TUTUKLU VEKİLLER İÇİN DESTEK İSTEDİ ATİNA (A.A)

-TUTUKLU VEKİLLER İÇİN DESTEK İSTEDİ ATİNA (A.A) - 01.07.2011 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekillerinin TBMM'ye gelerek yemin edebilmeleri ve kendilerini seçen  halkın iradesi doğrultusunda görevlerine başlayabilmeleri için tutukluluk hallerine son verilmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Atina'da gerçekleştirilen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de evrensel hukuk ve insan haklarına aykırı bazı uygulamaları ifade etmek istediği belirtti. ''12 Haziran'da yapılan genel seçim sonuçları kesinleşmiş, bu seçimlerde milletvekili seçilenlerin mazbataları, il seçim kurulları tarafından hazırlanarak kendilerine teslim edilmiştir'' diyen Kılıçdaroğlu, ''Bu kişilerin böylece, TBMM'de 24. Dönem milletvekili olarak yer almaları da resmen onanmıştır'' ifadesini kullandı. CHP Lideri, genel seçimlerde milletvekili seçilmiş 8 parlamenterin henüz devam etmekte olan davalar nedeniyle tutuklu bulunduklarına işaret etti. Bu milletvekillerinin bazılarının tutukluluk sürelerinin 800 günü geçtiğini, bu süre içinde yapmış oldukları 50'yi aşkın tahliye talebinin AİHM'nin öngördüğü ölçütlere tamamen aykırı olarak klişe gerekçelerle reddedildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Yasalarımıza göre, TBMM'ye seçilen milletvekillerinin, Parlamento faaliyetlerinde bulunabilmeleri için TBMM'de yemin etmeleri gerekmektedir'' dedi. ''Bilindiği gibi Türkiye'de milletvekillerinin yargı dokunulmazlıkları vardır, ancak sözü edilen milletvekilleri hakkındaki dava süreci, seçilmelerinden önce başlamış olduğu için, kendilerinin bu dava ile ilgili olarak dokunulmazlıklardan yararlanmaları söz konusu değildir'' diye konuşan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Kaldı ki biz CHP olarak mevcut milletvekili dokunulmazlığı sınırlarını fazla geniş bulduğumuzu açıklamış ve dokunulmazlığın demokratik ülkelerde olduğu gibi milletvekillerinin bu sıfatla siyasi işlevlerini yerine getirmelerine izin verecek düzeye indirgemek için gerekli yasal düzenlemelere öncülük etmeyi halkımıza taahhüt etmiş bulunmaktayız. Milletvekili seçildikten sonra, görevlerine başlayabilmek için tutukluluk hallerinin kaldırılması istemiyle mahkemeye başvurmuşlar, ancak bu istekleri mahkeme tarafından 'dava ile ilgili dellilerin henüz toplanmadığı' gibi, kendilerinin sorumlu tutulamayacakları dayanaksız bir gerekçeyle reddedilmiştir. Bu karara karşı itiraz merci olan üst mahkeme milletvekillerinin tutukluluk hallerinin devamı yolundaki ilk mahkemenin kararını onaylamıştır.'' Genel seçimlerde halk tarafından seçilen 8 parlamenterin bu görevi yapmalarının, 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan özel yetkili mahkemeler tarafından engellendiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu milletvekilleri hakkında tutuklu bulundukları davalarla ile ilgili mahkumiyet kararının bulunmadığının altını çizdi. Kılıçdaroğlu, bir diğer önemli hususun da bu milletvekillerinin dokunulmazlıktan yararlanmak değil, TBMM'de yemin ederek milletvekili sıfatıyla görevlerine başlamak istemeleri olduğuna işaret etti. Kılıçdaroğlu, '' Milletvekilleri haklarındaki davanın sürmesine ve yargılanmalarının tamamlanmasına karşı değildirler, ancak kendilerini seçen halkın iradesinin yerine gelmesini istemektedirler. Sözünü ettiğimiz yargı kararları ise bunu engellemektedir. Bu yargı kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, özgürlükten yoksun bırakılmaya ilişkin 5. maddesine, seçme ve seçilme hakkına ilişkin ek birinci protokolün 3. maddesine aykırı olduğu açıktır. 