Yıldız, Çakırözer'e "3 yazım nedeniyle 3 aydır cezaevindeyim. Yazılarım sitede duruyor ama ben Sincan Cezaevi’ndeyim. Hâlâ iddianamem yok. Dünyaya adalet dersi verenler önce kendi insanına adaletli, vicdanlı olsun” dedi.
"Önce yurtta adalet ve vicdan lazım"
Müyesser Yıldız, görüşmede adli yıl açılış töreninde yapılan konuşmaları anımsatarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Adli yılı açarken Cumhurbaşkanı diyor ki, ‘Devlet adaletle yaşar. Biz hem kendimiz için hem de tüm insanlık için sürekli adaletin peşinde koşmalıyız.’ Sonra Yargıtay Başkanı diyor ki, ‘Türk yargısının temel amacı halka kusursuz adalet hizmeti sunmak, adalete güveni yükseltmek ve kamu vicdanını tatmin etmektir.’ Hatta Yargıtay Başkanı ‘Türkiye’den yurtdışına hukuk ihraç etmekten, dünyaya hukuk alanında örnek olmaktan’ bahsediyor. Bu sözleri söyleyenler gerçeklikten tamamen kopmuşlar. Onların sözleriyle, bizim gerçeklerimiz arasında uçurum var. Adalet diyenlere, vicdan diyenlere soruyorum: Ben niye içerideyim? Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç neden Silivri’de. Dünyaya adalet götürmekten bahsedenler önce yurtta adaleti, yurtta vicdanı sağlamalı. Vicdan dersi veriyoruz diyenler, önce kendi yurdumuzda kendi insanımıza karşı vicdanlı adaletli olsunlar.”
"Bu kararlar millet adına verilemez"
Yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını yitirmesinin Türkiye’nin en önemli meselesi olduğunu vurgulayan Yıldız, “Bu mesele sadece Müyesser Yıldız’ın meselesi değil. Türkiye’de gazeteci olsun, siyasetçi olsun, avukat olsun kim olursa olsun herkesin adil yargılandığından emin olması lazım. Ama böyle bir şey yok. Yargının bu bağımlı hali böyle sürecekse, mahkemeler kararlarını artık Türk milleti adına değil, iktidar adına, saray ya da onları o özel görevlere kim atadıysa onlar adına versinler. Ama Türk milleti adına değil. Çünkü Türk milleti asla bu kadar vicdansız, bu kadar adaletsiz değildir. Zulüm yapmaz” mesajını verdi.
"Beni Trump sanıyorlar galiba!"
Tutukluluğuna yaptığı itiraza verilen red kararına ‘skandal’ denebilecek bir gerekçe yazıldığına dikkat çeken Yıldız, şöyle konuştu:
“Her ay tutukluluğuma itiraz hakkım var. Ağustos itirazında hakim red kararına yeni bir gerekçe eklemiş ve ‘Şüphelilerin salıverilmesi halinde adaletin işleyişine zarar verecek faaliyetlerde bulunma tehlikesi..’ demiş. Şimdi ben zaten üç yazı nedeniyle tutukluyum. Ben tutuksuz yargılansam, ne yapabilirim ki? Elimdeki kalemim dışında neyim var? Herhalde beni Trump ya da Merkel ile karıştırıyorlar. Çünkü bu ülkede gerçekten adaletin işleyişine zarar veren faaliyetleri onlar ve Türkiye’deki muhatapları yapıyor. Ve bunu açık açık da söylüyorlar, kimi istiyorlarsa Erdoğan’a söyleyerek mahkemelerce bıraktırdıklarını söylüyorlar zaten.”
"AİHM Başkanı sorabilecek mi?"
AİHM Başkanı Roberto Spano’nun Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret konusunda da değinen Yıldız “Hatırlarım biz Ergenekon kumpas davalarında yine böyle cezaevinde zorla yatırılırken o dönem de sanırım AİHM Başkanı gelmişti. AİHM’e giden dava yükü azalsın diye bireysel başvurunun yolu açılmıştı o dönemlerde. Ama aynı zamanda cezaevine kumpasla atılanların yaşadığı haksızlığı, hukuksuzluğu daha da uzatan bir süreçti bu. Ayrıca bireysel başvuru yolunu açtık da ne oldu? AİHM kararlarını uygulamayan ülkelerin başındayız” dedi. Yıldız, “AİHM Başkanı şunu sorabilecek mi merak ediyorum: ‘Madem 90. Maddeyi koydunuz. AİHM kararları öncelikli hale geldi. O zaman niye yerine getirmiyorsunuz o kararların gereğini? Niye hala gazeteciler tutuklu? Niye adil yargılanma hakkı tanınmıyor?’” değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye, gazetecisini, siyasetçisini, hak savunucusunu zindanlarda çürüten ülke olma ayıbından derhal kurtulmalı"
CHP Eskişehir Milletvekili Çakırözer de, Müyesser Yıldız’ın iddianamesinin bir an önce tamamlanarak hakim karşısına çıkarılmasını ve özgürlüğüne kavuşmasını istedi. Silivri Cezaevi’nde tutuklu gazeteciler Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in 9 Eylül’de görülecek ikinci duruşmalarını da anımsatan Çakırözer, “Müyesser 3 aydır, onlar 7 aydır haksız, hukuksuz cezaevindeler. Hepsi için derhal özgürlük ve adalet istiyoruz. Türkiye gazetecisini, siyasetçisini, hak savunucusunu zindanlarda çürüten ülke olma ayıbından derhal kurtulmalı” dedi.