Merkezi Londra’da bulunan uluslararası örgütün "Doğaya aykırı felaket" başlığıyla yayımladığı raporda, felaketzedelere muamelenin ve Amerikan hükümetinin barınma, sağlık hizmetleri gibi konulardaki politikalarının, Körfez Kıyısındaki yoksul azınlık için yeniden inşa çalışmalarını ve evlere dönüşü engellediği kaydedildi.
Uluslararası Af Örgütü Amerikan Kongresine, ülkede felaketlere müdahaleyle ilgili ana kanun olan Stafford Yasası’nın bütün felaketzedelerin insanca ve adil muamele görmesini garanti edecek şekilde değiştirilmesi çağrısında bulundu.
Raporda, özetle felakete müdahalede hükümetin eylemlerinin, insan haklarının ihlalini ortaya koyduğu ve sonuçta da felaketin meydana geldiği bölgenin demografik yapısının kalıcı olarak değiştiği kaydedildi.
ABD’nin güneydoğu eyaletlerini vuran, başta New Orleans, Louisiana ve Mississippi eyaletlerinde etkili olan Ağustos 2005’teki, büyük çaplı yıkımın meydana geldiği kasırga felaketinde yaklaşık 1800 kişi hayatını kaybetmişti.
Beyaz Saray ile eyalet yetkilileri ise felaketin ardından insanlara yardım için ellerinden geleni yaptıklarını söylüyor.
Merkezi Cenevre’de bulunan BM İnsan Hakları Komitesi de 2006’daki bir raporunda, ABD’nin, Katrina kasırgasının geride bıraktıkları ışığında, "yardım ve yeniden inşa çalışmalarında yoksullar ve siyahların haklarının güvence altına alınması konusunda" çabalarını artırması gerektiği kaydedilmişti.
"KASIRGA ABD’NİN TARTIŞILMASINDAN PEK HOŞLANMADIĞI GERÇEKLERİ ORTAYA KOYDU"
Katrina kasırgası ve felakete müdahalenin, "ABD hükümetinin tartışılmasından pek hoşlanmadığı gerçekleri ortaya koyduğu" yorumlarına da neden olmuştu.
ABD’nin resmi verilerine göre de dünyanın en büyük ekonomisinde yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaya çalışan insan sayısının 37 milyonu bulduğu gündeme gelirken, resmi istatistiklerin gerçek duruma göre daha iyimser bir tablo çizdiğine dikkat çekilmişti.
Uzmanların, yoksulluğun ABD’de "kronik" bir sorun halini aldığı, son yıllarda toplam nüfus içindeki yoksulların sayıca ve oran olarak artış gösterdiği yorumları uluslararası basında yer almıştı.
"Katrina kasırgasının, iç sefalet manzaralarını dünyanın gözleri önüne serilmesine yol açtığı" yorumlarıyla birlikte bazı gözlemciler, Soğuk Savaş dönemi sonrası "tek süper güç kalan" ABD’de Katrina’dan sonra ortaya çıkan görüntülerin, Bangladeş, Somali, Angola gibi en yoksul 3. Dünya ülkelerini hatırlatan insan manzaralarını gösterdiği yönünde açıklamalar yapmıştı.
Felakette ölen siyahların sayısı da ABD’de ırk ayrımcılığı sorununun sürdüğünü gösterdiği yorumlarına neden olmuştu.
İngiliz Tıp Dergisi’nde felaketin olduğu yıl bir yazısı çıkan Amerikalı sağlık uzmanı David Atkins, "ABD’de sağlık alanındaki eşitliksizliklerin, yılda yaklaşık 84 bin kişinin ölümüne yol açtığı"na ilişkin yazısında, Katrina kasırgası sırasında yaşananlara işaret ederek şöyle demişti: "Çatıların tepelerindeki (yardım bekleyen) insanların görüntüleri, yoksul bir güney eyaletinde fakir ve siyah olmanın sağlık için zararlı olduğunu açıkça gösterdi." Yazısında, kasırganın vurduğu Meksika Körfezi kıyısını yıkıcı fırtınalar ve kasırgalardan korumak için kapsamlı bir planın yıllardır uygulanmadığını belirten Atkins, maddi kaynağın kurtarma çalışmaları için değil, koruma için olması ve halk sağlığının güçlendirilmesi gerektiğini de ifade etmişti.