Uğur Kurt'u vuran polisin elinde gaz silahı vardı ama tabancayla ateş etti!

Uğur Kurt'u vuran polisin elinde gaz silahı vardı ama tabancayla ateş etti!

Okmeydanı’nda, cemevi avlusunda bekleyen Uğur Kurt adı yurttaşı ateş ederek öldüren polis memuru S.K.’nın ifadesi, cinayetten tam iki ay sonra savcılıkça alınabildi. Polis S.K., ifadesinde, aslında elinde boyalı gaz silahı olan ‘FN’ olduğu halde silahla ateş ettiğini anlattı. Polis S.K., ateş ettiği yönde cemevi olduğunu bilmediğini ileri sürerken, kendisine yönelik “Sıkma” şeklinde bir talimat duymadığını savundu. Polis S.K.’nin ifadesinde bazı çelişkiler öne çıktı: Sokağa girerken, arkalarında olduğundan söz ettiği zırhlı aracı, ateş ederken görmediğini iddia etti. Polis S.K., Kurt’un ölümünden sonra psikolojisinin bozulduğunu da söyledi.

Okmeydanı’nda, geçen 22 Mayıs’ta meydana gelen olayda; bir grup göstericiyi ara sokaklarda takip eden polis ekibinden S.K., üzerlerine molotofkokteyli atılması üzerine silahını çıkararak ateş etmiş, bu sırada cemevi avlusunda cenaze bekleyen belediye işçisi Uğur Kurt’u öldürmüştü. Bu soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, katil zanlısı polisin ifadesini, olaydan tam üç ay sonra, 21 Ağustos’ta aldı.

 

Boyalı gaz silahı eğitimi almış

 

Radikal’den İsmail Saymaz’ın ulaştığı ifadesinde S.K., 2009 yılında Polis Meslek Yüksekokulu’ndan mezun olunca İstanbul’a atandığını ve Ocak 2014’te Terörle Mücadele Şubesi ekipler amirliğine gelince ‘şortland’ marka zırhlı araçlarda ekip elemanı olarak çalışmaya başladığını kaydetti. S.K., bu kapsamda, boyalı gaz silahı olan “FN” silahını kullanma eğitimi aldığını belirtti.

Kurt’un vurulduğu gün DHKP/C’nin alt yapılanması olduğunu iddia ettiği Liseli Dev- Genç adlı grubun eylem yapacağı istihbaratının geldiğini anlatan S.K., ekip arkadaşlarından V.A., Ş.A. ve B.A. ile 2462 numaralı zırhlı araçla okulun yanında beklediklerini söyledi. Liseli grubun, iddiaya göre, molotofkokteyli ve havaifişek atması üzerine müdahale ettiklerini ve grubu takip için ara sokaklara girdiklerini savunan S.K., bu sırada araç içerisinde FN silahı ile arkada hazır durduğunu kaydetti. Piyalepaşa Caddesi’ne çıkacakları sırada araca molotofkokteyli atıldığını ve parçalarının FN silahını kullanmak üzere açık bırakılan mazgaldan içeriye girdiğini kaydeden S.K., iki arkadaşının üzerlerine alev sıçradığını, bulaşan sıvı nedeniyle alnının ve kolunun yanmaya başladığını öne sürdü. Araçtan çıktıktan sonra caddenin aşağısında bekleyen yüzleri kapalı bir grubun molotofkokteyli ile üzerlerine geldiğini ileri süren S.K., şunları iddia etti:

“Ş. abinin silah çektiğini görünce ben hemen aracın arkasına uzanarak, sol taraftaki silahımı aldım. Ş. abinin, elinin yanık olması nedeniyle namluyu çekemediğini fark ettim. Benim vücudumda yanık çok fazla etki yapmadığından silahımı kurdum. Ş. abiyi ‘Molotof geliyor’ diye uyardım. Bir şahsın yanan molotofu araçta sıkışık vaziyette kaldırmış olan bizlere atmakta olduğunu görünce ayak izasına hedef alarak, etkisiz hale getirmek amacıyla bir el ateş ettim. Karşı taraftaki sokak arasına kaçtığını görünce şahsı vuramadım. Civarda başka eylemciler olduğunu gördüğümden saldırıya devam etme ihtimallerine binaen silahımı havaya doğrultarak ateş etmeye başladım.”

