Ukrayna'da Rus işgali altında yaşamak: '35 yıl geriye gitmiş gibiyiz'

Ukrayna'da Rus işgali altında yaşamak: '35 yıl geriye gitmiş gibiyiz'

Paul Adams, BBC News

Rusya, Ukrayna'da işgal ettiği dört bölgeyi geçen hafta resmen ilhak ettiğini duyurdu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Herson, Zaporijya, Donetsk ve Luhansk bölgelerini "Rusya Federasyonu'nun dört yeni bölgesi" olarak ilan etti.

Putin, Cuma günü yaptığı uzun konuşmasında bu bölgelerin halkının artık "sonsuza kadar Rusya vatandaşı" olduğunu söyledi.

Bu bölgelerde günlük yaşamın akışına dair sağlıklı bilgi akışı yok.

BBC, bu bölgelerde yaşayan milyonlarca kişiden birkaçıyla konuştu; işgal altında yaşamın nasıl olduğunu ve bu kentlerdeki yaşamın ne kadar "Ruslaştığını" sordu.

BBC'nin konuştuğu kişilerin tamamı Rus işgaline ve ilhaka karşı kişiler, ancak bölgede yaşayan herkesin bu görüşte olduğunu söylemek doğru olmaz.

Moskova'nın girişimiyle Eylül ayı sonunda bu bölgelerde yapılan referandumlardan Rusya'ya katılım sonucu çıktığı açıklansa da, dinlediğimiz tanıklıklar ve geçmiş seçim sonuçları, Şubat ayından beri işgal altında olan bu bölgelerde yaşayanların kendilerini büyük oranda Ukraynalı gördüklerini ortaya koyuyor.

Haberdeki tüm isimler değiştirilmiştir.

çizgi

Boris hayatının büyük kısmını Herson'da geçirdi. Bizden ismini gizlememizi istiyor. Rus ordusu direnirken ve Ukrayna ordusu da buraya yaklaşırken, yerel halk aşırı derecede temkinli davranıyor.

Boris'le bir mesajlaşma uygulaması üzerinden yazışıyoruz.

Aylardır, Rus askerleri ve polisleriyle dolu bir kentte, profesyonel ve özel hayatını sürdürmeye çalışıyor.

Bu, çarpıcı karşıtlıklarla dolu bir yaşam.

Örneğin bir gün mesajlaşırken Boris sessizliğe gömülüyor, çünkü Rus kontrol noktasından geçerken telefonundaki tüm kayıtları silmesi gerekiyor; "Silinmiş öğeler dosyanızda bile sizi suçlayabilecekleri bir fotoğraf olmadığından emin olmalısınız" diyor.

İşgalin ilk aylarında kentte birçok kişi kayıplara karıştı. Bunlar, kentin yeni hakimlerinin, Kiev taraftarı olduklarını düşündükleri kişilerdi.

Boris, son zamanlarda kentteki "kayıp ilanlarının" azalmasından yola çıkarak, gözatıların nispeten düştüğünü tahmin ediyor.

Kentin savaş öncesi 280 bin olan nüfusu, yarıya inmiş durumda.

Boris, geride kalanların ilk başlarda bu yeni duruma iyi uyum sağladıklarını söylüyor; "Halk kendi kurallarını koyuyor ve yetkililerden uzak duruyordu".

"Dört, beş ay çok özgürlükçü bir toplumda yaşıyormuşuz gibi hissettik; kendi kendimize yetiyor, kendi kurallarımızı koyuyorduk" diyor.

Ancak bu hayat Temmuz ayı ortasında, kentin Rus gizli servis elemanları ile dolmaya başlamasıyla son budu.

Rusya'nın girişimiyle düzenlenen referanduma giden süreçte bu ajanların sayısı arttı.

Boris "İçinde çok ciddi adamların olduğu araçlardan dakikada 20 tane geçiyordu" diyor.

İşgalin kent hayatına beklenmedik faydaları da olmuş; "Kent şimdi gerçekten boş ve insanlar güvenli şekilde bisiklete binebiliyor. Kıyamet sonrası gibi".

Rusya işgali altındaki Herson'da yaşayanlar, hayatlarında değer verdikleri şeyleri ellerinde tutabilmek için sürekli pratik çözümler üretmek zorunda.

Para bu anlamda iyi bir örnek.

Moskova'nın Rus rublesi ısrarlarına rağmen, bölgede Ukrayna grivnası hala yaygın olarak kullanılıyor.

Bir süre, wi-fi bağlantısı olan kamyonetler halka Ukrayna bankalarına bağlanıp nakit grivna çekme hizmeti vermiş. Kamyonet sahipleri bu hizmetten yüzde 3 ila 5 arası komisyon alıyorlarmış.

