Özgün Keleşoğlu
Yıllardır ‘önemsenmeyen’, ancak çokça tartışılmayı da aynı anda başararak büyük iş yapan Türkiye Kupası yine odak noktası olmayı başardı. Bu organizasyonda şampiyonluk yaşamış Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un Ege’yi temsil eden, 3 PTT 1. Lig takımına elenmesine sürpriz değil demek yanlış olur fakat ortada gözden kaçırılan bir husus var.
Genelde 3 İstanbul takımının etrafında dönen Türk futbolunda görünmeyen bir taraf var ve o tarafın en başında da PTT 1. Lig geliyor. Ne kadar Türkiye’nin her yerinde ücretsiz izlenme olanağı olsa da memlekette yine daha gösterişli, daha pahalı ve daha popüler olan dikkat çekiyor. Her hafta sonu Emenike’yi, Fernandes’i ve Malouda’yı izlemeye giden bir futbolseverin Bucaspor’dan Taylan Antalyalı’yı, Fethiyespor’dan Onur Okan’ı ve Balıkesirspor’dan Muhammet Reis’i görmemesi çok normal.
Birçok spor medyası çalışanının terminolojisinde bulunan “büyük takım” kavramı da çıkan “yedek” kadrolarla biraz değişti. Burada kavram kargaşası yaşamamak için büyük ve iri kelimelerini birbirinden ayırmak gerek. Büyüklük, verilen emek karşılığında olunurken; irilik ise bolca yemekten kaynaklanır. Ege takımlarına elenen Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonspor da bu hafta oldukça iriydi. Bu takımlar, sezonu yedek olarak geçireceğinin farkında olan birçok “iri” futbolcunun kurbanı oldu. Ve yine anlaşılan bir şey var ki Türk ve Türkiye’de yedek kalarak Türkleşen yabancı futbolcular çalışmıyor.
Bu iri futbolcuların büyük takımlar açısından bu sonuçlara imza atmasının ana sebebi ise ciddiyetsizlik ve kendini üstün görme duygusu… Hemen hemen her futbolcunun bir gün yolunun düştüğü alt ligleri küçümsemek bırakın taraftarı, futbolun kendisine büyük hakarettir. Futbol tarihi alt liglerden yükselerek harika işlere imza atmış yüzlerce futbolcuyu ve onlarca takımı yazar. Ve o alt liglerde oynanan futbol, verilen emekle birlikte o kadar yücedir ki suni ekmeklerle irileşen futbolcuların başına her zaman bela olmuştur.
Fethiyespor, Balıkesirspor ve Bucaspor bu zaferlerinin sebeplerini de kendimce açıklamak isterim. 6 ay gibi kısa bir süre de olsa yaşadığım Buca’dan başlamak gerekirse anlatacaklarım birçoğunuzu şaşırtacaktır. 700 bin kişinin yaşadığı ve yaklaşık 200 bin üniversite öğrencisine ev sahipliği yapan Buca’nın tam merkezinde yer alan Buca Akademi’nin meyvesidir bu galibiyet. Salih Uçan’ı Marmaris’ten bulup getiren Buca Akademi, şimdi de Taylan Antalyalı’yı Muğla’dan getirerek Beşiktaş’ı yeniyor. En kötü günlerini Bülent Uygun ile geçiren ve o günlerde A takıma yapılacak transfer için altyapı çocuklarına alınan otobüsü satılan Buca Akademi’de eğitim çok erken yaşlarda başlıyor. Buca Akademi’ye ziyaretimde yaşadığım bir anıyı paylaşmak isterim. Bugün bile Süper Lig’de birçok kalecinin sorun yaşadığı degaj vuruşu eğitimine denk geldim. Buca Akademi Kalecilik Okulu’ndaki idmanda 10 yaşındaki çocuklar 10, 30 ve 50 metreye isabetli degaj çalışması yapıyorlardı. O çocuklar 10 sene sonra profesyonel olup asist yapacaklar. Bu yüzden Buca Akademi de Bucaspor da büyüktür!
İzmir ve altyapıdan konuştuysak Altınordu’dan da bahsetmemiz gerekiyor fakat daha zamanı var. Balıkesirspor’da ise Bursa’dan tanıdığım İsmail Ertekin’in başarısından bahsetmek gerekir. Alt ligleri adı gibi bilen İsmail hoca, Muhammet Reis gibi yetenekleri konuşturan bir teknik adam olmasının yanında takım içi adalet ve birlikteliğe önem veren birisidir. Şehirle de bütünleşen Balıkesirspor’un daha gidecek yolu olmasına karşın şunu belirtmekte fayda var. Trabzonspor Teknik Direktörü Mustafa Reşit Akçay’ın maçın ardından bahsettiği büyük takım duruşu ve karakteri Balıkesirsporlu oyuncularda oldukça mevcut!
Ve en büyük sürprize imza atan Fethiyespor… Kimilerine göre profesyonel liglerin en dağınık takımı olan Fethiyespor Engin İpekoğlu yönetiminde ilk maçında Fenerbahçe’yi Ziraat Türkiye Kupası’nın dışına itti. Türkiye’de görülmeyen birçok kulüp ve futbolcu yer alıyor, Fethiyesporlu Onur Okan da bunlardan biri. Gaziantepspor’da profesyonel olan Onur, 29 yaşında ve 9 farklı takımın formasını giydi. İstikrardan yoksunu, yetenek fazlası olan ve 10 numara pozisyonun hakkını veren Onur Okan da görünmeyen ve İngilizlerin tabiriyle “underrated” bir futbolcu. Tıpkı Fethiyespor’un var olduğu bütçeyle Spor Toto 2. Lig’de yaptığı büyük işler gibi…
Pek çok kişi Türkiye Kupası’nın statüsünden rahatsız olabilir. Bazı medya çalışanları Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor’un kupadan elenmesini içine sindiremiyor olabilir. Alt ligleri takip eden, yaşadığı kentin, ilçenin ya da semtin takımının maçını izleyen futbolsever de “İşte şimdi Türkiye’nin kupası oldu” diyebilir fakat ben yanlış anlaşılmazsa “Yetmez, ama evet!” diyorum.
Meraklanmayın, bu “Yetmez, ama evet!” başımıza belalar açmayacak! Yetmeyeni açıklamak gerekirse, derdim şudur. Fransa Kupası’nda (diğer adıyla Charles Simon Kupası) her sene yaklaşık 8 bin takım mücadele ederken, dünyanın en eski futbol organizasyonu olan FA Cup’da da 1000 kadar takım yer alırken her yönden bu iki ülkeyi ve gibilerini örnek alan Türkiye’nin de bu işe el atması gerekiyor. Ziraat Türkiye Kupası'na 2013-2014 sezonun da 31 takım Bölgesel Amatör Lig’den, 54 takım Spor Toto 3. Lig’den, 36 takım Spor Toto 2. Lig’den, 19 takım PTT 1. Lig’den ve 18 takım Süper Lig’den katıldı. Toplamda ise 158 ekip kupada mücadele etmeye hak kazandı.
Artık buğdayı bile ithal eden Türkiye’nin futbolcu, teknik adam, spor yöneticisi ve tesis konularında başarılı olmadığını düşünürsek de bu rakamın artacağına inanmak hayalperestlikten öteye geçen bir şey olmaz.