Sincan Cezaevi’nde tutuklu bulunan Odatv Haber Müdürü Müyesser Yıldız ile Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın karşılıklı açtıkları tazminat davası görüldü. Yıldız, yazılı beyanında, “10 yıl sonra ikinci kez haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanmamda bu davanın da önemli etkisi var” dedi.
Akar’ın 250 bin TL tazminat talep ettiğini anımsatan Yıldız, “Kendilerine, Genelkurmay Başkanı’na ve kuvvet komutanlarımıza benden hatıra olacak şekilde kravat almasına yetecek bir meblağ hükmetmenizi diliyorum” ifadelerini kullandı.
Müyesser Yıldız’ın, gizli tanık kod Abdullah’ın 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tanık sıfatıyla Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar hakkında söylediklerini haberleştirmesi sonrasında, karşılıklı olarak açtıkları tazminat davası görüldü. Bakan Akar, Yıldız’a 2018’de 250 bin TL’lik tazminat dava açmış, Yıldız da, Akar’a 5 liralık tazminat davası açmıştı. Her iki dava da birleştirilmişti. Dışkapı Adliyesi’nde 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, polisin yoğun güvenlik önlemi dikkat çekti. Mahkemede, SEGBİS uygulaması olmadığı için Yıldız’ın SEGBİS’le duruşmaya katılma talebi de reddedildi. Duruşma esnasında, heyet ile Yıldız’ın avukatları arasında usul tartışması yaşandı.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, adliye koridorundaki yoğun polis birikimine dikkat çeken Yıldız’ın avukatları, bu konunun tutanağa geçirilmesini istedi. Hâkim, konunun yargılama konusuyla ilgili olmadığını söyleyerek, bunu tutanağa geçiremeyeceklerini ifade etti. Hakim, yargılamanın yazılı yapılmasını talep ettiği için Yıldız’ın beyanını okutmadı, beyan yazılı olarak yapıldı.
Yıldız, beyanında 10 yıl önce, dönemin savcısı FETÖ firarisi Zekeriya Öz’e tazminat davası açtığını anımsatarak, “Güç Zekeriya Öz’deydi, tutuklandım. O tazminat davasına da Silivri’den katılmaya devam ettim. Hakime hanıma, tam karar vereceği sırada, ‘Aman lehime karar vermeyin. Yargıtay, siz ne karar verirseniz verin nasılsa ‘gereğini’ yapar. Başınıza bir şey gelmesini istemem’ demiştim. O dava halen devam ediyor. Bu gidişle beni Zekeriya Öz’e tazminat ödemeye mahkum ederlerse şaşırmam” dedi.
Akar’ın, hakkında hem ceza davası hem de 250 bin TL tazminat talebiyle dava açtığını belirten Yıldız, beyanında şunları kaydetti:
“Ceza davasını açarken -ki o zaman henüz siyasi bir kişilik değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Genelkurmay Başkanı idi- beni ‘FETÖ’cülere hizmet etmek, iktidarı eleştirmeyi gazetecilik zannetmek ve adam olmamak’ ile itham edip meslekten men edilmemi istedi. Ben de bu iftiralar üzerine karşı dava açmak zorunda kaldım. TSK’ye saygım, ayrıca bu tür davaların zenginleşme aracı değil de sembolik olması gerektiğine inandığım için sadece 5 TL talep ettim. Olayda dikkat çekici kısım şudur: Hulusi Akar, hakkındaki ithamların sahibi kod Abdullah aleyhinde hiçbir dava açmadı, bunları haberleştiren benim cezalandırılmamı istedi. Ancak şu da yaşandı, Akar, bir yıl önce albaylığa terfi ettirdiği kod Abdullah’ı bu haberden sonra emekli etti, üstüne onun ‘kripto FETÖ’cü’ olduğunu da öne sürdü ama yine dava açmadı. Peki neden onun hakkında herhangi bir dava açmadı? Devletin bu en muteber gizli tanığının bugüne kadar anlattıklarıyla görülen davaların boşa düşmesi ve yeni bir şeyler anlatabileceği endişesi olabilir mi; bilmiyorum.”
Akar’ın açtığı ceza davasının geçen mart ayında sonuçlandığını ve para cezasına çarptırıldığını anımsatan Yıldız, “Akar’ın, ‘meslekten men edilmem’ arzusu yerine gelmedi. Gelmedi, ancak 8 Haziran’da evim bir hücre evi gibi basıldı, tüm arşivime el konuldu. Önce ‘askeri casusluk’, sonra ‘devletin gizli bilgilerini açıklamak’ ile suçlandım ve tutuklandım. Bir aydır Sincan Cezaevi’nde olduğum için de huzurunuza gelemedim. 10 yıl sonra ikinci kez haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanmamda bu davanın da önemli etkisi olduğunu düşünüyorum. Gazetecilikten ‘men edilmedim’ ama böylece mesleğimi yapmam fiilen engellendi” ifadelerini kulandı.
“Gazeteciyim, gerçekçiyim, sizden Hulusi Akar’ın 250 bin TL’lik tazminat talebini tümden reddetmenizi istemeyecek kadar da ülkemiz gerçeklerine vakıfım” diyen Yıldız, şunları kaydetti:
“Talebim şudur: iki yüz elli bin TL çok yüksek bir meblağ. Allah kabul etsin; Kayseri’de yaptırdığı caminin bir eksiği kalmadığını, söz konusu meblağı bunun için talep etmiş olmadığını düşünüyorum. Bu nedenle daha düşük; örneğin kendilerine, Genelkurmay Başkanı’na ve kuvvet komutanlarımıza benden hatıra olacak şekilde kravat almasına yetecek bir meblağ hükmetmenizi diliyorum. Son olarak, iktidarın gazetesi Sabah’ın yalancısıyım, Hulusi Akar 26 Haziran’da Kayseri’de düzenlenen ‘Geleneksel Gazetecilik Yarışması’ ödül töreninde yaptığı konuşmada, ‘Gazeteciler cesur, ısrarcı ve araştırmacı olmalı’ demiş. Ben de ‘cesur, ısrarcı ve araştırmacı’ bir gazeteci olarak görevimi yapmaya çalıştım. Bu yüzden cezalandırılmamın Türk milletinin vicdanında asla kabul görmeyeceğine inancım tamdır. Ayrıca normal, demokratik bir hukuk devletinde yaşıyor olsak, hakkında soruşturma açılması ve yargılanması gerekenlerin gerçekte kimler olabileceği hususunu da milletimizin takdirlerine bırakıyorum.”
Mahkeme, Akar’ın açtığı ceza davasının kesinleşme şerhini talep ederek, duruşmayı 10 Eylül’e erteledi.