Hürriyet yazarı ve spor yorumcusu Uğur Meleke, gelecek sezon öncesi hazırlıklarını gerçekleştiren Fenerbahçe üzerine detaylı bir yazı kaleme aldı. Takımın adeta portresini çizen Meleke, yeni transfer Mathieu Valbuena üzerinden sarı-lacivertlilerin kaliteli futbolcuya ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Valbuena'dan övgüyle bahseden yorumcu, "Eksikleri kapatmak için kalite gerek, yetenek gerek, büyük takım davranışı gerek, Valbuena gerek, hatta daha fazla Valbuena gerek" diyen Meleke, yazısında sarı-lacivertlilerin geçen sezon şampiyon olan Beşiktaş'tan istatistiki olarak geri kalan taraflarının altını çizdi.
Uğur Meleke'nin 21 Temmuz 2017'de Hürriyet'te yayımlanan "Fener’e daha fazla Valbuena gerek" başlıklı yazısı şöyle:
Fenerbahçe geçen sezon Beşiktaş’tan 138 şut az attı, maç başına ortalama bir buçuk korner eksik kullandı. İleriye pas sayısında da rakibinden maç başına 12 geride. Tüm bu eksikleri kapatmak için kalite gerek, yetenek gerek, büyük takım davranışı gerek, Valbuena gerek, hatta daha fazla Valbuena gerek...
Aslında Fenerbahçe’nin geçen sezonunun özeti Advocaat’ın Şubat’taki Kayserispor maçı sonrası yaptığı basın toplantısında gizliydi. Hollandalı teknik adam o müsabakada kendi inisiyatifleriyle hücum pres yapan Salih ve Fernandao’yu basın toplantısında açıkça eleştirmiş, “Bu takım önde baskı yapamaz” demişti. Ben Advocaat’ı haksız bulmuyorum, kendi penceresinden gördüklerine saygı duyuyorum. Fenerbahçe’nin geçen yılki kadro kalitesi yetersizdi.
- Takım ağırlıklı olarak zekilerden, kalitelilerden, sezgisi yüksek oyunculardan değil, koşuculardan, savaşçılardan oluşuyordu. Sete yerleştiklerinde çok yavaş hücum eden, savunmayı delecek sihri üretemeyen bir takım. Siz de bu nüvedeki bir takımdan en iyi verimi almak için top kazanma ve hızlı hücuma gitme çaresini üretmişsiniz. Oyun planını Lens üzerine kurmuşsunuz. Lens’i kullanmanın yolu da geride bekleyip çabuk çıkmaktan geçiyor.
Ancak Advocaat’ın gözden kaçırdığı, ya da çare bulamadığı basit bir Türkiyegerçeği var: Süper Lig zaten ağırlıklı olarak ana planı bu olan takımlardan oluşuyor. 18 takımın 12-13’ü zaten bekleme odaklı. Siz bir büyük takım olarak bunları özellikle iç sahada alt etmek istiyorsanız topa sahip olmalısınız, inisiyatif almalısınız, büyük takım davranışı sergilemelisiniz. Fenerbahçe bunu yapamadı. Yapamadığı için de ligde iç sahadaki 17 maçın sadece 8’ini kazanabildi.
- 4 büyüklerin istatistikleri karşılaştırıldığında da Fenerbahçe’nin problemi net bir şekilde su yüzüne çıkıyor: Opta verilerine göre Fenerbahçe sezon boyunca 153’ü isabetli, toplam 410 şut atmış. 60 gol üretmiş, 7 şutu direkten dönmüş. Beşiktaş’sa 548 şut denemiş, 202 isabet bulmuş, 73 gol atmış, 11 denemesi de direkte patlamış. Lens ve Sow’un toplam şut sayıları (31), tek başına Quaresma’ya eşit. Fenerbahçe aslında koca bir yılı topuyla tüfeğiyle rakip kaleye gitmeden, ikinci bölgede bekleyerek, sert karşılayarak ve fırsat kollayarak geçirdi. Oysa Fenerbahçe özellikle Kadıköy’de fırsat kollamaz, fırsat kollatır. Önlem almaz, önlem aldırır. Bu yıl Aykut Hoca’nın değiştirmesi gereken en önemli duygu bu.
