TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, “Rusya ve Ukrayna arasındaki buhrandan dolayı ithalatta sorun çıkması, başta ekmek olmak üzere gıda fiyatlarını olumsuz etkileyecektir” dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan sorunlar bağlamında ithalat sıkıntıları, tarımsal girdilerde yaşanan fiyat artışları ve kar yağışının üretime etkisi konularında açıklama yaptı.
Ürün bulunamamasının önemli ölçüde buğdayın işlenmiş ürünlerinin ihracatının kısıtlanmasına ve fabrikalarının çalışmamasına sebep olacağına işaret eden Bayraktar, bunun tedbirlerinin şimdiden alınması gerektiğini vurguladı.
Bayraktar, Türkiye’nin geçen yıl toplam buğday ithalat miktarının yüzde 86,6'sını Rusya ve Ukrayna'dan gerçekleştirdiği bilgisini verdi.
Ayrıca arpa ithalat miktarının yüzde 79,4'ünün, ayçiçeği ithalat miktarının yüzde 11,4'ünün ve soya ithalat miktarının ise yüzde 13,3'ünün yine bu ülkelerden yapıldığını aktaran Bayraktar, “Bu ülkelerden en yüksek ithalat buğdayda yaşandı” dedi.
Stratejik ürünlerde ithalata bağımlı olan Türkiye’nin, iki ülke arasındaki buhrandan zarar alabileceğine işaret eden Bayraktar, “Özellikle yerli üreticimiz bu bağımlılıktan en fazla olumsuz etkilenen kesim olmaktadır” diye konuştu.
Bayraktar, Türkiye’nin tüketimde ihtiyaç duyduğu buğday ve arpayı, çiftçiye verilecek desteklerle rahatlıkla üretebileceğini vurguladı.
Türkiye’nin ayçiçeğinde yüzde 60 oranında yeterlilik derecesine sahip olduğu bilgisini de veren Bayraktar, “Ayçiçeği de buğday ve arpa gibi ciddi anlamda destek verildiğinde ülkemizin hemen hemen her yerinde yetiştirilebilecek bir üründür. Ayçiçeği üretim potansiyelimiz yeterlidir, ancak destekler artırılarak bu potansiyelin harekete geçirilmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
“Soyada yüzde 4,7 olan yeterlilik oranımız bu ürünün önemli ölçüde ithalini gerektiriyor” diyen Bayraktar, “Fakat bu üründe Ukrayna'dan yaptığımız ithalat diğer ülkelere kaydırılabilir. Yine sulanabilir alanları sulu tarıma açmak ve destek vermek yoluyla soya üretiminde önemli ölçüde artış sağlanabilir” dedi.
Bayraktar ayrıca, girdi maliyetlerindeki artışlara da dikkat çekti.
“Gübre fiyatları çeşitlerine göre bir önceki aya göre yüzde 8-9 gerilese de, 2021 Ocak’a göre son bir yılda, amonyum sülfat gübresi yüzde 508, üre gübresi yüzde 314, CAN gübresi yüzde 300 oranında arttı” dedi.
Çiftçinin bu ay üst gübreleme yapması gerektiğini ancak gübre fiyatlarının aşırı yüksekliği nedeniyle üreticinin yeterli ölçüde gübre kullanamayacağını anlatan Bayraktar, “İlkbaharla birlikte yazlık ekim yapacak olan üreticilerimiz de yüksek fiyatlardan olumsuz yönde etkilenecektir” diye konuştu.
Bu durumun gıda enflasyonu tetikleyeceğinin altını çizen Bayraktar, şöyle devam etti:
“Yeterince gübre kullanamayacak üreticilerimiz ürününde verim ve kalite kaybı yaşayacaktır. Bu durum yurtiçi ürün fiyatlarını artırırken, tüketimin karşılanabilmesi için dünya fiyatlarının yüksek olduğu bu dönemde ülkemizi daha fazla tarımsal ürün ithalatına mecbur bırakacaktır. Yüksek fiyattan yapılan ithalat ve yurtiçi ürün fiyatlarının artması da zaten yüksek seyreden gıda enflasyonunu daha da artıracaktır.
Bu yıl tarımsal üretimdeki sorunlar giderilemezse çok daha yüksek gıda fiyatlarıyla karşı karşıya kalabiliriz. Ülkemizde hane halkının gelirinin yaklaşık yüzde 50’si gıdaya harcanıyor. Bu durum gıda enflasyonunun halkımızı nasıl etkilediğini, beslenme alışkanlıklarını nasıl değiştirdiğini açıkça gösteriyor.
FAO'nun gıda fiyatları endeksi ve tahminleri bu yılda uluslararası piyasalarda istikrarın çok mümkün olmadığını gösteriyor. Ülkemizde üretimden kaynaklı gıda eksikliğinin ithalatla karşılanması çok daha pahalı olacaktır. Bunu önlemek için ne gerekiyorsa yapmalı ve bütün imkanlar zorlanmalıdır. Ülkemizde ekilmedik arazi bırakılmamalı, üreticiye yeterli destekler hızlı bir şekilde ulaştırılmalıdır. Gıda enflasyonunu önlemek için üretimi artırmaktan başka çaremiz yoktur.”