Arzu Yıldız/Ankara
Adana’da ‘yasa dışı dinleme’ iddiasıyla tutuklanan altı polis arasında yer alan iki polis şefi İsmail Bilgin ve Ertuğrul Yetkin’in aileleri ve kendileri adına avukatları İsa Ayanoğlu basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Başsavcının ve tutuklama kararını veren hâkimin konuya siyasi değil, hissi yaklaştıkları kanaatindeyiz” denildi. İlgili operasyonun “paralel yapıya” yapıldığına ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını tekrarlayan Ayanoğlu, “hâkim ve savcıların yasa dışı dinlendiği iddiasının infiale yol açmasını” eleştirdi ve “Herkesin kanun önünde eşit olduğu, adli işlemlerin mağdurun kimliğine göre yürütülmemesi gerektiği unutulmamalıdır” dedi.
Tutuklanan Bilgin, Yetkin ve aileleri adına avukat İsa Ayanoğlu’nun kaleme aldığı açıklamanın tam metni şöyle:
Adana Cumhuriyet Başasavcılığı’nın 2014/20181 soruşturma numaralı dosyasında müdafiliğini yürüttüğüm Adana Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi eski müdürleri İsmail Bilgin ve Ertuğrul Yetkin, resmi belgede sahtecilik, suç uydurma ve iftira suçlamalarıyla tutuklamaya sevk edilmiş ve nöbetçi mahkemece tutuklanmıştır.
Müvekkillerimin gözaltına alınması ile birlikte yazılı ve görsel medyada “Paralel yapıya operasyon”, “ 01 Adana’dan paralel avına başlandı”, “Paralel yapıya Adana ve Ankara’da operasyonlara başlandı” ve benzeri başlıklar adı altında müvekkillerimin gözaltına alınması ve devamında tutuklanması “paralel yapı” adı altında bir örgütün soruşturulması kapsamında meydana gelmiş gibi asılsız, mesnetsiz ve suçlayıcı biçimde yer almıştır.
Gerek görüntülü, gerekse de sözlü beyanlarımızla müvekkillerim hakkındaki suçlamaların herhangi bir örgütle ilgisinin bulunmadığını, müvekkillerime bir örgüt suçlaması yöneltilmediğini, bu yönüyle medyada yer alan yakıştırmaların çirkin ve suçlayıcı olduğunu, dosyanın hukuki zeminden çıkıp siyasi bir tartışmanın içine çekilmek istendiğini, buna asla izin vermeyeceğimizi, basın mensuplarının da azami ölçüde buna özen göstermeleri gerektiğini beyan etmiştik. Ancak ne var ki tüm uyarı ve açıklamalarımıza rağmen siyasi hiçbir yönü bulunmayan, görev suçu iddiasına ilişkin soruşturmanın sanki bir örgüt suçlaması varmış da, bu kapsamda yürütülüyormuş gibi anlatılmasına bir son verilmemiştir. Bu durum gerek, bizi gerekse de müvekkillerimizi ziyadesiyle üzmektedir.
Tutuklamanın siyasi olduğunu ve hükümet talimatları doğrultusunda yapıldığını ifade eden yayınların da gerçeği yansıtmadığını bildirmek isteriz. Zira tutuklama kararını veren hâkimin Facebook sayfasındaki iletilerden hükümet yanlısı olduğu ve bu nedenle maksatlı olarak tutuklama kararı verdiği ifadelerine de çokça yer verildi. Ben ve müvekkillerim dosyanın siyasi yönünün bulunmadığını düşünmekteyiz. Hâkimin bu paylaşımlarının dosyayla ilgisinin bulunmadığını, bizi ilgilendirmeyen başka etik tartışmaların konusu olabileceğini düşünmekteyiz. Tarafımızca mahkemeye yapılan savunma ve itirazların tamamı hukuki içeriktedir. Dosyadaki suçlamalar da hukuk dairesinde değerlendirilmelidir.
Bugün dahi yazılı ve görsel medyada müvekkillerimin tutuklanması paralel yapı operasyonu olarak servis edilmiş, bir kısım medyada ise gerçekte yasa gereği imha edilen kayıtların hard disklere kopyalanıp ABD’ye kaçırıldığı yönünde iftiralar atılmıştır. Müvekkillerim ve aileleri bu mesnetsiz ve uydurma yayınlar nedeniyle büyük üzüntü içersindedirler. Bir an önce aslı astarı olmayan bu yayınların durdurulmasını talep ediyoruz.
Esasen hiçbir terör suçlaması veya örgüt suçlaması olmadığı halde yalnızca görev suçlarına ilişkin olarak yürütülen soruşturmada ilk ifadenin Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde alınması talimatını veren Başsavcılığın bu algıya kısmen neden olduğunu da üzüntüyle belirtmek isterim.
Tüm bunlarla birlikte usulsüz olarak dinlendikleri iddia olunan kişilerden bir kısmının Adana Adliyesi’nde hâkim ve savcı olarak görev yapıyor olmaları nedeniyle soruşturmayı yürüten başsavcının ve tutuklama kararını veren hâkimin konuya siyasi değil, hissi yaklaştıkları kanaatindeyiz. Esasen tarafımca da hâkim ve savcıların yasadışı olarak dinlendikleri iddiası infialle karşılanmıştır. Ancak herkesin kanun önünde eşit olduğu, adli işlemlerin mağdurun kimliğine göre değil, suçun nev’ine ve kanundaki karşılığına göre yürütülmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Öyle ki tutuklama kararına dayanak suçlamalardan birisi resmi belgede sahteciliktir. Tüm hukuk çevrelerince bilindiği üzere resmi belgede sahtecilik suçu göreve ilişkin bir suç olması nedeniyle 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’a göre yetkili makamdan izin alındıktan sonra bu suçlamanın soruşturması yapılabilir. Diğer suçlamalar ise iftira ve suç uydurmadır. Bize göre suçun oluşmadığını belirtmekle bu güne kadar bu suçlardan tutuklanan birinin bulunmadığını belirtmek isterim. Zira birinin alt sınırı 1 ay, diğerinin alt sınırı 1 yıldır. Kaçma şüphelisinin bulunduğunu ve adli kontrolün yetersiz kalacağını ne ile açıklayabiliriz bu soruşturmada.
Son olarak müvekkillerimin yasadışı hiçbir örgüt kişi veya oluşum ile doğrudan veya dolaylı olarak bir ilgisinin bulunmadığını, yapılan soruşturmada da bu tür bir suçlamanın yer almadığını belirterek, basınla yer alan iftira niteliğindeki söylemlere bir an önce son verilmesini istediğimizi, kamuoyunun bilgisine saygı ile sunarız.