Yurt dışından çektiği videolarda uyuşturucu ticaretinden faili meçhul cinayetlere, mafyadan rüşvet alan milletvekiline kadar pek çok konuda yeni iddialar ortaya atan organize suç örgütü lideri Sedat Peker'e ilişkin attığı bir tweet ile yaptığı bir konuşmadan dolayı, Sözcü yazarı, gazeteci Uğur Dündar hakkında dava açıldı.
İstanbul Beykoz Savcılığı hazırlanan iddianame, Beykoz Asliye Mahkemesi tarafından kabul edildi. Dündar'ın 2 yıl hapsi isteniyor. Sözcü'den Ümit Türk'ün haberine göre, söz konusu ihbarı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptı. Uğur Dündar'ın 25 Eylül 2021'de sosyal medya hesabından yaptığı, “Hayatım mafyalar, suç örgütleri, hırsızlar, hortumcular, uyuşturucu baronlarıyla mücadele etmekle geçti. Sedat Peker hakkında da haber yaptım. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki artık halk, onu bir suç örgütü lideri olarak değil, temiz toplum savaşçısı olarak görüyor” paylaşımı ile bir televizyon programında yaptığı, “Peker yolsuzluk ve hırsızlar konusunda irin toplamış bir çıbana iğne batırdı. Hakikat adına teşekkür etmemiz lazım” değerlendirmesi, “suçu ve suçluyu övmek” olarak nitelendirildi.
İddianamede, bu ihbarın delil kabul edildiği belirtilerek, “Hakkında suç örgütü kurma suçundan yakalama kaydı bulunan Sedat Peker isimli şahsın yurt dışından internet aracılığıyla yapmış olduğu paylaşımlar ve devlet yetkililerine karşı mesnetsiz iddiaları kapsamında, kamu düzeni açısından açık ve yakın tehlikelerin de ortaya çıktığının her türlü izahtan vareste olduğu, bu kapsamda şüphelinin aynı suç işleme kararı icrası kapsamında söylemleri ve paylaşımları kapsamında zincirleme şekilde suçu ve suçluyu övme suçunu oluşturduğu anlaşılmaktadır” denildi.
Beykoz Asliye Ceza Mahkemesi de, Dündar'ın 2 yıla kadar hapsinin istendiği bu iddianameyi kabul ederek dava açtı.
Süleyman Soylu'nun ihbarı üzerine açılan davada Uğur Dündar'ı savunacak olan diğer avukatı Murat Ergün da tespitlerini şöyle açıkladı:
“Bu iddianame yarım asrı aşan meslek hayatını suç odaklarına karşı doğruları savunmakla geçirmiş bir gazeteciyi suçu övmekle itham ediyor. Hal böyle olunca bu ironiyi ispatlayan çok somut ve tartışmasız deliller olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak yok!.. İddianameyi son derece zorlama ve soyut varsayımlarla dolu. İddianamedeki suçlama Türk Ceza Kanununda düzenlenen yasa maddesinin hiçbir unsurunu taşımamaktadır.”
“İddianamede, Sedat Peker'in hangi suçunun övdüğü belirtilmemektedir. Şimdi soruyorum: Uğur Dündar, Sedat Peker'in hangi suçunu övmüştür? Sedat Peker son dönemde yaptığı paylaşımları sebebiyle yargılanmış ve mahkum olmuş mudur? Yani ortada (işlenmiş bir suç) var mıdır? Peker son dönem paylaşımları sebebiyle adil bir yargılamaya uğramamış, mahkum olmamış ve mahkumiyet kararı da kesinleşmemişse biz hangi suçtan bahsediyoruz? Anlaşılan o ki; İçişleri Bakanı Soylu, Peker tarafından dile getirilen son derece vahim usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarını araştırmak yerine müvekkilim Uğur Dündar'ın üzerine gitmeyi tercih etmiştir.”
