Uçak yolculuğunda Ebola kapma riski var mı?

Uçak yolculuğunda Ebola kapma riski var mı?

Uçak yolculuğu yapan insanlar, Ebola salgını sebebiyle endişeli. Amerika Birleşik Devletleri'nde sağlık görevlileri, Ebola şüphesiyle tedaviye alınan Teksaslı bir hemşirenin bir gün önce seyahat ettiği uçakta bulunan bütün yolcuların peşine düştü. Washington Dulles havaalanındaki bir yolcu ise, tam koruyucu giysi ve maskeyle dolaşırken fotoğraflandı. Acaba aynı uçakta seyahat ettiğiniz birinden Ebola kapmanız olasılığı yüksek mi?

John Kelly’nin BBC’deki haberine göre, bir yandan, endişenin nasıl bu kadar yaygınlaştığını anlamak mümkün; uçaklar tamamen kapalı mekânlar. Yolcular tepsi, kolçaklar, baş koyma yerleri, televizyon ekranları gibi kendilerinden önce yüzlerce kişinin dokunduğu yerlere dokunuyor.

ABD'de Ebola'ya yakalanan ikinci kişi olan Amber Vinson, Frontier Havayollarına ait 1143 sayılı seferle Ohio Cleveland'dan Teksas Dallas'a uçmuştu. ABD Bulaşıcı Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri bu uçakta bulunan 132 diğer yolcuyla görüşmek istediğini açıkladı.

Amber Vinson, bir hafta önce Dallas'da ölen Ebola hastası Liberyalı Thomas Eric Duncan'a bakmıştı.

 

Yolcular endişelenmekte ne kadar haklı?

 

Vanderbilt Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden bulaşıcı hastalıklar uzmanı William Schaffner'e göre pek değil. Uçağa binen insanların endişelenmesi hakkında Schaffner, "Eminim kaygılanıyorlardır ama risk esasen sıfır" diyor.

Aslında Amerikan sağlık yetkililerinin açıklaması da bu yönde. Konuyla ilgili olarak yetkililer, "Söz konusu uçakta bulunan herhangi bir yolcunun hastalığa yakalanma riski çok düşük" açıklamasını yapıyorlar.

Bunun sebebi Ebola virüsünün gripten farklı olarak hava yoluyla bulaşmaması. Örneğin aynı uçakta seyahat eden yolcuların Amber Vinson'un soluduğu havayı solumak nedeniyle virüs alması olasılığı yok.

William Schaffner, yolcuların kolçaklar, tepsiler ya da televizyon ekranlarına dokunarak da virüs kapmalarının çok olası olmadığını ifade ediyor.

Ebola virüsü, hasta olan kişinin vücudunun ürettiği tükürük, dışkı, kan, kusmuk gibi sıvılarla temas yoluyla yayılıyor. Virüs diğer kişinin vücuduna hastalıklı sıvıların ciltteki çatlaklar ya da gözler, burun ve ağız içinde bulunan mukoza dokuları yoluyla sızmasıyla geçiyor.

Schaffner, "Virüs vücuda girdikten sonra çok güçlü, ama vücut dışında cansız bir zeminde çok zayıf. Cansız bir yüzeye değdiği anda ölmeye başlıyor" diyor.

Virüs, canlı zeminde de çok uzun yaşamıyor. Baylor Üniversitesi Tropikal Hastalıklar Okulu'nun dekanı Peter Hotez, "Birkaç dakikadan fazla yaşamadığını tahmin ediyorum" diyor. Kan ya da diğer sıvılar gözle görülebilecek kadar çok miktarda ise, virüsün ömrünün daha uzun olacağını söylüyor.

Amerikan Bulaşıcı Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri, kan ya da vücut sıvılarıyla lekelenmiş halı veya koltuk yüzlerinin hemen diğer tehlikeli biyozararlı maddelerle birlikte yok edilmesi gerektiğini belirtiyor.

 

Virüs, hastalık belirtileri ortaya çıkana kadar bulaşıcı değil

 

Michigan Üniversitesi'nden salgın hastalıklar uzmanı Profesör Arnold Monto, virüsün ıslak zeminlerde kuru zeminlere göre daha uzun yaşayabileceğini söylüyor. Fakat uçakta daha önce bir Ebola hastasının oturduğu koltukta oturan birinin, hiçbir şekilde kaygı duymaması gerektiğini de ekliyor.

Hasta biriyle aynı kolçağı kullanmak bile fazla kaygı yaratmamalı, çünkü Profesör Monto'ya göre virüsün terden geçmesi ihtimali çok düşük.

Ebola virüsü ayrıca, hastalığı taşıyan birinde belirtiler henüz ortaya çıkmadıysa bulaşıcı değil. Ancak belirtiler ortaya çıkınca bulaşıcı hale geliyor. Dolayısıyla hasta, virüsü yayar hale geldiğinde zaten ortalıkta dolaşabilecek ve uçağa binebilecek durumda olmuyor.

ABD Ulaştırma Bakanlığı kuralları gereğinde havayolu şirketleri ciddi bulaşıcı hastalık taşıyan kişileri uçuşlara almama hakkına sahip.

Ama her durumda, uçaktaysanız ve yanınızdaki kişi hastalığın ileri belirtilerini gösteriyor, kusuyor ve kanama geçiriyorsa; uzmanlara göre kaygılanmakta haklısınız. Özellikle de bu kişinin yanında oturmuş, ona yardımcı olmuş, sıvılarıyla temasınız olmuşsa…

 

Kimler risk altında?

 

Hastalık, genellikle hastalara bakan ya da onların çevresini temizleyen kişilere bulaşıyor.

Her halükarda uçaklardaki mürettebat, hastalık belirtileri gösteren bir kişi görürlerse alacakları önlemleri biliyorlar. Bunların arasında; hasta kişiyi diğer yolculardan mümkün olduğunca ayırmak, onlarla temas etmeden önce yüz maskeleri ve eldivenler takmak, çevrelerinde etkilenen alanları dezenfektanlarla temizlemek var.

Havayollarının hastalık kontrolü konusunda iyi bir sicili var. Kuş gribi salgını sırasında bile, hastalık solunum yoluyla geçmesine rağmen uçakta hastalığa yakalanan çok az olmuştu.

Amerikan sağlık yetkilileri, Ebola taşıdığından kuşkulanan bir kişinin derhal sağlık yetkililerine haber vermesini ve 21 gün boyunca belirtilerin görülüp görülmediğini izlemesini tavsiye ediyor.

Belirtiler arasında yüksek ateş, şiddetli baş ağrısı, mide ağrısı, kusma, adale ağrıları, ishal ve ciltteki sebepsiz berelenme ya da kanamalar bulunuyor.

Uzman William Schaffner, uçaklardaki asıl tehlikenin Ebola salgını değil, yolcular arasında oluşabilecek panik olabileceğini söylüyor.

 

Ebola'ya yakalanmamak için ne yapmalı?

  • Hastalarla doğrudan temastan kaçının, koruyucu gözlükler kullanın
  • Hastanın giysileri ve tedavide kullanılan eşyalar yakılmalı kalıcı aletler ise dezenfekte edilmelidir
  • Ebola geçiren ve iyileşen kişiler üç ay boyunca cinsel ilişkiden kaçınmalı ya da prezervatif kullanmalıdır