Julia Vergin
Ukrayna'daki savaş bugün sona erse bile zehirli ağır metaller ve mühimmat atıklarının, insanlar, hayvanlar ve doğaya uzun yıllar boyunca kalıcı zararları olacak.
Uluslararası toplumun en büyük temennisi, Ukrayna'daki savaşın bir an önce son bulması. Ancak cephede silahlar bugün sussa bile, savaşın yıkıcı ve acı tahribatının etkileri, farklı boyutlarıyla uzun yıllar boyunca kendisini hissettirecek.
Savaşın çevresel boyutu şu anda pek gündeme gelmiyor. Oysa mermiler, mayınlar ve bombalar, sadece binaları değil, doğayı da tahrip ediyor. Örneğin bomba ve roket atışlarında isabet alıp kısmen ya da tamamen yıkılan binaların enkazlarında, genelde yalıtım malzemesi olarak kullanılan asbest de serbest kalarak çevreye zehir saçıyor.
Savaş sırasında hasar gören rafinerilerden sızan petrol ve kimyasallar, toprağa ve tatlı su kaynaklarına karışıyor. Ayrıca kullanılan savaş mühimmatı da zehirli kimyasallarla dolu. Bunların atık ve kalıntılarının, on yıllarca etrafta kalıp doğaya kalıcı zararlar vermesi kuvvetle muhtemel.
Reuters haber ajansına göre, Ukrayna'da en az 10,5 milyon hektar tarım arazisi, savaş sırasında kimyasallarla kirlendi. Bu kimyasallar, suya ya da toprağa karıştıktan sonra bitkiler, hayvanlar ya da içme suyu yoluyla insanlara da ulaşacak.
Kiel Üniversitesi Hastanesi Toksikoloji Enstitüsü Müdürü Profesör Edmund Maser, "Denizdeki mühimmat kalıntı ve atıklarına daha yeni yeni bakmaya başlıyoruz. Bu araştırmalar, hâlâ cevaplanmamış pek çok soruya rağmen, tek bir sonuca varılmasını sağlıyor: Zehirli kimyasalların varlığı, canlılar için iyi bir haber değil" diyor.
Maser, sadece Kuzey ve Baltık denizlerinin Almanya'ya ait bölümlerinin deniz tabanında 1,6 milyon ton savaş mühimmatının paslanmakta olduğunu söylüyor:
"Bu çürüme, denizdeki ekosistemi tehlikeye atan ve nihayetinde deniz ürünleri tüketenlerin sofralarına kadar ulaşan zehirli bir kokteyle dönüşüyor."
Mühimmatın içindeki maddeler, çoğunlukla patlayıcılar ve ağır metallerden oluşuyor. Bunlar arasında en güçlü patlayıcı maddelerden biri olarak bilinen TNT (Trinitrotoluen) de bulunuyor. Maser, "Sıçan ve farelerle yapılan deneyler, bize TNT'nin çok zehirli olduğunu kanıtlıyor" diyor.
Maser, toksikologların sualtındaki mühimmat kalıntılarından salınan TNT'nin tüm deniz canlılarına zarar verdiğini gözlemlediğine işaret ederek sözlerini "TNT, deniz hayvanlarının üremesini, büyümesini ve gelişmesini olumsuz etkiliyor. Hayvanlar üzerinde yapılan deneysel çalışmalardan, TNT ve diğer patlayıcıların kanserojen olduğunu da biliyoruz" diye sürdürüyor.
Bu durum, kanserojen olan arsenik ve kadmiyum gibi bazı ağır metaller için de geçerli. Yine ağır metallerden olan cıva ise sinir hücrelerine büyük zarar veriyor. Maser, TNT gibi maddelerin rüzgâr yoluyla taşınabileceğini ve etrafa dağılabileceğini de belirterek "Bu durumda zehirli maddelerin, yüzey suyuna karışarak akarsuları, nehirleri ve gölleri kirletmesi mümkün" diyor.
Maser, Kuzey ve Baltık denizlerinde yaptığı araştırmalara göre zararlı kimyasalların besin zincirine karışma ihtimalinin de hayli yüksek olduğunu dikkat çekiyor:
"İnsanların, zehirli maddelerin karıştığı sulardaki balıkları yemeleri halinde, risk altında olmalarından endişe ediyoruz."
Bir başka ihtimal de zehirli kimyasalların, yağmur suyuna karışıp toprak altına sızması: "O zaman içme suyu risk altında olur" diyen Maser, tahıl ya da sebzelere sirayet eden kimyasalların, bu yolla insan vücuduna girebileceğini de vurguluyor.
Toksikolog Edmund Maser, Ukrayna savaşından sonra Karadeniz'in de Kuzey ve Baltık denizlerine benzer bir durumda olacağını düşünüyor. Sonuç: Zehirli mühimmat kalıntılarıyla dolu kirli bir deniz!
Alman toksikolog ve ekibi, zehirli TNT'yi denizden ayrıştırmak için çözümler arıyor. Maser, toprağın üst katmanlarını kaldırarak ağır metalleri ve TNT'yi çeşitli yöntemlerle çıkarıp kimyasalları bertaraf etmenin ve böylece toprağı yeniden kullanılabilir hale getirmenin mümkün olabileceğini söylüyor. Ancak bu tür iyileştirme önlemleri hayli pahalı ve oldukça uzun vadeli.
Sokolovsky Enstitüsü uzmanları, "Ukrayna'nın toprak fonuna ve topraklarına savaş nedeniyle şu ana kadar verilen zarar ve kayıpların toplam maddi değerinin 15 milyar ABD dolarından fazla" olduğunu tahmin ediyor.
Ağır metaller söz konusu olduğunda, "bertaraf" ifadesi, tehlikeli maddelerin güvenli olduğu düşünülen başka bir yerde depolanması anlamına geliyor. Toksikolog Maser, bu duru şöyle açıklıyor: "Ağır metal, ağır metal olarak kalır. Bundan kurtulamazsınız."