Ülkücü yazardan MHP'ye: Kürdistan için oy isteyen HÜDA-PAR'la aynı cephedesiniz!

Ülkücü yazardan MHP'ye: Kürdistan için oy isteyen HÜDA-PAR'la aynı cephedesiniz!

Yeniçağ yazarı Selcan Taşçı, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin MHP'ye yönelik olarak "Siz 'Türklük için evet', 'vatan için evet' diyorsanız; seçimlerde 'Kürdistan için' oy isteyen, Türkiye'nin referandumla bölünmesinden yana olduğunu gizlemeyen, 1923 Cumhuriyeti'yle hesaplaşmak derdindeki bu yapı neden/nasıl 'Evet' diyor dersiniz? Düşünün bence; 'Kandırıldık'tan önce son çıkıştır bu sizin için belki de" dedi.

Selcan Taşçı'nın "'Kandırıldık"tan önce son çıkış!" başlığıyla yayımlanan (22 Şubat 2017) yazısı şöyle:

Hizbullah terör örgütüyle ilişkisi olduğu gerekçesiyle kapatılan Mustazaf-Der'in eski Genel Başkanı tarafından 2013'te kurulan HÜDA-PAR, 16 Nisan'da yapılacak referandumla ilgili kararını açıkladı:

 "Evet".

***

Madem referandumda "Hayır" diyeceğini ilan eden Türk Milliyetçileri sırf onlar da "Hayır" diyor diye "CHP'nin, Aydınlıkçıların kuyruğuna takılmış" oluyor;

Bu denkleme göre, referandumda "Evet" diyeceğini ilan eden Türk Milliyetçileri de, onlar gibi "Evet" diyen "HÜDA-PAR'ın kuyruğuna takılmış" olmalı!

Peşinen belirteyim bu asla benim yakıştırmam değil.

Bu, "Hayır" diyenleri karalamak üzere yürütülen mantığın kaçınılmaz sonucu!

***

"Evet" diyen Türk Milliyetçileri, "kimin kuyruğuna takıldıklarını" merak edip baktılar mı bilmem ama bakmadılarsa benden onlara "dost kıyağı".

"Evet" diyor tamam da, şu HÜDA-PAR başka neler diyor acaba? Parti programlarından aktarıyorum:

"Cumhuriyet ideolojisi, temel olarak iki ilke üzerine kurulmuştur. Bunlardan biri laiklik, diğeri de Türklüktür. ...hem laiklik hem de Türklük dayatmalarına tepki olarak vuku bulan Şeyh Said Kıyamı, Dersim ve Ağrı Ayaklanmaları büyük bir şiddetle ve katliamlarla bastırılmış, (...) bu dönemde yapılan zulüm ve vahşet akıl almaz boyutlara ulaşmıştır.

(...)

Öncelikle bugüne kadar yapılan zulümlerden dolayı devlet adına özür dilenmeli ve mağdurlara tazminat ödenmelidir.

Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir.

Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır...

İlköğretim öğrencilerine okutulan, ırkçılık kokan 'Andımız' ve benzeri metinler kaldırılmalıdır. Muhtelif yerlerde yazılan 'Ne Mutlu Türküm Diyene' gibi yazılar silinmeli, "Bir Türk dünyaya bedeldir." şeklindeki ırkçı söylemlere son verilmelidir.

Zulüm ve ayrımcılık uygulamış olan tarihi şahsiyetlerin isimlerini taşıyan okul, kışla, cadde, sokak ve benzeri yerlerin isimleri derhal değiştirilmelidir.

Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere, anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hâkim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem terk edilmelidir.

İsimleri değiştirilen yerleşim yerlerine eski adları geri verilmelidir...

Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir...

Mevcut yapının tabu olarak kabulünden vazgeçilerek olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir. Toplumun huzur, refah ve güveni için gerekli olduğunun toplumun çoğunluğu tarafından kabulü halinde bu modeller uygulanabilmelidir..."

***

İşte böyle...

Tutup referandum kampanyasını "Ahmet evet diyor diye hayır", "Mehmet hayır diyor diye evet"e kilitlerseniz biri de çıkar der:

Siz de sütten çıkmış ak kaşık cephesinde değilsiniz!

Siz "Türklük için evet", "vatan için evet" diyorsanız; seçimlerde "Kürdistan için" oy isteyen, Türkiye'nin referandumla bölünmesinden yana olduğunu gizlemeyen, 1923 Cumhuriyeti'yle hesaplaşmak derdindeki bu yapı neden/nasıl "evet" diyor dersiniz?

Düşünün bence;

"Kandırıldık"tan önce son çıkıştır bu sizin için belki de!

***

Böyle eleştiri mi olur

-----

Başbakan Binali Yıldırım, dünkü AKP grup toplantısında "Buradan açık bir şekilde Sayın Kılıçdaroğlu sana sesleniyorum. Kılıçdaroğlu halk oylaması için bir ilham peşinde. Nerede bulmuş ilhamı? Şili'de. Şili'de ne işiniz var Şile'ye gidin..." derken, ev ahalisi şöyle mırıldanıyordu:

-  "İlim Çin'de dahi olsa alınız" diye hadis var!.. Böyle eleştiri mi olur!

***

BOZKURT...

------

Dün, AKP Genel Başkanı'nın bozkurtlu selamlamasını görünce CHP Genel Başkanı'nın bozkurt yapışını hatırladım.

O zaman MHP Genel Merkezi bu hareketi "gayrı samimi" bulduğunu açıklamış ve seçmenine şöyle seslenmişti:

"Sizi aldatacaklarını mı zannediyorlar?

Bu gafillere dersi vereceksiniz!"

Kaynak: "Kandırıldık"tan önce son çıkış! - Selcan TAŞÇI