Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 19 yaşında

Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali 19 yaşında

Bu sene yola “Sevgi Neydi?” sorusuyla çıkan Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bugün başlıyor. 12 Mayıs’a kadar devam edecek olan festival bugün Kızılırmak Sineması’nda “Bağlar”, “Vank’ın Çocukları” ve “Kuzey Bölgesi” filmleriyle açılacak.

 

Festivalin danışmanı Bilge Taş, festivalin 19 yıllık serüveni Evrensel’den Sevgi Unay’a anlattı. Taş’ın açıklamaları şöyle:

 

Festivalin 19 yıllık serüveni bir kadın filmleri festivali olması açısından da dikkat çekiyor. Bu 19 yılı özetler misiniz?

Festival, 19 yıl önce ana akım festivaller dışında tematik festivallerin olmadığı bir dönemde bir öncü oldu.  Festivalin, sinemanın domine edildiği İstanbul’dan değil, kültürel etkinliklere aç bir şehirden çıkmasının da anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Ankara hep hükümetle ya da kamuyla özleştirilir ama aynı zamanda birçok kimliği taşıyan bir direniş şehridir. Kadın haraketinin güçlü olduğu şehirlerden biridir. Festival sadece kadın filmleri göstermekle kalmıyor, sektörde kadın sinemacıların oranlarının azlığına, sinema endüstrisindeki erkek egemenliğine dikkat çeken aktiviteler düzenliyor. Bu festivalde verilen onur ödülleri kadın sinemacıların hatırlanmasını, arşivlerin günışığına çıkmasını, kadın sinemacıların emeklerinin onlara iade edilmesini sağlıyor.

 

Festivalin bu seneki teması “Sevgi Neydi?”. Uçan Süpürge Film Festivali’nin her sene seçtiği temanın kadınların o dönem neye “ihtiyacı” olduğunu gösteriyor diye düşünürsek, bu temanın arkasında nasıl bir memleket tablosu var? 

Her gün neredeyse 5 kadının “sevgi” gerekçe gösterilerek öldürüldüğü bir ülke burası. Kadınların “öldürmeyen sevgi”yi hak ettiğini düşünen ve bunu ortaya koyan bir festival olacak.  Ama “Sevgi neydi?” teması sadece toplumsal cinsiyet temelli şiddete değil toplumun içerisine tamamen yayılmış sevgisizliğe de bir gönderme yapıyor. Bu ülke Suriye’deki savaştan kaçan göçmenleri kabul ediyor ama onlara anlayış ya da sevgi temelli bir davranış biçimi geliştiremiyoruz. Toplumsal olarak sürekli çatışma halindeyiz. Üstelik bu çatışmaları haklı kılabilmek için geliştirilen söylem o kadar ayrıştırıcı bir söylem ki, kimi sevip kimden nefret edeceğimiz bile bu ayrıştırıcı söylemle belirlenmeye çalışılıyor. Gerçekten önyargısız sevmeyi becerebiliyor muyuz ya da ötekileştirmeden, ayrıştırmadan, birbirimize sahip çıkacak bir sevgi biçimi geliştirebiliyor muyuz? Bunu sorgulamak istedik.

 

“Issızlaşan sinema salonlarını doldurmak önemli”

 

Uçan Süpürge olarak bu festivaldeki etkinlikleri, filmleri yerellerdeki kadınlarla buluşturmak için hep bir çaba içinde olduğunuzu biliyoruz. Bu sene ise festival etkinlikleri merkezi yerlerde. Bu bir tercih mi, zorunluluk mu?

Biz bütün kadınların bu festivale gelmesini çok isteriz. Evet, bu sene Ankara’nın merkezi  yerlerinde yapıyoruz etkinlikleri ama  10 Ekim katliamından sonra ıssızlaşan sinema salonlarını doldurmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Gündemimiz sürekli değişiyor ve yeni mücadele alanları doğuyor. Sinema salonlarında 10 Ekim’den sonra büyük bir izleyici sıkıntısı yaşanıyor ve biz hem sinemayla dayanışmak hem de izleyiciyle dayanışmak istiyoruz. 2 mekânda gösterimler ücretsiz olacak. Kızılırmak Sineması’ndaki gösterimlerimiz 5 lira gibi sembolik bir rakam. Herkesi, özellikle sokakları terk etmemesi gereken kadınları tekrar Kızılaya çağırmak istiyoruz. Bütün yaşadığımız travmaları mümkünse beraber atlatabilmek adına bunu istiyoruz.

 

“Sinemanın kadın emekçilerine ödüllü selam”

 

Festival 5-12 Mayıs tarihleri arasında Kızılırmak Sineması, Alman Kültür Merkezi ve Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde film gösterimleri ve etkinliklerle gerçekleşecek. Bu sene onur ödülünü Selda Alkor’a vereceğiz. Selda hanım, 1970’li yıllarda sinemaya adım attı ve 70 filmde rol aldı. Sadece bununla kalmadı. Oyuncular Sendikası’nın da başkanlığını yaptı, yani sektörde oyuncu olarak da, emek hakları mücadelesi açısından da dahil olmuş biri.

Bu sene Bilge Olgaç başarı ödüllerimiz de çok anlamlı isimlere veriliyor. Toplumun ötekileştirildiği insanları konu alan belgeselleriyle tanınan yönetmen Bingöl Elmas’a ödülümüz var.

Sinema sektöründe kadın emekçilerin en az göründüğü alanlardan biri görüntü yönetmenliğidir. Kamerayı sırtlanan tüm kadınlar adına Görüntü Yönetmeni Meryem Yavuz’a bir ödülümüz var. Meryem Yavuz hem yurt içinde hem yurt dışında yaptığı çalışmalarla sektördeki sürekliliği koruyabilen nadir insanlardan biridir

Oyuncu ve seslendirme sanatçısı Tülay Bursa’ya ödül vereceğiz. Seslendirme Yeşilçam döneminde çok önemli bir olguydu. Tülay Bursa, tiyatro ve sinemada oyuncu olarak ve seslendirme sanatçısı olarak çok emek veren bir kadın.

Bu sene bir tema ödülümüz var. “Sevgi Neydi?” temasıyla ilgili ödülümüz ise Diyarbakır patlamasında bacaklarını kaybeden yönetmen Lisa Çalan’a gidecek. Lisa kendisini “direnen bir halkın çocuğu” olarak tanımlıyordu, şu anda Almanya’da tedavi görüyor. Onunla dayanışmanın, üretmeye devam etmesini sağlamak için ona destek olmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz.”