyük üniversitelerinden 2 bin öğretim üyesi destek vermiş, üniversitelerinin kapılarını açmıştır. Şimdi Türkiye ve kamuoyu şuna karar verecek. Bu yetenekli öğrencileri Türkiye’de tutmak istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Çocuklarımıza okuma hakkı vermek istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Okuma hakkı çocuklarımız için bir yaşam hakkıdır. Çocuklarımız demokratik olmayan hiçbir kural ve yöntem uygulamamıştır, aksine çocuklarımıza anti demokratik bir yöntem uygulanmıştır.”

"Çocuklarımız, sokaktaki kediyi tekmeleyen değil tersine sahiplenen çocuklar oldu"

Halen birçok gazetede öğrencileri hedef alan yayınlar yapıldığını söyleyen baba Bülent Yılmaz, “Bizim çocuklarımızın yetenekleri, zekaları ile baş edemeyeceklerini görecekler” diyerek şöyle devam etti:

“Bizim çocuklarımız yaşamlarının hiçbir döneminde kaba kuvveti, karşısındakini yok etmeyi, ötekileştirmeyi kabul etmedi. Tersine ötekini anlamaya çalışan, yoksulla beraber yaşamaya çalışan sokaktaki kediyi tekmeleyen değil tersine tekmelenen kediyi sahiplenen çocuklar oldu. Biz hukuk istiyoruz. Hukuk eşitlikçi, adil davranmaktır. Çocuklarımızın bulunduğu Silivri, Bakırköy Cezaevleri’nden bugün tahliye edilmesini, eğitim-öğretim hakkını kısıtlayan engellemelerin bir an önce kaldırılmasını talep ediyoruz. İsteğimiz bu sürecin hukuk normlarına uygun ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi”

"Oğlum çift anadal öğrencisidir; geçen yıl 4.00 bu yıl 3.85 ortalamayla fakülte birincisidir"

Baba Bülent Yılmaz’ın ardından Belgin Öztürk konuştu. Sözlerine, “Yerli, milli olmayan, imanı olmadığı söylenen çocuklardan Yusuf Noyan Öztürk’ün annesiyim” diyerek başlayan Belgin Öztürk şunları söyledi;

“Oğlum Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler Sosyoloji çift anadal öğrencisidir. Geçen yıl 4.00 bu yıl 3.85 ortalamayla fakülte birincisidir. Ailemin, mahallemin, çalışma arkadaşlarımın hepsinin gururudur. Ben bir öğretmenim. Oğlum, kızımın bir gün sonra gerçekleşecek nikahı öncesi Sayın Cumhurbaşkanının sözleriyle bir anda terörist, vatan haini, komünist ilan edildi. Şu anda ne hissettiğimi, bu yaşadıklarımın gerçek olup olmadığını bile anlamadığım bir duygu içerisindeyim. Ben bana, oğluma, ailemize yapılan bu şiddeti kabul edemiyorum.”

Oğlu Yusuf Noyan’ın çok narin bir insan olduğunu anlatan anne Belgin Öztürk konuşmasını gözyaşları içinde şöyle tamamladı:

“Oğlum, geçen yıl yemekhane iftar saatinde kapanıyor diye imza toplayıp, arkadaşları yemeklerini rahat yesin diye okula yemek götüren bir çocuktur. Birisi hakkında konuşurken 'nereli oğlum, annesi babası ne iş yapıyor' dediğimde 'anneciğim tanımadığın bir insan hakkında o kafandan ne geçireceksin' diye soruları bana döndüren bir çocuktur. Benim oğlum vatan haini değil. Ama benim oğlum çok zeki bir çocuk. Düşünen olayları anlamaya çalışan bir çocuk. Ben öğretmenim. Hata yapan, sınıfta bana olmadık sorular soran öğrencilerime sakıncalı davranış görsem bile çocuklar derdim, doğruyu anlatırdım. Ben oğlumla gurur duyuyorum.”