UEFA Başkanı Platini'nin Başbakan Erdoğan'la 22 Mart'ta yaptığı görüşmede, "Sizin için bir şey yapabilirim, Disiplin Kurulu'na gerekirse bu düşüncemi anlatırım" dediği ortaya çıktı. Başbakan Tayyip Erdoğan'la UEFA Başkanı Michel Platini arasında 22 Mart 2012'de yaptığı görüşmenin ayrıntıları ortaya çıktı.
Hürriyet Yazarı Mehmet Arslan, Erdoğan'la Platini arasında geçen görüşmeyle ilgili detayları yazdı:
Sayın Başbakan sizin için '1' şey yaparım Tarih, 22 Mart 2012: Yer, Dolmabahçe’deki Başbakanlık çalışma ofisi... Konu, şike davası...
Erdoğan, görüşmeden önce federasyon yetkililerine sorar: Sahaya yansımış bir şey var mı? Yanıt “Hayır” olunca, “Kişilerle, kurumları ayırmak lazım” açıklamasını yapar.
Başbakan baş başa görüştüğü Platini’ye bu düşüncesini açıklar. UEFA Başkanı önce yönetmeliklerden söz eder, sonra da ceza sürecine damgasını vuran şu sözü verir:
“Sizinle aynı düşüncedeyim. Bu konudaki yönetmelikleri değiştiremem ama sizin için bir şey yapabilirim... Disiplin kurulumuza gerekirse bu düşüncemi anlatırım.
Amsterdam uçağı. Milli maç için Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan havalandık.
2014 Dünya Kupası elemeleri için Hollanda ile ilk maçımıza çıkacağız.
Bir yanda o maçın heyecanı..
Diğer yanda aynı uçakta birlikte uçtuğumuz Futbol Federasyonu yöneticileri..
Ve zihnimi kurcalayan sorular..
Sorular... Sorular...
Türkiye futbolda, Dünya Kupası’nda yer almanın hesaplarını yapıyor..
Oysa çok değil, daha 6 ay önce, “Türk Futbolunun Avrupa futbolundan soyutlanacağını, ceza alacağını” tartışıyorduk.
- Türkiye nasıl oldu da, şike sürecinden ceza almadan kurtuldu?
Bu soruyu ismi bende saklı (izin almadığım için ismini veremiyorum) bir federasyon yöneticisi ile konuştum. Ben sordum, o anlattı.
Kelimesi kelimesine söylediklerini aktaracağım. Bakalım siz ne diyeceksiniz?
Şike sürecinin hafızalarda kalan cümlesi hiç şüphesiz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ait:
- Kişilerle kurumları ayırın. Kişilerin işlediği suçlardan dolayı kurumları cezalandırmayın.
Başbakan bu ifadeleri kullanmadan önce federasyon yetkilileri ile bir araya gelmiş.
- Bu eylemler (şike) sahaya yansıdı mı, yansımadı mı?
Başbakan, “Hayır” yanıtı alınca o ifadeleri kullanıyor.
- Kurumlar, kişilerin işlediği suçlardan dolayı kesinlikle cezalandırılmamalı.
Şike süreci için fedarasyonun yol haritası oluyor bu sözler.
BU konuşmanın bir de diğer yanı, yani UEFA ayağı var.
Başbakan, UEFA Başkanı Michel Platini ile İstanbul’da yaptığı görüşmede de aynı ifadeleri kullandı.
Bu görüşmeden hemen sonra Platini yaptığı basın toplantısında “Sayın Başbakan ile aynı düşüncedeyim.
Ama ne yazık ki kurallar böyle” demişti. Bugüne kadar basına yansımayan çok önemli bir detay daha anlattı muhatabım:
- Platini basın toplantısında bunları söyledi ama, Sayın Başbakan’a yaptığı görüşmede kullandığı bir sözü basın toplantısında ifade etmedi. UEFA Başkanı, Başbakan’a aynen şunları söyledi:
“Sizinle aynı kanıdayım. Bu konuda ben yönetmelikleri değiştiremem. Ama sizin için bir şey yapabilirim, DİSİPLİN KURULUNA GEREKİRSE BU DÜŞÜNCEMİ ANLATIRIM.
Fısıltı gazetesinin manşetinden hiç inmeyen bir iddiayı yöneltiyorum bu kez muhatabıma:
- UEFA’ya, Türkiye’nin para aktardığını ve şike sürecini aştığı konuşuluyor.
- Çok ayıp bu iddialar. Size ben kısaca özetleyeyim niye kararın alındığını:
1-UEFA Türkiye’yi gözden çıkaramadı. Çünkü biz güçlü bir futbol ülkesiyiz.
2-Sayın Başbakan çok önemli bir devlet adamı. Platini de FIFA seçimlerinde başkan adayı olabilir.
- Platini’nin elde edeceği fayda ne burada?
