Evrensel yazarı Ceren Sözeri, Evrensel muhabirleri Cemil Uğur ve Halil İbrahim Polat ile JINHA muhabiri Zehra Doğan hakkında hazırlanan iddianamelerle ilgili olarak "Halil İbrahim Polat ve Cemil Uğur’un üzerinden bir gazetecinin taşıması gerekli araçlar dışında çıkan herhangi bir şey yok. Facebook paylaşımlarına bakılmış oradan örneğin Sakine Cansız’a ilişkin paylaşımlardan “terör örgütü destekçisi” olabileceklerinden şüphelenilmiş", "Benzer şekilde 23 Temmuz’da tutuklanan JINHA Muhabiri Zehra Doğan’ın da iddianamesi açıklandı geçtiğimiz hafta. Bu sefer başka dosyalardan yargılananların ifadeleri kanıt olarak sunulmuş. Mesela bir tanık şöyle demiş: 'Bilal Güldem (DİHA Muhabiri) ile birlikte sık sık gelerek dağdan gelen örgüt mensupları ile örgütsel görüşme yapardı, ancak bizim yanımızda konuşmaz baş başa konuşurlardı” İşte ülkemizde bir gazeteciyi suçlamak, yıllarca hapis cezalarıyla yargılamak bu kadar kolay'" ifadelerini kullandı.
Ceren Sözeri'nin "İtina ile gazeteci suçlanır" başlığıyla yayımlanan (23 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Belki takip edenleriniz olmuştur Amerika’da DemocracyNow Programcısı Amy Goodman hakkında soruşturma başlatıldı. Suçu Kuzey Dakota’da yapılması planlanan boru hattına yönelik protestoları haberleştirmesiydi. Savcı Ödüllü Gazeteci Goodman’ı huzuru bozmak ve isyanla suçlamaktaydı. Amy Goodman’la özdeşleşen DemocracyNow radyo, televizyon ve web üzerinden yayın yapan, kâr amacı gütmeyen dolayısıyla reklam almayan yalnızca dinleyicilerinin / izleyicilerinin ve kurumların bağışlarıyla varlığını sürdüren bağımsız yayıncılığın en önde gelen kuruluşlarından biri. Ana akım medyanın görmediği iklim değişikliği, çevre felaketleri, polis şiddeti ve diğer hak ihlalleri haberlerini DemocracyNow’dan takip edebilirsiniz. Amy Goodman’ın boru hattı protestolarını eylül ayında da haberleştirmiş polisin insanlara biber gazı ve köpeklerle saldırdığını gösteren videosu milyonlarca kişi tarafından izlenmişti. Eyalet Savcısı Ladd Erickson bu görüntüler yüzünden kendisine yasak bölgenin ihlali nedeniyle soruşturma açmıştı. Erickson daha fazla ceza alacağını düşündüğünden olsa gerek suçlamayı isyana çevirdi. Hatta Goodman’ın isyancılarla birlikte olduğunu ve onların cephesinden haber yaptığını da kanıt olarak ekledi. Belirtilen suçun karşılığı ise 30 güne kadar hapis ve 1500 dolar para cezası.
Amerika gibi ticari yayıncılığın kaynağı bir ülkede bağımsız yayıncılığın önemini bilen insanlar bu suçlama karşısında mahkeme önünde büyük protestolar düzenlediler. Sonuçta geçtiğimiz pazartesi mahkeme yeterli delil olmadığı gerekçesiyle davayı reddetti. Goodman rahat bir nefes almış görünüyor ancak şimdilik, çünkü Erickson kendisinin peşini bırakmayacak gibi, henüz yayımlanmamış videolarda yeni delillerin olabileceği haberini medyaya duyurmakta gecikmedi.
