'Uludere karanlığı simgelemeye doğru koşuyor'

'Uludere karanlığı simgelemeye doğru koşuyor'

Ali Bayramoğlu Yeni Şafak, 25 Mayıs Taraf

 

Bakan ve hükümeti

 

Gülhane Parkı'ında bir deve yavrusu anasına sormuş, "Neden bizim sırtımızda koca bir kambur var?" diye...

Ana, "onun adı hörgüç a yavrum, çölde uzun yürüyüşlerde susuz kalınca içmek için doldurduğumuz suyu saklamamıza yarar" cevabını vermiş...

"Peki anne demiş", köşek, "Neden bizim kipriklerimiz böyle yelpaze gibi uzun, uzun hem de kıvrık...?"

"Çölde kum fırtınası olduğunda gözümüze kum kaçmasın, önümüzü görelim" diye demiş anası...

"Ya tırnaklarımız" demiş köşek, "Niye böyle garip ve iki parça...?"

"Neden olacak yavrum, işte, çölde kumda batıp çıkmamak, rahat yürümek için" demiş ana...

Yavru anasına bakmış bakmış, "çöl ha" demiş ve eklemiş:

"İyi de, annne, o zaman, ne işimiz var bizim bu Gülhane Parkı'nın ortasında..."

İdris Naim Şahin bizdeki sözleri tüketti...

Başka yapacak benzetme de yok...

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik demiş ki: "Sayın İçişleri Bakanımız İdris Naim Şahin'in hayatını kaybeden insanlarla ilgili elde herhangi bir delil yokken onları PKK'nın figüranları olarak nitelendirmesi doğru olmamıştır. Sayın Bakanın bu yaklaşımını ve üslubunu insani bulmuyoruz. Sayın Bakanın üslubunun ve yaklaşımının AK Parti hükümetine ve AK Parti'ye ait bir yaklaşım ve üslup olmadığı da ortadadır."

İyi de sayın Çelik, o bakan neden hükümette, neden aranızda o zaman?

Köşek misali, neden?

Bakanın bu kaçıncı katılmadığınız, kaçıncı hükümeti yansıtmayan açıklaması?..

Bu bakan değil midir, polis birimlerinin, jandarmanın, iç güvenlik kuvvetlerinin sorumlusu?

Bu bakan değil midir, haklı ve meşru KCK soruşturması başta olmak üzere pek çok doğru soruşturmayı, yöntemi ve kapsamıyla gayri meşru hale düşüren, demokrasiye gölge oluşturan uygulamaların son siyasi şefi?

Tutuklu bir öğretim üyesini, Ersanlı'yı, daha iddianame bile ortada yokken suçlu ilan edip, "onun eski eniştesi de öyleydi" diyebilen bu bakan değil midir?

Bu bakan değil midir, önünde vatandaş oynatan?

İyi de bu bakan, sizin içişleri bakanınızdır...

Aylar önce bir yazıda sormuştum bu bakan için: "Marangoz hatası mı yoksa marangozun yeni tarzı mı" diye...

Her gelişme, her açıklama, her söz, hızla ikinci şıkkın doğru olabileceğini akla getiriyor.

Sizin telafi edici açıklamalarınıza rağmen...

Hataların sorumluluğunu taşıyanlar özür dilemeyi bilmezse, hata yapanlar açık bir şekilde cezalandırılmazsa, Şahin "şahin" gibi isimler, bu durumu teyit edercesine görevine devam eder, beyanat üzerine beyanat verirlerse, telafi edici sözlerin ne anlamı kalır?..

İlk söz önemlidir...

İlk söz, tek bir söz, tek bir cümle bazen her şeyin önüne geçer.

Anı, o anın akışını simgeler ve gerçeği ifade eder hale gelir...

Siyaseti eylem kadar söz yapar...

Ve bu iş artık şirazesinden çıktı.

Uludere hadisesi adım adım yeni derin bir politika ve karanlığı simgelemeye doğru koşuyor.

Hükümet hızlı, etkin ve adil bir şekilde hareket etmezse, suçluları ortaya çıkarmayı bilmezse, bu iş iyice çığırından çıkacaktır.

Bu ülke artık Başbakan'ın "vicdan"ıyla yetinebilecek noktayı çoktan aşmıştır; bu ülke "acı paylaşmakla" idare edilecek aşamayı da çoktan geride bırakmıştır...

İhtiyacımız olan hukuktur, hukukun vicdanıdır, hukukun mantığıdır...

Aksi halde gidilen yer bölünmedir, acıdır, yeniden vesayettir...