- Valbuena da gerek karakter gerek kariyer itibariyle önlem alan değil, aldıran oyuncu olmaya alışmış. Oynadığı takımlar hep inisiyatif alanlar. Hep zirve kovalayanlar, hem hücum edenler. Zaten gelir gelmez hazırlık maçlarında ortaya koyduğu futbol da mantalitesinin özeti gibi. Sürekli kaleyi düşünüyor, gol arıyor. Takımını driplingle hücuma hızlı geçirme özelliği de bonusu.
- Aykut Kocaman, Fenerbahçe’nin başında sahaya çıktığı ilk dakikadan itibaren, takımının önde basmasını istedi. Özellikle Olympique Marsilya önünde Van Persie-Valbuena ikilisinin baskısıyla kazanılan 3 top umut vericiydi.
Van Persie’yi Fenerbahçe’ye geldiği günden beri hiç bu kadar istekli görmemiştik, hücum pres konusunda çok arzulu. Onun baskısıyla kalecilerin vurduğu serseri topları Valbuena topluyor ve direkt gole gidecek fırsatları buluyor. Valbuena gol düşünmekten vazgeçmemeli. Örneğin Monaco önünde ikinci devrenin ortalarında bencilce davranıp attığı bir şut, Van Persie’yi kızdırdı ama Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan da bu.
Daha fazla oyuncunun kaleyi düşünmesi gerek. İnisiyatif alan daha fazla oyuncu gerek. Daha fazla kalite gerek, daha fazla Valbuena gerek.
- Valbuena’nın aksine Dirar inisiyatif alma konusunda çok istekli değil. Sporting karşısındaki golü yanıltmasın, kaleyi çok fazla düşünmüyor, atma değil attırma uğraşında. İyi niyetli, çalışkan ama sezonu sağ açıkta geçirirse bir büyük takımın ihtiyacı olan gol sayısına ulaşacak/ulaştıracak sinyalleri vermedi. Oysa sağ bekte çok daha etkili olur bu sorumlu haliyle.
- Dirar sonrası yapılan Isla transferi doğrusu bana sürpriz oldu. Isla çok kaliteli bir oyuncu ama Fenerbahçe Dirar’la onu bir arada nasıl kullanacak merak ediyorum doğrusu. İkisinin arka arkaya olduğu bir sağ çizgi çok savaşçı olur, yürekli olur, koşucu olur ama yaratıcılığı eksik kalır. Ben Fenerbahçe’nin kalitesini artıracak hamlenin tekrar Gökhan-Caner tarzı bekler bulması olduğunu düşünüyorum.
Acaba Dirar sağ, Isla sol bekte düşünülebilir mi? Isla, Juventus formasıyla 2013’te Milan’a, 2014’te de Catania ve Napoli’ye karşı solda oynamış. Acaba Fenerbahçe’de de sol bekte düşünülebilir mi? Tabii savunmanın kenarlarını Isla-Dirar’la kurarsanız, ön tarafta Lens’i veya onun tipinde bir oyuncuyu da saflarınıza katmanız gerek.
- Aykut Kocaman’ın adapte etmek istediği oyun anlayışında Kameni’nin de bence önemli bir rolü olacak. Çünkü gerek ayakla gerek elle oyunu hızlı kuran, pas isabeti yüksek bir kaleci Kameni. Volkan moralsiz gözüküyor, Juventus Bükreş önünde yediği gollerde hatalı.
Monaco’lu Lemar’ın golündeki çıkışı da öyle. Şu form durumlarına bakınca Kameni kesinlikle bir adım önde.
- Valbuena’nın gelişiyle, taraftarının görmeye hasret kaldığı o saldırgan, atak Fenerbahçe geri gelebilir.
- Marsilya maçında Robin Van Persie-Valbuena ikilisinin baskısıyla kapılan 3 top gelecek adına umut vericiydi.
- Fransız oyuncunun gelişiyle ileri uçta Van Persie’nin verimi artacak gibi duruyor.