“Soylu'nun, Dündar hakkında gerçekleştirdiği hukuksuz ve asılsız bir suçlamanın hiç yeri yokken, bunun bir ceza davasına dönüşmüş olması, Uğur Dündar'ın lekelenmeme hakkına yapılmış çok büyük bir tecavüzdür. Hukukun gerçekleri günlük siyasetin çekişmelerine veya kişilerin kimliğine göre değişmez. Ülkece yaşadığımız süreçte, daha düne kadar iktidarın en değer verdiği sosyal figürlerden olan, resmî protokol yemeklerinin baş köşesinde ağırlanan, gördüğü destek ve işbirliği sayesinde en başarılı iş adamı ödülleri alan Sedat Peker'in koşullar değişip ifşalarda bulunması üzerine (geçmişi sabıkalarla dolu azılı bir suçlu) olarak yansıtılmaya başlandığını görüyoruz. Böyle bir çelişkiyi hukuk kaldırmaz. Sedat Peker'in ileri sürdüğü iddiaların doğru olup olmadığı, iddialarda ileri sürülen kriminal ilişkilerin gerçekleri yansıtıp yansıtmadığı hakkında bugüne kadar yasal ve çok yönlü bir soruşturma açıldığını duymadık.”
“Dolayısıyla ileri sürülen iddiaların peşinen yalan ve yanlış olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Uğur Dündar da sırf bu amaçla, dava konusu sözlerinde halkın haber alma hakkının öneminden, temiz, açık ve şeffaf siyasetin gerekliliğinden hareketle kamu yararını gözeten bir gazeteci olarak açıklamalarda bulunmuştur. Gazeteci ne yapacak? Başını kuma mı gömecek? İleri bir hukuk düzeninin hakim olduğu bir ülkede, (olayların içinden) haber verdiğini söyleyen Peker'in açıklamaları masumiyet karinesi ışığında önemli bir ihbar kabul edilir, gerçekliği çok yönlü olarak araştırılır, komisyonlar kurulur ve bu atmosfer ülke iyiliği için fırsata çevrilir.”
“Ancak gördüğümüz üzere bırakın fırsata çevirmeyi, şu an bu amacı taşıyan insanların cezalandırılması için açılan bir davayı konuşuyoruz. Gazeteciyi susturmak toplumu susturmaktır. Susan toplum diktatörlüklerde olur. Hukuk ve demokrasi buna izin vermez. Türkiye Cumhuriyeti tüm eksiklerine rağmen bir hukuk ve demokrasi ülkesidir. Üstelik yolsuzlukla mücadelenin Türkiye'nin öncelikli meselesi olduğunu bizzat AKP iktidarı dile getirmiş ve bu vaatle başa gelmiştir. Uğur Dündar'ın da önem verdiği husus tam olarak budur. Uğur Dündar'ın amacı kişilerden, kimliklerinden, makamlarından ve geçmişlerinden bağımsız olarak, bugün yaşananların temiz toplum hedefine ulaşılmasına katkı sağlaması dileğinden başka bir şey değildir. Ucu kime dokunursa dokunsun hiçbir suçun karanlıkta kalmaması ve bu bağlamda hassasiyetle araştırılması hukukun idealidir. Uğur Dündar bu ideali paylaşmıştır.”
“Davanın açıldığı Türk Ceza Kanunu'nun suçu ve suçluyu övme maddesinde, işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi övmekten söz edilmektedir. Uğur Dündar'ın yaptığı ise iktidarın haksız ve hukuksuz uygulamalarını ifşa ederek Peker'in halk gözünde eski imajını sildiği eleştirisidir. Bu sözler henüz soruşturma aşamasında olan bir hareketi anlattığı için suçun unsurları yoktur. Aslında iddianameyi hazırlayan savcılar da bunun böyle olduğunu bilmektedir. Ancak yargımızda talimatla iş görme alışkanlığı nedeniyle küçük bir oligarşik grubunun istekleri doğrultusunda bu dava açılmıştır. Uğur Dündar'ın bu davadan da aklanacağından kimsenin şüphesi olmasın.”