TUTUKLU SANIK ALBAY ÇİÇEK'İN SALIVERİLMESİ İSTENDİ İSTANBUL (A.A)

-TUTUKLU SANIK ALBAY ÇİÇEK'İN SALIVERİLMESİ İSTENDİ İSTANBUL (A.A) - 31.08.2010 - ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasının tutuklu sanığı Albay Dursun Çiçek'in avukatları tarafından mahkemeye verilen dilekçede, tensip zaptıyla alınan yakalama emrinin kaldırılması istendi. Tutuklu sanık Çiçek'in avukatları Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz tarafından hazırlanarak, davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine verilen dilekçede, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) ''yakalama emri ve nedenleri'' başlığını taşıyan 98. maddesinin 3. fıkrasında ''Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında yakalama emri, re'sen veya cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim veya mahkeme tarafından düzenlenir'' denildiği anımsatıldı. Dilekçede, bir kişi hakkında kovuşturma aşamasında yakalama kararı verilebilmesi için sanığın kaçak durumda olması gerektiği ifade edilerek, yasa koyucunun kaçak kavramını hakimin takdirine bırakmadığı, hangi hallerde sanığın kaçak durumuna düşeceğini düzenlediği kaydedildi. Mahkeme tarafından ulaşılamayan kişiye kaçak denildiği belirtilen dilekçede, Çiçek hakkında kaçak kararı verilebilmesi için de o kişinin saklanması, mahkemenin usulüne uygun olarak bir tebligat çıkarması ve zorla getirilme kararının uygulanamıyor olması gerektiği anlatıldı. Mahkeme tarafından düzenlenen tensip zaptında ise tutuklamaların gerekçeleri yazıldıktan sonra yakalama emri çıkarıldığı belirtilen dilekçede, mahkemenin bu kararla Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yer alan ama yeni CMK'da bulunmayan gıyabi tutuklama kararını geri getirdiği kaydedildi. ''Bu tensip zaptıyla alınan kararlar yalnız hukuka aykırı değil, aynı zamanda hukuksal bir gaftır'' ifadelerine yer verilen dilekçede, mahkemenin salt şüphe ile tutuklama kararı verdiği iddia edildi.  Dilekçede, mahkemenin daha önceden 2 ayrı heyet tarafından serbest bırakılan Çiçek hakkında tensip zaptı ile yakalama çıkaramayacağı ve bu yöntemle tutuklama yapamayacağının açık olduğu ifade edilerek, mahkemenin 2 ağır ceza mahkemesinin tahliye kararının ardından, sanıkların tutuklanmasını gerektirecek kanıt durumunda, dosyaya yeni bir belge geldiğinde tutuklama kararı verebileceği belirtildi. Dilekçede, mahkemenin 29 Nisan 2010 tarihli tensip zaptıyla beraber aldığı yakalama emrinin kaldırılması ve Çiçek'in salıverilmesi istendi. -"BEDRETTİN DALAN BANA GÜVENMEMİŞ" İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasının tutuksuz sanığı İlhami Ümit Handan, Bedrettin Dalan'ın özel kalem müdürü olmadığını ve İstek Vakfı tarafından öğrencilere verilecek olan burslarla ilgili başvuruları kontrol ettiğini söyledi. Duruşmada daha sonra çapraz sorgusuna geçilen Handan, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, burs verilecek kişilerle ilgili araştırmayı nasıl yaptığını sorması üzerine, çevresinin geniş olduğunu, emniyet, MİT, savcılık ve askeriyede tanıdıkları olduğunu ve bu kişilere sorduğunu bildirdi.  Pekgüzel'in ''Burs başvurusu yapacak kişiler size nasıl ulaşıyordu? Makamınız ya da telefonunuzun olmadığını söylediniz'' demesi üzerine Handan, üniversitede olduğunu, bir ihtiyaç duyulduğunda sekreterin kendisini bulduğunu, bazen korumaların odasında oturduğunu anlattı. Dalan'ın yurt dışına çıkışı konusunda kendisine yardımcı olup olmadığı sorulan Handan, ''Normalde uçak biletlerini biz alırız. Ancak o gün uçağa bineceğini son anda havalimanında görevli polis Y.Y'den duydum. Dalan'ın yurt dışına çıkacağını bilmiyordum'' yanıtını verdi. Handan, koruma polisi Mehmet'in de Dalan'ın Ankara'ya uçacağı şeklinde rapor hazırladığını, kendisinin de yolculuğun Ankara'ya yapılacağını sandığını ifade etti. Handan, Savcı Pekgüzel'in, ''Size o kadar yakın olan birisi, her defasında biletlerini dahi sizin almanıza rağmen bu defa neden gideceği yer konusunda size bilgi verilmedi?'' şeklindeki sorusuna ise ''Devlete yakın ve devletini seven birisi olduğum için bana güvenmemiş olsa gerek'' dedi. -''DALAN HAVAALANINA KILI KILINA YETİŞTİ''- Handan, ''Dalan ve eşi, havaalanına kılı kılına yetişti. Normalde bir gün önceden oradaki memur arkadaşlar her şeyi ayarlıyordu. Ancak o gün böyle bir şey olmadı. Bileti biz almadık. Dalan ve eşi bir anda havaalanına gelerek çıktılar. Yanlarında koruma polisi ve şoförü Coşkun Umur vardı. Ben dışarıda bekledim'' şeklinde konuştu. Savcı Pekgüzel'in sanıklardan MİT görevlisi olan tutuksuz sanık Özel Yılmaz'ı nereden tanıdığını sorduğu Handan, Yılmaz'ı 13-14 yıldır tanıdığını ifade ederek, ''Çocuklarının burs işlemleri için gelip gidiyordu. Burslar senelikti. Her burs alan kişi yılda bir kez geliyordu'' dedi. Dalan ile Özel Yılmaz'ın nasıl tanıştıkları da sorulan Handan, Dalan'ın İstanbul'a yeni gelen başsavcı, emniyet müdürü ve MİT başkanlarını ziyareti sırasında tanıştıklarını anlattı. Pekgüzel'in ''Dalan yurt dışına çıkmadan önce Yılmaz ile bir araya geldi mi?'' diye sorduğu Handan, Özel Yılmaz'ın ameliyat olmasının ardından Dalan'ın ziyaretine gittiğini, yurt dışına çıkmadan önce Yılmaz'ın Dalan'ı ziyarete gelmediğini anlattı. Dalan'ın yurt dışına çıkışıyla ilgili Özel Yılmaz ile görüşmediğini anlatan Handan, Dalan'ın istediği zaman Yılmaz ile görüşebileceğini kaydetti. -VELİ KÜÇÜK- Handan, ikinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Tuncay Özkan'ın da Dalan'ı ziyarete geldiğini, öğle yemeği yediklerini ve Özkan'ın eşinin Yeditepe Üniversitesi'nde çalıştığını belirtti. Pekgüzel'in ''Veli Küçük'ü tanıyor musunuz?'' diye sorduğu Handan, ''4-5 yıl önce arabayla gelip gidiyordu. Resmi kıyafetle ve resmi arabayla geliyordu. Fazla kalmıyordu. Sivil kıyafetle geldiğini görmedim'' yanıtını verdi.  Pekgüzel'in ''O sırada Küçük'ün görevi neymiş'' dediği Handan, ''Jandarma Bölge Komutanıymış'' şeklinde yanıt verdi. Handan, ''Drej Ali'' lakaplı Ali Yasak'ın da üniversiteye gelip gittiğini, tavla oynadığını ifade etti.  Duruşma, Handan'ın çapraz sorgusuyla devam ediyor.