Boris artık bu kamyonetlere ihtiyaç duyulmadığını, her şeyin ağızdan ağıza yayılarak halledildiğini söylüyor.

Ancak Rus rublesi de hayatlarına sızmaya başlamış çünkü bazı fatura ödemelerini ruble olarak yapmak zorundalar. Bölgede hizmet veren tek bankalar da Rus bankaları.

Hesap açabilmek için Rusya pasaportu gerekiyor. Devlet kurumlarında çalışabilmek için de aynısı gerekiyor.

Boris "Bu yolla kentteki Ukraynalıların çoğunu Rusya vatandaşlığına geçirmeye çalışıyorlar" diyor.

Herson'da tarihteki önemli Rus figürleri gösteren reklam panoları da göze çarpıyor.

Ancak Boris daha "sinsi" reklam görselleri kullanıldığına da dikkat çekiyor:

"Bazen ünlü birini reklam panosunda görüyorsunuz ve altında bu insanın Hersonlu olduğu, hayatını Rusya'ya adadığı yazılı oluyor. O insanın Hersonlu olmasıyla duyduğunuz gururu Rusya'yla bağdaştırmak istiyorlar".

Boris bu yöntemin "Herson'un çoğunluğu sağlam şekilde Ukrayna'ya bağlı nüfusu" üzerinde çok az etkili olduğunu söylese de, savaştan önce "beyni yıkanmış" kişilerin "saklandıkları gölgelerden çıktıklarını" belirtiyor.

Boris özellikle referandum döneminde bazı yaşlıların ellerinde Rusya bayraklarıyla dolaştıklarını aktarıyor.

İlhak edilen topraklarda kültür, tarih ve güncel bilgi için de mücadele sürüyor.

Aileler çocuklarını online eğitim alabilecekleri Ukrayna okullarına yazdırmaya çalışıyor. Bu bölgelerde eğitim sistemi artık tamamen Rusya'nın kontrolü altında.

Boris "Çocuklar Rus internetini ve Batı'nın VPN'ini kullanarak online olarak Ukrayna okullarına devam ediyor, bu çok ironik" diyor.

Ukrayna'yla bağını devam ettirmeye çalışmak Boris'i son 6 aydır ayakta tutan şey olmuş: "Ya kendin harekete geçersin, ya da dağılırsın" diyor.

Ancak referandumlar onun umudunu yerle bir etmiş.

Çevresindekilerin referandumla ilgili ne hissettiğini sorduğumda "Panik, yerle bir olan umutlar, depresyon, hissizlik... Bu yıkıcı bir sonuç" diyor.

Herson'daki erkeklerin bir diğer korkusu da, Putin'in ilan ettiği seferberlik ile "zorla silah altına alınmak". Şu ana kadar sadece Rusya pasaportu almış olanlar askere çağrıldı ancak yine de halk endişeli.

Boris gitmekle kalmak arasında ikilemde olduğunu ve bir gün uyandığında Herson'un Ukrayna ordusu tarafından kurtarıldığını görmeyi umut ettiğini söylüyor; "Güvende olmak ve Ukrayna askerlerinin kente girdiği ana şahit olmak arasında kararsız kaldım".

Boris'i ayakta tutan umut kentin kurtarılması, ancak bu umudu Mariupol'de, Herson'un 418 km doğusunda diri tutmak çok zor.

harita

Alex ismini kullanmak isteyen eski bir öğretmen "İşgalden sonra tüm hayatım yerle bir oldu" diyor.

Rusya çok şiddetli bir kuşatmanın ardından Nisan ayında Mariupol'un kontrolünü ele geçirmişti.

Yine güvenli bir mesajlaşma uygulamasından iletişim kurduğumuz Alex "Ruslar apartman apartman dolaşıp Ukrayna'yla ilgili her şeyi yok ettiler" diyor; "Evimde Ukrayna sembollerini ve birçok kitabı yaktılar".

Mayıs sonunda kuşatma bittiğinde Rus askerler kademeli olarak çekilirken, o dönemde tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş olan Donetsk Halk Cumhuriyeti'nden Moskova yanlısı yöneticilere, kenti yönetme görevi verildi.

O dönemde Mariupol'de olan ama Ağustos ayında kentten kaçan Daryna, "Şehir harabeye dönmüştü" diyor.

Elektrik ve su sıkıntısı yaşanıyordu ve binlerce ev yıkılmıştı. Enkazların üstünde cesetler duruyordu.

Öğrenci olan Daryna, kentte durum böyle olmasına rağmen Rusların tüm sokakları "Mariupol'ün Moskova tarafından kurtuluşu" ilanlarıyla donattıklarını söylüyor.

Daryna propaganda, gereklilik ve bazı kent sakinlerinin Rus sempatizanlığı ile birlikte, Rusların kente etki edebildiğini belirtiyor: "Birçok kişi işgalcileri destekliyor ve onlar için çalışıyor çünkü paraya ihtiyaçları var ve açlıktan ölmek istemiyorlar".

