Uğur Mumcu cinayeti: Azmettirenler 30 yıldır sır

Uğur Mumcu cinayeti: Azmettirenler 30 yıldır sır
Gazeteci-yazar Uğur Mumcu, aracına konulan bombanın infilak etmesi soncu katledileli 30 yıl oldu. Aradan geçen zamanda cinayetin tetikçileri, Oğuz Demir hariç yakalandı, ancak azmettirenler halen sır…Araştırmacı gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin üzerinden 30 yıl geçti. Yolsuzluk, terör, suç örgütleri ve devlet içerisindeki yasadışı yapılanmaları yazan Uğur Mumcu cinayetinde tetikçiler deşifre edildi, yargılandı. Ancak cinayetin arkasındaki karanlık yapı aradan geçen 30 yılda aydınlatılamadı, azmettirenler bulunamadı. Arabasına bomba konulduUğur Mumcu, 24 Ocak 1993 tarihinde Ankara’nın Çankaya ilçesinde o zamanki adıyla Karlı Sokak’taki evinin önündeki arabasına konan bombanın infilak etmesi sonucu katledildi. Mumcu cinayeti, 1990’lı yıllarda işlenen siyasi cinayetler ve katliamlar zincirinin bir halkası oldu.Cinayetin ardından dönemin devlet yöneticileri, Uğur Mumcu’nun evini ziyaret ederek eşi Güldal Mumcu'ya olayı çözme konusunda "namus sözü" verdi. Bunların başında yer alan dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Güldal Mumcu'ya "Cinayeti çözmek namus borcumuzdur" dedi. Ancak cinayet, uzun yıllar faili meçhul kaldı.Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, evinde ziyaret ettiği Güldal Mumcu'nun soruşturmaya yönelik eleştirileri üzerine "Bir tuğla çekersem duvar yıkılır" dedi. Mehmet Ağar, daha sonraki yıllarda Susurluk suç örgütünün yöneticisi olarak yargılanacak, ceza alacak ve adı birçok faili meçhul cinayetle gündeme gelecekti.Soruşturmadaki ihmalleriyle gündeme gelen dönemin Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Ülkü Coşkun ise dosyanın ilerlememesini eleştiren Güldal Mumcu'ya "Güldal Hanım üstüme gelmeyin. Namus borcumuz dediler, bugüne kadar hükümetin hiçbir üyesi dosyanın ne olduğunu bana sormadı. Bu işi devlet yapmıştır. Siyasi iktidar isterse çözer" yanıtını verdi.Tetikçilere Hizbullah operasyonunda ulaşıldıCinayetin tetikçilerinin bulunmasına yönelik ilk gelişme ancak 2000 yılında yaşandı. İstanbul’un Beykoz ilçesinde köktendinci terör örgütü Hizbullah'a 17 Ocak 2000 tarihinde yapılan ve örgüt lideri Hüseyin Velioğlu’nun öldürüldüğü operasyonda ele geçirilen CD ve disketler, polisleri Tevhid adlı bir oluşuma götürdü. Bu dijital materyallerde Yusuf Karakuş adlı kişi, Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’na verdiği özgeçmişte, Tevhid Selam örgütünden ayrıldığını ve Hizbullah’a katılmak istediğini belirtirken, referans olarak Uğur Mumcu cinayetini yazdı. Bu operasyonda Yusuf Karakuş ve Abdülhamit Çelik yakalandı. Alınan ifadeler üzerinden Hasan Kılıç, Şeref Dursun, Mehmet Dağdeviren, Talip Özçelik, Fatih Aydın ve Mehmet Şahin gözaltına alındı.7 yıl sonra tetikçiler yakalandıGözaltına alınan bu şüphelilerin ifadeleriyle soruşturmayı derinleştiren savcılık, cinayetin çekirdek kadrosuna ulaştı. Önce Tekin kod adlı Ferhan Özmen, onun ifadesinden Necdet Yüksel yakalandı. Adı tespit edilen Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Mühendisliği mezunu Cihan kod adlı Oğuz Demir ise son anda polisin elinden kaçtı.Necdet Yüksel ve Ferhan Özmen'in sorgularının ardından Ankara’nın Sincan ilçesine bağlı Çimşit köyünde 18 adet makinalı tabanca, bunlara ait fişekler, 39 el bombası ve çok miktarda patlayıcı madde ele geçirildi. Şüpheliler ifadelerinde, 1991 yılında İran’a giderek burada askeri ve dini eğitim aldıklarını anlattı.Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma sonunda 15 sanık hakkında iddianame düzenledi. İddianamede Uğur Mumcu cinayetinin yanı sıra akademisyen Bahriye Üçok, gazeteci-yazar Ahmet Taner Kışlalı, hukukçu Muammer Aksoy, Suudi Arabistan Büyükelçiliği görevlisi Abdulgani Bedevi, Amerikalı bilgisayar uzmanı, çavuş Victor Dean Marwick, İsrail’in Ankara Büyükelçiliği görevlisi Ehud Sadan ve Kaya Kaman'ın öldürülmesi dahil 18 olaydan bu örgüt sorumlu tutuldu. İddianamede, İran gizli servisi Sawama’nın Selam Tevhid ve Kudüs Ordusu üyelerine silah ve mühimmat desteği verdiği anlatıldı.Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel cezaevindeYargılama sonucunda Ferhan Özmen ve Necdet Yüksel önce idam cezasına, daha sonra ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay’ın onama kararında, Ferhan Özmen'in mensubu bulunduğu silahlı çete niteliğindeki örgütün Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı zorla değiştirip, yerine dini esaslara dayalı bir sistem getirmek olduğu ve cinayetleri bu amaçla işlediği ifade edildi.Gerekçeli kararda, sanıkların Mumcu’yu katletmesinin nedeni "irtica bahanesiyle dini değerlere saldırdığı" iddiası oldu.Bombayı koyan Oğuz Demir firardaSanıkların aldığı talimat kapsamında Necdet Yüksel'in 7-8 ay araştırma ve istihbarat çalışması yaptığı belirtilen kararda, Ferhan Özmen'in bombayı hazırladığı anlatıldı. Kararda, cinayetten bir gün önce akşam bir araçla Ferhan Özmen, Necdet Yüksel ve Oğuz Demir’in Mumcu’nun evinin yakınlarına geldikleri, Necdet Yüksel'in gözcülüğünde Oğuz Demir’in bombayı koyduğu anlatıldı. Mumcu’nun 24 Ocak saat 13:25 sıralarında otomobiline bindiği sırada bombanın patladığı ifade edildi.Ancak geride yargılanmayan bir tek Oğuz Demir kaldı. 30 yıldır Demir’in izine ulaşılamadı. İçişleri Bakanlığı, Demir’in adını "aranan teröristler" listesine koydu.UMUT davası ( Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmesinin de aralarında bulunduğu çok sayıda olayı kapsayan dava) firari sanık Oğuz Demir yönünden Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Mahkemeye yazı gönderen Emniyet Genel Müdürlüğü, Demir'in en son 1999 tarihinde Türkiye'ye giriş yaptığı ve Avustralya'da ikamet ettiğini bildirdiğini kaydetti. Yine bir ihbarda Demir’in kaçak yollarla Türkiye'ye giriş yaptığı öne sürüldü. Ancak ihbar asılsız çıktı. Son duruşmada mahkeme, Demir’in kaçak olarak aranmasına karar verdi. Böylece Demir hakkında yargılama sonunda bir karar verilmesinin önü açıldı. Ayrıca mahkeme, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve MİT’e müzekkere yazılarak, Oğuz Demir ile ilgili yeni bir bilgi olup olmadığının sorulmasına da karar verdi.Azmettirenler yargılanmadıUğur Mumcu cinayetinde, Oğuz Demir’in yakalanmamasının yanı sıra hâlen üzerinde sır perdesi aralanmayan diğer yön ise cinayeti kimlerin azmettirdiği sorusu oldu. Soruşturmacılar, tetikçilerin arkasında hangi yapıların veya kişilerin olduğunu somut olarak çözemedi ve mahkeme önüne çıkaramadı. Şüphelilerin eğitim aldığı İran’daki bağlantılarının da üzerine gidilmemesi soru işareti yarattı.