28 Aralık 2011’de kaçakçılığa giden bir grup köylü, Irak’ın kuzeyinden dönüşte terörist zannedilerek Türk Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçakları tarafından bombalandı.
Birçoğu parçalanarak hayatını kaybeden 34 kişinin cesedi, akrabaları tarafından katırların sırtına yüklenerek Uludere’ye bağlı Ortasu (Roboski) köyüne getirildi. Irak sınırında gerçekleşen katliamın bugün 726’ncı günü. Olayın hemen ardından başlatılan soruşturmada bir arpa boyu yol alamayan Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı, olayın oluş şeklini, kimlerin hangi bilgiye ya da hangi kurumun sağladığı istihbarata dayanarak ‘vur’ emri verdiğini tespit edemedi. Yaklaşık 17 ay boyunca soruşturmayı yürüten sivil savcılar daha sonra dosyanın Genelkurmay Askerî Savcılığı’na gönderilmesine karar verdi.
Zaman'dan Ahmet Görçüm'ün haberine göre, bombardımanda oğlu Mehmet Ali Tosun’u kaybeden Zeki Tosun, duygularını, “Failler ortaya çıkarılsın. Biz sadece adalet istiyoruz.” sözleriyle dile getiriyor. Hâlâ ilk günkü gibi yüreğinin yandığını belirten Tosun, gün geçtikçe adalet konusunda umudunu yitirmeye başladığını kaydediyor. Acılı baba, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çocuklarımızı kim, neden öldürdü bilmek istiyoruz. Failleri elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Roboski için herhangi bir adalet, bir hukuk yok. Hukuk, zulüm zalimlerin elinde kalmış. Uludere dosyası, hiçbir zaman askeri savcılığa gitmemeliydi.” Şerafettin Elçi Havaalanı’nın açılışında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bizzat görüştüğünü dile getiren Tosun, “Bize dedi ki, ‘Hükümetin bu katliamda bir emri, bir bilgisi yok.’ Madem devletin bir alakası yoksa neden gizlilik kararı koydunuz. Şimdi de sivil savcıdan askeri savcılığa dosyayı verdiniz. Madem asker bunu yapmış. Kaygımız da budur. Askerî savcılık burada bir şey yok diye karar verir.” şeklinde konuştu.
Katliamdan yaralı olarak kurtulan 4 kişiden biri olan Hasan Ürek, suçluların yargı önüne çıkması için büyük bir mücadele verdiklerini belirterek, “Roboski için bir adım atılacaksa failler ortaya çıksın. Hak ettikleri cezayı alsınlar. Olayın ikinci yılı doldu, halen ortaya çıkarılan somut bir şey yok. Yapanlar yargı önüne çıkınca başta aileler olmak üzere bütün dünya az da olsa vicdanen rahatlayacak.” ifadelerini kullandı.
Soruşturmanın yürütülüp yürütülmediğinden bile haberlerinin olmadığını aktaran Serhat Encu’nun ağabeyi Veli Encu, dosyanın Askeri Savcılığa gönderilmesini şöyle değerlendirdi: “Bırakın katliamda soruşturmanın ilerlemesi, faillerin gizlenmesi söz konusu. Sorumluların korunması için adımlar atıldı ve atılmaya devam ediyor. Katliamda ölenler sivil insanlardır. Bu katliam dosyasının askeri yargıda değil, sivil yargıda soruşturmanın yürütülmesi gerekliydi. Asla oradaki bir asker, bir savcı kendi komutanını yargılayamaz.”