Ufuk Uras'tan Ergun Babahan'a cevap

Ufuk Uras'tan Ergun Babahan'a cevap

Ufuk Uras

Sayın Ergun Babahan,

T24’de “Ufuk Uras’a bir Soru: Demokratların Sorunu Ne?” başlıklı yazınızdaki tartışma çağrınızı memnuniyetle kabul ediyorum.

Twitterdaki yazışmalarımızda da belirttiğim gibi AKP’nin kurulduğu günden beri “AKP’ye karşı Sol Seçenek” etkinliklerimizi bugüne kadar getirdik ve AKP’nin programından, bütçesine, neoliberal politikalarından, nükleer santral projelerine, 3. köprü çalışmasından, Dink davasına ve seçim sistemine değin, günlük yaşama ilişkin birçok politikalarına eleştirel yaklaşımızı, grup olarak gensoru vermek de olmak üzere ifade ettik ve sosyal ortamlarda da paylaştık.

Gerek Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin gerek HDK-P’nin faaliyetlerine yakından bakıldığında bu durum saptanabilir.

Bu yüzden son çalışmam olan Meclis Notları kitabıma ve İMC-TV programlarımızla, Özgür Gündem’deki yazılarıma bakarak yazmanızı önermiştim ki konu gölge boksundan çıksın.

Bütün bu çalışmalara göz atma zamanınızın olmayacağını düşünerek twitterda da paylaştığımız Özgür Gündem’deki AKP yazıma göz gezdirmenizi bu nedenlerle istedim.

CHP’ye yönelik eleştirilerimizi, izledikleri yanlış politikalar nedeniyle AKP’ye hayat öpücüğü verdiği ve çok daha güçlenmesini sağlaması yüzünden yapıldığını da vurguladım. Bakınız: Andımız ve Balyoz gibi konularda takınılan tutum.

Eski ve iktidar şansı olmadığını belirttiğiniz ana muhalefet partisi maalesef yeni bir politik seçenek geliştirmenin önünde ciddi bir tıkaç oluşturması nedeniyle ilgi alanımıza giriyor.

Yerel seçimlerde de AKP/CHP hattına karşı HDP olarak yeni ve gerçek bir seçenek yaratmada kararlıyız.

Barış sürecinden ve demokratikleşmeden yana olmamızı, iktidara destek vermek şeklinde okumanın tersten bir iktidar propogandası tuzağına düşmek olduğu kanısındayım. Mecliste de örneğin, 1 Mayıs yasasının çıkarılması gibi zaman zaman oluşan örtüşmelerden yola çıkarak mekanik bir değerlendirmeye gitmek ve iktidarın her yaptığının tersini savunmanın doğru olacağını varsaymak ve niyet okumak doğru olmaz.

Tweetlerinizde iktidarın Sünni bir otoriterizme yöneldiği saptamanız, belki bizleri Cumhuriyet tarihi boyunca hükmünü sürdüren ve bu süreci besleyen otoriter laisizmi gözden geçirmemiz ve demokratik ve özgürlükçü bir laiklik anlayışında buluşmamızın vesilesini sağlayabilir.

Yazınızın başlığını oluşturan sorunun olgusal olarak desteklenmemesi nedeniyle yanlış olduğu kanaatindeyim.

Demokratlar adına konuşma hakkını doğal olarak kendimde görmem, ama sorunumuzun esas itibariyle düzen ve sistemle olduğundan şüpheniz olmasın.

Kolaylıklar diliyorum.