Şimdi kameralarımızı Türkiye’ye çevirelim. Geçtiğimiz hafta Evrensel Muhabirleri Cemil Uğur ve Halil İbrahim Polat’ın iddianameleri tamamlandı. Hatırlarsanız iki muhabir 23 Ağustos 2016’da Mersin’de Ahmet Kaya Parkı’nda Abdullah Öcalan’ın tecridini protesto edenleri haberleştirirken gözaltına alınmışlar, 16 gün tutulduktan sonra serbest bırakılmışlardı. 10 Ekim’de il dışına çıkarken bir sorun olur mu diye sormak için gittikleri karakolda haklarında yakalama kararı olduğunu öğrenmişler ve yeniden gözaltına alınmışlardı. Halil İbrahim Polat bir gün sonra serbest kalmış, Cemil Uğur ise tutuklanmıştı. İki gün sonra ise haklarında dava açıldığını öğrendik, geçtiğimiz hafta ise neyle suçlandıklarını. İddianame 19 sayfa, davaya ilişkin bilgiler soruşturma numarası, şüphelilere ilişkin bilgileri içeren giriş sayfası hariç ilk yedi sayfa “PKK/KCK Terör Örgütü” tarihçesini içeriyor. Önemli bir kısmı KCK iddianamesinden alıntı. Olay tutanağında “Grup eylem halinde iken grubu ve görevlileri görüntüleyen iki şahsın görevlilerce tespit edildiği, şahsın birinde fotoğraf makinesi diğerinde kamera olduğu, daha sonra şahıslar gruptan kaçmaya çalışırken yakalandığı” tespit edilmiş. Halil İbrahim Polat ve Cemil Uğur’un üzerinden bir gazetecinin taşıması gerekli araçlar dışında çıkan herhangi bir şey yok. Facebook paylaşımlarına bakılmış oradan örneğin Sakine Cansız’a ilişkin paylaşımlardan “terör örgütü destekçisi” olabileceklerinden şüphelenilmiş. İddianamenin geri kalanı Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED)’e ayrılmış, yapılanması faaliyetleri uzun uzun anlatılmış. Ancak iddianamede iki muhabirin PKK/KCK ile ya da yasa dışı bir örgüt olmayan TUHAD-FED ile ilişkisini gösteren, yani iddianamede asıl olması gereken delil ya da deliller yok. İki muhabir kabul edilen bu iddianameyle 15 yıl hapis istemiyle yargılanıyor, Cemil Uğur halen tutuklu hatta Mersin’den Hatay’a gönderildi, artık ailesiyle de avukatıyla da görüşmesi daha zor.
Benzer şekilde 23 Temmuz’da tutuklanan JINHA Muhabiri Zehra Doğan’ın da iddianamesi açıklandı geçtiğimiz hafta. Bu sefer başka dosyalardan yargılananların ifadeleri kanıt olarak sunulmuş. Mesela bir tanık şöyle demiş: “Bilal Güldem (DİHA Muhabiri) ile birlikte sık sık gelerek dağdan gelen örgüt mensupları ile örgütsel görüşme yapardı, ancak bizim yanımızda konuşmaz baş başa konuşurlardı” İşte ülkemizde bir gazeteciyi suçlamak, yıllarca hapis cezalarıyla yargılamak bu kadar kolay.
Goodman hakkında açılan soruşturmaların gazeteciliği engellemeye çalışmak olduğunu, gazetecilere Kuzey Dakota’ya gelmeyin mesajı verilmek istendiğini, haber yapmaktan vazgeçmeyeceğini savcının da basın özgürlüğüne saygı göstermesi gerektiğini söyledi. Belki başına gelenler bundan birkaç yıl sonra bir film olarak karşımıza çıkar. Buradaki soruşturmaların ve yargılamaların hukuksuzluğuyla yüzleşeceğimiz günlere daha epey var gibi görünüyor.
Geçen gün bir arkadaşıma artık derslerde ifade ve basın özgürlüğü konularını anlatırken ne kadar zorlandığımdan yakınıyordum, bana “Ya ben ne yapayım, ben ceza hukuku anlatıyorum” dedi.