Ucuz işçi oyununda yeni perde

Ucuz işçi oyununda yeni perde

Temiz Kıyafetler Kampanyası (Clean Clothes Campaing) adlı bir araştırma Doğu Avrupa ülkeleri ve Türkiye'deki tekstil firmalarında çalışan yaklaşık 3 milyon işçinin çalışma koşullarını ve fiyat politikalarını mercek altına aldı. Araştırma, birçok farklı tekstil firması ve onların yurtdışında üretim yaptırdıkları tedarikçi firmalara yönelik yapıldı.

Araştırmaya göre, tanınmış ünlü Hugo Boss'un, kıyafetlerinin üretimini yaptırdığı ülkelerdeki yasal asgari ücretlerin çok daha altında ödeme yaptığı ortaya çıkarıldı. Firmanın açlık sınırında ücret politikası izlemekle kalmadığı, aynı zamanda basına sansür de uyguladığı öne sürülüyor.

Temiz Kıyafetler Kampanyası araştırmasında yer alan bilim insanları, Hugo Boss'un, avukatları aracılığıyla devreye girerek, firmaların isimlerinin yer aldığı basın bildirisinden adını çıkarttığını belirtiyor. Peki, ne olmuştu?

Kampanya kapsamında yapılan araştırmaya göre Hugo Boss, düşük ücret ödeyen tek şirket değil. Temiz Kıyafetler Kampanyası'ndan Bettina Musiolek, Hugo Boss'un en korkunç örnek olmadığına dikkat çekti. Musiolek, son dönem lüks firmaların az sayıda üretilen koleksiyonlarını Doğu Avrupa ülkelerinde yaptırmasının giderek yaygınlaştığını belirtti. Buna karşılık küçük ve ucuz tekstil firmaları seri üretimlerini daha ziyade Asya ülkelerinde yaptırıyor. Bu ülkelerde de benzer düşük ücret politikaları uygulanıyor. Ancak Bettina Musiolek burada farklı olarak, Hugo Boss ya da Max Mara gibi lüks tekstil firmalarının ödedikleri üretim fiyatlarıyla, kıyafetlerin satış fiyatları arasında inanılmaz bir uçurum olduğuna vurgu yaptı.

Bettina Musiolek, kampanya sonuçlarına hiç bir firmanın Hugo Boss kadar yoğun tepki göstermediğini belirtti. İddiaya göre, kampanya sonuçları basın bildirisinden bir hafta önce Hugo Boss'a iletilerek, konuya dair açıklama yapması istendi. Ancak Hugo Boss, tanınmış bir avukatlık bürosunu devreye sokarak, basın bildirisinden adının çıkarılmasını sağladı. Kampanya sorumluları, basın bildirisini yayınlayan www.presseportal.de internet sitesinin avukatlık şirketini çok iyi tanıdıklarını ve söz konusu hukuki tehditlerini uygulayabileceğini bildiklerini belirterek,Hugo Boss'un adını bildiriden çıkarıldığını anlattı.

Hugo Boss, iddialara açıklama getirmekten kaçınırken, araştırma sonuçlarına kuşkuyla baktıkları demecini verdi. Hugo Boss, Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada, asgari ücretin çok altında ödeme yaptıklarına dair iddiaları reddederek, farklı ülkelerde üretim hizmetlerini yapan firmalarının bağımsız ekiplerce kontrol edildiğini ve her ülkedeki yasal asgari ücretin ödenmesine dikkat ettiklerini belirtti.

‘Terörist olarak yaftalanıyorlar'

Ancak araştırma sonuçları Hugo Boss'un açıklamalarıyla örtüşmüyor. Türkiye ve Hırvatistan’daki Hugo Boss terzileri, yaşamlarını idame ettirebilmek adına ihtiyaç duydukları ücretin ancak üçte birini kazanabiliyor. Bettina Musiolek, Türkiye'de, 'açlık sınırı' olarak tanımlanan ve bir ailenin hayatta kalabilmesi için gerekli ücretin 1002 euro hatta bazı sendikalara göre 1100 euro olduğunu, ancak Hugo Boss terzilerinin Türkiye'de ancak 330 ila 400 euro arasında para kazanabildiğini belirtti. Bettina Musiolek, çalışanların korktukları için ücretleri konusunda şikâyetçi olmadıklarını ifade etti. Musiolek, Türkiye'de sendikalı olanların adeta, PKK'lı terörist olarak yaftalandığını söyledi.

Araştırma kapsamında Avrupa'nın aralarında H&M, C&A, Zara, Adidas, Puma, Nike, Levi's, Benetton, Tom Tailor ve Max Mara'nın da olduğu 50 tekstil firması mercek altına alındı. Sadece tedarikçiler ve moda evleri denetlendi. Bilim insanları, taşeron firmaların denetlenmesi durumunda sonuçların daha da vahim olabileceğini belirtti.

Bettina Musiolek, araştırma yapılan ülkelerin resmi istatistiklerine göre kayıtlı iki milyon tekstil işçisi varsa, muhtemelen bir milyona yakın da kayıt dışı ve herhangi bir sosyal güvencesi olmayan işçinin olduğuna dikkat çekti. Araştırmaya göre, Türkiye'de tekstil ve deri endüstrisinde kayıtlı 508 bin işçi bulunuyor. Ancak en az 1,5 milyon kişinin resmi olmayan yollarla çalıştığı belirtiliyor.

Hugo Boss, Deutsche Welle'nin, avukatlarını devreye koymasıyla yaşanan sürece ilişkin e-postasına ise basın bildirisinin içeriğinin firmalarına uygun olmadığı gerekçesiyle geri çekildiği cevabını gönderdi. Hugo Boss'un Spiegel ve diğer basın kuruluşlarının sorularına yönelik neden şeffaf yanıtlar vermediği ise belirsizliğini koruyor.