'Tweet atan bir kişinin evinin aranmadığı bir Türkiye’de yaşamak istiyorum'

'Tweet atan bir kişinin evinin aranmadığı bir Türkiye’de yaşamak istiyorum'

Almanya’nın, yaklaşık 1 milyon okuyucuya hitap eden haftalık siyasi gazetesi ‘Die Zeit’ (Zaman) bugün piyasaya çıkan sayısında, Nobel Edebiyat ödüllü yazar Orhan Pamuk ile yapılan röportaja iki sayfa yer ayırdı.

Die Zeit’in İstanbul’da yapılan röportajında, Pamuk’un “Türkiye’de liberal, özgür bir demokrasi değil; popülist, hoşgörüsüz bir demokrasi var” sözlerine yer verildi. Röportajda Orhan Pamuk, ‘İfade özgürlüğünün Türkiye’de bir değeri olmadığını’ yazan bir televizyon gazetecisinin, attığı tweet yüzünden evinin aranmasını eleştirdi ve “Tweet atan bir kişinin evinin aranmadığı bir Türkiye’de yaşamak istiyorum” dedi.

DHA‘da yer alan habere göre, Pamuk röportajında şunları söyledi:

“Türkiye’de liberal, özgür bir demokrasi değil; popülist, hoşgörüsüz bir demokrasi var. Türkiye’de bir şey söylemek için 50 kez düşünmek zorundasınız. Gezi olaylarından sonra Türkiye’de her şey kötüye gitmeye başladı. Hükümeti eleştirenler sert reaksiyonlarla karşılaşıyor. Beni bile batı ajanı olarak gösteriyorlar. Batı ve Amerika; radikal İslamcı gruplar ve siyasi İslamcılarla, diğer İslam arasındaki farkı göremiyor. Radikal İslamcılarla İslam arasındaki ayrıma hep dikkat çektim ve çağrıda bulundum.”

Pamuk röportajında, ‘Charlie Hebdo’ saldırısına da dikkat çekti.

“Siyasi İslamcıların hayali vizyonlarının felakete yol açtığı kendi fikirlerine uymak istemeyenleri tehdit ve cezalandırmak istiyorlar.” diyen Pamuk hükümeti de eleştirdi. Pamuk; “Halk, seçmen demokrasiden çok ekonominin büyümesine daha önem veriyor. İnsanlar her gün rüşvet haberlerini okuyor. Kendini iyi hisseden halk bu nedenle ses çıkarmıyor.” dedi.

Türkiye’nin AB’ye girme zamanının geçtiğini, Avrupa ve Türkiye’nin kendi problemleriyle ilgili olduğunu belirten Nobel ödüllü romancı; ’10 yıl önce 1 milyon Ermeninin öldürüldüğünü söylediniz; Ermeni soykırımının 100. yıldönümünde ne söylemek istersiniz?’ sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Türkiye ve özellikle muhalefetin bu konuyu ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmesini isterdim.”