Tutuklu 'Cumhuriyet'çiler hakkındaki iddianame 150 gündür yazılamadı!

Tutuklu 'Cumhuriyet'çiler hakkındaki iddianame 150 gündür yazılamadı!

Haberleri, yazıları ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin 11 yazar, çizer, muhabir ve yöneticisi hakkında 150 gündür iddianame yazılmadı. Ayrıca 'Cumhuriyet'çiler tutuklama kararıyla "kişi güvenliği ve özgürlüğü" ile "düşünce ve basın özgürlüğü" haklarının ihlal edildiği ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bu özgürlüklere izin verilen kısıtlamanın amacı dışında kullandığı gerekçesiyle Aralık 2016’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulunmuştu. AYM 4 ay önce yapılan bu başvuruyu gündemine dahi almadı. 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu savcısı Murat İnam’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Kitap Eki yönetmeni Turhan Günay, yayın danışmanı ve yazar Kadri Gürsel, okur temsilcisi Güray Öz, çizer Musa Kart, yazar Hakan Kara, avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör ile yönetici Önder Çelik 5 aydır tutuklu bulunuyor. Yazar, çizer ve yöneticilerin 'FETÖ' ve PKK/ KCK örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediğini iddia eden savcı İnam, 'FETÖ' üyesi olduğu iddiasıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde bir ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet ve 67 yıla kadar hapis cezası ile yargılanıyor.

Suç: Gazetecilik

Cumhuriyet gazetesinden Canan Coşkun'un haberine göre, sanık savcı İnam’ın soruşturmasına delil olarak da hakkında süren davaların ve takipsizlik kararlarının bulunduğu 5 köşe yazısı ve 16 haberi gerekçe gösteriyor. İnam'ın, bu haber ve köşe yazılarının arasından eski tarihli olanları da soruşturmaya katarak, Basın Yasası’nın dava açma süresini 4 ayla sınırlandıran hükmünü de çiğnediği yorumu yapılıyor. 10 yazar, çizer ve yöneticiyi tutuklayan İstanbul 9. Sulh Ceza yargıcı Mustafa Çakar, kararına gerekçe olarak bu haberleri göstermişti. Tutukluluğa yapılan itirazlar ise birbirinin kopyası olan sulh ceza hâkimliği kararlarıyla reddediliyor. Muhabir Ahmet Şık, haberleri ve Twitter paylaşımlarıyla 'FETÖ' ve PKK / KCK propagandası yaptığı iddiasıyla 3 aydır tutuklu. 2011’de sonradan ‘kumpas’ olduğu kabul edilen, Oda tv soruşturmasında 1 yıl tutuklu kalan Şık hakkındaki dosyada, takipsizlik kararı verilen haberler de yer alıyor.

Mektup yasak

Yazar, çizer, muhabir ve yöneticilerin tutulduğu Silivri 9 No’lu Cezaevi, avukat görüşü, iletişim ve sohbet hakkı gibi özgürlüklerin keyfi genelgelerle yasaklandığı bir cezaevi. Cezaevinde mektup yollama ve alma hakkı İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İsmail Uçar’ın cezaevine gönderdiği genelge ile "keyfi olarak gasp edilmiş" durumda. Genelgede, darbeye teşebbüs suç ve eylemlerine ilişkin soruşturmalar kapsamında tutuklu bulunan şüphelilere OHAL süresince mektup ve faksın yasakladığı belirtiliyor ancak gazetenin 11 yazar ve yöneticisine yöneltilen suçlamalar sayılanların arasında yer almıyor. Yazar ve yöneticilerin bu kısıtlamaya 1 ay önce yaptıkları itiraz ise infaz hâkimliği tarafından hâlâ sonuçlandırılmadı.

Görüş kısıtlı

Yazar, çizer, muhabir ve yöneticileri haftada sadece birer saat aileleri ve avukatları ile görüşebiliyor, avukat görüşleri memur eşliğinde ve kayda alınarak gerçekleşiyor. Üçer kişilik koğuşlarda kalan 'Cumhuriyet'çiler koğuşlar birbirini göremediği için 5 aydır aynı cezaevindeler ancak birbirlerini göremiyorlar. Cezaevinde açık görüş ise 2 ayda bir gerçekleştiği için 10 yazar, çizer ve yönetici ailelerini iki kez, Ahmet Şık bir kez görebildi. Avukat görüş kısıtına itiraz henüz sonuçlanmadı. 667 sayılı KHK’ya göre, devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, milli savunmaya, devlet sırlarına karşı suçlar, casusluk ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan tutuklananlara farklı bir cezaevi rejimi uygulanabiliyor. Ancak tutuklu yazar ve yöneticilere yöneltilen suçlama KHK kapsamına girmiyor.

AYM’den ses yok

10 yazar, çizer ve yönetici, tutuklama kararıyla “kişi güvenliği ve özgürlüğü” ile “düşünce ve basın özgürlüğü” haklarının ihlal edildiği ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile bu özgürlüklere izin verilen kısıtlamanın amacı dışında kullandığı gerekçesiyle Aralık 2016’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulunmuştu. AYM 4 ay önce yapılan bu başvuruyu gündemine dahi almadı. Bunun üzerine gazetemiz avukatları yazar ve yöneticilerimiz adına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurarak “salıverme” kararı verilmesini talep etti.