Konum olarak Rusya'ya daha yakın olması ve Donbas'ın güneyinde bulunması nedeniyle Mariupol'un Moskova ile bağları, Herson'unkinden hep daha derindi.

Yine de sosyal medyada az da olsa direniş mesajları görmek mümkün.

Ancak savaş Mariupol'u hem fiziksel hem de duygusal olarak bitirmiş durumda. İyimserliğe rastlamak zor.

Alex "Çok umudumuz kalmadı çünkü insanlar buranın terk edildiğine inanıyor" diyor.

Mariupol'de savaşın sesi uzakta kaldı, Herson'a ise giderek yaklaşıyor. Tam aradaki Enerhodar'da ise savaşın sesi hiç kesilmedi.

Rusya bu kenti ve büyük nükleer santralini Şubat ayında başlayan savaşın ilk evrelerinde kontrolüne geçirdi.

Son aylarda Rus ve Ukraynalı güçler Dinyeper Nehri üzerinden karşılıklı top atışları yapıyor, Ukrayna Rusya'yı Zaporijya nükleer santralini kalkan olarak kullanmakla suçluyor.

Enerhodar halkı sürekli bir patlama korkusuyla yaşıyor ve bu onları günlerini katı kurallar altında yaşamaya itmiş.

Maksym "Tüm işinizi gündüz saatlerinde bitirmeye çalışmanız gerekiyor. Akşamları sokaklar köpeklere kalıyor" diyor.

Kentte süpermarketler pahalı ve rağbet görmeyen Rus malları ile doluyken, pazarlar yerli çiftçilerin ürünleri ile dolu.

Ukrayna'nın yüzde 80'iyle bağlantısı kopmuş olan Enerhodar'da sebze ucuz olsa da, et, peynir ve sütün fiyatı savaş öncesinin iki katına çıkmış.

Maksym "Artık parayı sadece gıdaya harcıyoruz" diyor.

Kentte kalanların çoğu yaşlı.

Emekli Natalya "Gidebilen herkes gitti, özellikle çocukları olan kadınlar" diyor.

Natalya da kızını ve torununu özlüyor ama Avrupa'da güvenli bir yerde oldukları için mutlu olduğunu söylüyor.

Kentte dört aydır doğalgaz yok, elektrik sürekli kesiliyor.

"Yedi aydır dünyanın geri kalanından ve medeniyetten soyutlandık, cep telefonları bile çok az çekiyor. İnternetin çekmesi tatil gibi bir duygu" diyor.

Ama haberleri takip etmek için elinden geleni yapıyor.

Ukraynalı askeri uzmanların isimlerini sayan Natalya "Kurtuluşumuz uzak değil" diyor.

Rus kontrolündeki Melitopol, cepheden çok uzakta, işgal altındaki güney Ukrayna'da bir kent.

30'lu yaşlarındaki Toma, hasta annesine bakıyor; "İşgalin başlarında kalp hastası anneme ilaç bulabilmek için çok çabaladım" diyor.

Artık eczanelerin önünde daha az kuyruk var ama Toma eczanelerin "kalitesiz" Rus ürünleriyle dolu olduğunu söylüyor.

Annesinin ihtiyacı olan beş ilaçtan dördü bulunmuyor.

Bu ilaçları Ukrayna'nın kuzeyindeki arkadaşlarına aldırıp, zahmetli ve tehlikeli bir yolculukla gidip teslim alması gerekiyor.

Toma, insanlar hayatta kalmak için mücadele ederken Putin'in sözlerinin yer aldığı reklam panolarını görmenin "aşağılayıcı" olduğunu söylüyor:

"Sanki 35 yıl geri gitmişiz gibi".

Ukrayna o dönemde hala Sovyetler Birliği'nin parçasıydı.

Toma kentteki okulların da içler acısı durumda olduğunu aktarıyor.

Ruslarla iş birliği yapmayı reddeden öğretmen ve yöneticiler görevden alınınca, liyakata bakılmadan insanların bu görevlere getirildiği örnekler veriyor: "Bir arkadaşımın çocuğunun sınıfına öğretmen olarak eski temizlikçiyi atadılar".

Çocuklarını okula göndermek isteyen ailelere, çocuğun babasının pasaport ve adres bilgilerinin paylaşılması şartıyla 10 bin ruble (yaklaşık 160 dolar) para teklif ediliyor.

Ancak Toma isyanın sınıflara da sıçradığını söylüyor:

"Çocuklar Rusça kelimeleri Ukrayna harfleriyle yazıyor, sırt çantalarına sarı mavi kurdeleler bağlıyorlar ve Rusya'ya meydan okuyan mesajlar içeren aksesuarlar takıyorlar".