S.K., kendisinden önce ateş edilip edilmediği sorusuna ilişkin, “Net olmamakla ve detay verememekle birlikte silah sesi duyduğumu hatırlıyorum. Ancak yakınımıza, aracımıza mermi isabet ettiğini fark edemedim” dedi. S.K., “O an ne hissettiğini” ise şöyle anlattı:

“Terörle mücadelede çok fazla tecrübem yok. Aracımız molotof kokteyli ile saldırıya uğramış. İçerisi yanmaya başlamıştı. Arkamızda şortland araç vardı. Aracın yanması nedeniyle ileri gidemediğimiz gibi, arka tarafımız da kapalıydı. Bir nevi sokak arasında sıkışmış vaziyetteyken, çok uzak olmayan bir noktadan molotoflu saldırı geldiğini görünce, bu molotofun da bana ya da arkadaşlarıma isabet edebileceğini, yanıp ölebileceğimizi düşündüğümden, kendimizi savunacak başka bir silah ve mühimmat olmadığı için, ateş ederek molotof kokteyli atan şahsı etkisiz hale getirmek istedim.”

 

Cemevini bilmiyormuş

 

İfadesinin bu aşamasında, arkalarında zırhlı araç olduğunu belirten rağmen S.K., ateş ettiği an olay yerinde başka ekip olup olmadığının sorulması üzerine, “Arkamızda şortland araç vardı. Ancak ben o aracı fark etmemiştim. Ve ateş ettiğim noktada Kağıthane Emniyeti zırhlı aracında görev yapan polisleri fark etmemiştim ” diyerek, çelişkiye düştü. S.K., görüntülerde, “Sıkma” talimatı verildiği duyulmuş olmasına rağmen, “Beni uyaran, bana seslenen kimse olmadı” iddiasında bulundu. Caddenin aşağısında cemevinin bulunduğundan haberdar olmadığını ve daha sonra haberlerde öğrendiğini ileri süren S.K., şöyle devam etti:

“V.A.’nın yandığını görünce yanarak öleceğimizi düşündüm. Ş. abi de yanmıştı. Eylemcilerin bizi öldürmek istediğini düşünerek ateş ettim. O an için saldırı önlemenin başka yolu yoktu. Ateş ettikten kısa bir süre sonra aşağıdan grup gelerek, ‘Vurulanlar oldu’ şeklinde sözler söylendi. İlkin inanmadık, çünkü cemevi bize uzaktı. Bu tür eylemlerde polislerin terör örgütü üyelerinin olayı mahalline çekilip saldırıda bulunmaları bilinen eylem ve taktikleri olduğundan, vurulan olduğunu ihtimal vermemiştik. Ancak bir süre sonra gerçekten bir şahsın cemevinde vurulmuş olduğunu söylentilerden duydum.”

Savcılık, ifade sırasında, S.K.’nin daha önce müfettişe verdiği ifadede, “Eylemcileri korkutmak amacıyla yere ve havaya ateş ettim” dediği fakat bu kez “Saldırıda bulunanları bertaraf etmek için silah sıktım” diye konuştuğu belirtilerek, aradaki çelişki soruldu. S.K. de “Molotof atan şahsı engellemek amacıyla ilk atışı yapmıştım. Çelişik gibi görülse bile şu andaki savunmama itibar edilmesini istiyorum” dedi.

 

‘Psikolojim bozuldu’

 

S.K., olaylarla hiçbir ilgisi olmayan bir kişinin hayatını kaybetmesinden ötürü üzüldüğünü ve psikolojisinin bozulduğunu iddia etti. Uğur Kurt’u kasten ve umursamazca ateş ederek öldürmediğini savunan S.K., “Ortam nedeniyle, içinde bulunduğum psikolojik durum ve yine ortamın fiziksel koşulları nedeniyle isabet aldığım şahsı değil, bir başka şahsı silahla vurmuş oldum. Cadde aşağısında cemevi olduğunu ve kalabalık toplandığını bilmiyordum” dedi.

Avukatı Tolga Yurdakul, müvekkilinin yardım edecek başka kimseler olmadığı, molotofkokteyli grubun caddeye çıktığı “mazur görülebilecek bir anda” kendisini ve arkadaşlarını korumak için ateş ettiğini savundu. Müvekkilinin diğer atışları, başka şahısların gelmesini önlemek için yaptığını öne süren Yurdakul, “İlk atıştan sonra cemevi bahçesinde karartı şeklinde bir şahsın düştüğü görülmektedir. Geriye kalan şarjördeki mermileri havaya sıkmıştır. Şayet tanık beyanlarında belirtildiği üzere, cemevi yönünde ateş edilseydi kalabalık içerisinde birçok şahsın yaralanması yahut o civarda bina ve araçların isabet alması söz konusu olacaktı. Yurdakul, S.K. için meşru müdafaa koşullarının oluştuğunu, kovuşturmaya yer olmadığını karar verilmesini, dava açılması halinde tutuksuz yargılanmasını istedi.