- Platini için istediği her cumhurbaşkanı ve başbakana ulaşabilir Recep Tayyip Erdoğan. Bundan daha büyük ne fayda olabilir ki...
Yukarıda anlattığımız temasların şike sürecinin atlatılmasında belirleyici bir unsur olduğu tartışılmaz. Ama UEFA ile federasyonun zaman zaman karşı karşıya geldikleri de bir gerçek. Şimdi dilerseniz o sürece bir göz atalım.
- 58. maddeyi (şikeye teşebbüs eden kulübün küme düşürülmesini gerektiğini zorunlu kılan madde) değiştirdiniz o konuda hiç zorluk çekmediniz mi?
- UEFA’ya şunu anlattık. Türk futbolu bitiyor. Seyirci gelmiyor tribünlere, sponsorlar kaçıyor. Biz bu maddeyi değiştirmezsek Türkiye’de futbol bitecek. Bu sözlerimizi dinlediler ve hiçbir zorluk çıkarmadılar.
- Ama Mehmet Ali Aydınlar fedarasyonu tam tersini ifade etmişti.
- Bize zorluk çıkarmadılar.
Infantino... UEFA Genel Sekreteri. Şike süreci boyunca en çok direnen isim.
Türkiye İnfantino’yu ikna etmede epey zorluk yaşamış.
- Karar almamızı istiyorlardı. Bir an önce karar alın diyorlardı. Biz de o sözü verdik UEFA’ya. ‘Hızla karar alacağız ve kaosu ortadan kaldıracağız’ dedik.
- İkna oldu mu?
- Karar alacağız dedik ama ardından da ekledik, “Şike sahaya yansımamış. Kişilerle kurumları ayırırız”
- Ve karar aldınız?
- Aldık ama süreçten de her dakika UEFA’yı haberdar ettik. Yalnız şunu söylemeliyim, “UEFA KESİNLİKLE BİR CEZA BEKLİYORDU. EMİNİM HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADILAR.”
Erdoğan’ın kulüplerle kişilerin ayrılması gerektiği sözleri ve Platini’nin olumlu karşılığı 23 Mart 2012 tarihli gazetemizde böyle yer almıştı. Şimdi ise özel görüşmenin ayrıntılarına ulaştık.
Bu kadar kolay olmamalı ama.. Bir yanda da Fenerbahçe’nin CAS davası vardı.
- Önce davadan başlayayım.
1- CAS davası çok önemliydi.
2- Fenerbahçe onu çekmese asla bu karar çıkmazdı.
Şimdi gerekçelerini anlatayım:
- Sen, UEFA’yı ve onun Genel Sekreteri’ni dava et ondan sonra da olumlu karar bekle, bu mümkün değildi. Fenerbahçe’nin o davayı kazanma şansı “SIFIRDI.” Bu bakımdan Fenerbahçe özellikle Nihat Özdemir’e bir teşekkür borçlu. Keza Ali Koç’a da. Aziz Yıldırım’ın bu konuda belirleyici bir rolü olduğunu sanmıyorum.
Muhatabım Şenes Erzik’den de övgüyle bahsediyordu:
- Şenes Bey çok, çok önemli bir isim. O olmasaydı bizim yol almamız çok da mümkün değildi.
- Ama Federasyon Başkanı olacaktı..
- Olmadı, olmaması da çok daha iyi oldu. Çünkü bizim ona UEFA’da ihtiyacımız vardı. UEFA bizim ne kadar güçlü olduğumuzu ya da ne kadar zayıf olduğumuzu Şenes Bey sayesinde görüyordu.
- İnfantino’yu da Şenes Bey mi ikna etti?
- Bunu bilemem. Ama şunu biliyorum, İnfantino, Şenes Bey’e hayran. Platini mesela, gelen eleştirileri gördükçe çok üzülüyordu Şenes Bey için.
- Fenerbahçe aleyhine bir karar çıkmış olsaydı... Ne yapardınız?
- Biz kararın olumlu olacağını biliyorduk. Tersi olsaydı sonuna kadar savaşacaktık. Bunu kendilerine de bildirdik.
- O zaman niye Mehmet Ali Bey federasyonu aynı şeyi yapmadı?
- Bilmiyorum. Ama sanıyorum o dönemde biz panik yapmışız. Ve o panikle karar almakta zorlanmışız. UEFA’yı bize ÖCÜ gibi göstermişler. Biz göreve gelir gelmez biliyorduk ki, şike sahaya yansımamış. Bunu savunduk sadece. Ve sanıyorum onlar da ikna oldular.
- UEFA bir ceza bekliyordu dediniz? Şimdi tatmin oldular mı?
- İkna oldular diyebilirim.
- Bundan sonra UEFA’dan ceza bekliyor musunuz?
- Artık hiçbir ceza çıkacağı kanaatinde değilim.