8 milletvekilinin tutukluluk halleri milletvekili olarak seçilmeden önce dahi yasal değildi ve AİHM kriterlerlerine uymamaktaydı'' dedi. AİHM'nin sözleşmenin ihlali yolundaki birçok kararının tutukluluk halinin yasal olmadığının delili olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, ''Mahkeme kararları ayrıca Ek Birinci Protokolde yer alan seçme ve seçilme hakkına ilişkin içtihada ve AİHM'nin tutuklama süreleri, yetersiz gerekçeler, klişe kararlar, katalog suçlar, adi koruma önlemlerine yer verilmemesi, duruşma yapılmaması gibi temel hususlara ilişkin tüm içtihadına her yönden aykırı olduğu açıktır'' dedi. Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki bu durumun Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin siyasi hayata katılmayla ilgili 2. ve 25. maddelerine de aykırı düştüğünü ifade etti. CHP Lideri, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bugüne kadar bu sekiz milletvekilinin herhangi bir suçtan mahkum edilmemiş olmaları gerçeğinden hareketle kendilerine yöneltilen suçlamalar ve haksız tutuklama hallerinin devam etmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 (2) maddesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklara ilişkin Sözleşmesi'nin 14 (2) maddesinde belirtilen 'suçu ispat edilinceye kadar kişi masumdur' temel ilkesinin ihlalidir.'' Yunanistan Başbakanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreu'ya organizasyon için teşekkürlerini sunan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Papandreu'nun üstün liderliğinde, en kısa sürede, ülkenin şu an için karşı karşıya olduğu ekonomik güçlüklerin üstesinden gelineceğine ilişkin inancını da dile getirdi. ''Arap Baharına'' da konuşmasında atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, 17 Aralık'ta Tunus Devrimi ile başlayan ''Arap Baharının'' Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen ve Suriye'ye sıçrayarak Arap dünyasını derinden sarstığını söyledi. Arap Baharının Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasının kendine özgü tarihi, beşeri ve fiziki şartları dahilinde incelenmesinin, bu devrim rüzgarının anlaşılması adına son derece önemli olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Arap Baharının sadece bölgesel değil, küresel nedenlerle ortaya çıktığını belirtti. Kılıçdaroğlu, 2008 sonrasında dünya genelinde kitle hareketlerinin artış göstermesinin nedeni olarak, emekçilerin ve orta sınıf mensuplarının huzur ve refah seviyelerindeki düşüşe bağlı olarak artan rahatsızlıkları gösterdi. Kılıçdaroğlu, yalnızca ekonomik baskı değil küresel iklim değişikliğinin de insanların hayatında büyük bir tehdit teşkil ettiğini kaydettiği konuşmasında, dünya genelinde kötüleşen fiziki, sosyal ve ekonomik şartların orta sınıf halkların aleyhine olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, Arap Baharını yaratanların haklı mücadelelerine Sosyalist Enternasyonal'in de el uzatması, onların özgürlük ve adil yaşam hedeflerine destek vermesi gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, CHP olarak dost ve komşu ülkelerdeki reformcu hareketlerin en kısa zamanda taleplerinin karşılanması, bölgenin barış ve demokrasiye kavuşması dilediğini de sözlerine ekledi. İsrail-Filistin ilişkilerine de değinen Kılıçdaroğlu, iki tarafın barış içinde, hukuk ve adalet çerçevesinde ilişkiler geliştirmesi isteniyorsa konuya yaklaşırken ve konuyla ilgili akıl üretirken taraflığın çemberinden kurtulması gerektiğini ancak bu şekilde iki tarafın da kabul edebileceği bir çözüm inşa edilebileceğini söyledi.