Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve ona bağlı Türkiye Ulusal Komitesi, 14 Aralık'ta Gülen Cemaatine yakın medya kuruluşlarına yapılan baskınlar nedeniyle Türkiye'deki yetkilileri kınadı ve operasyonda tutuklanan gazetecilerin serbest bırakılması için çağrı yaptı.
IPI Türkiye Ulusal Komitesi tarafından yapılan açıklamada, “bu baskınların, politik sorunları çözmek için basın özgürlüğüne saldırmanın Türkiye’de bir gelenek haline geldiğine dair başka bir işaret daha” olduğunu ifade edildi. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Geçmişte muhalif gazetecilerin ‘darbe plancısı’ veya ‘terörist’ gibi suçlamalar ileri sürülerek tutuklandığı gibi, yine meslektaşlarımız ‘paralel yapı’ suçlamasıyla hedef alınıyor.”
IPI Basın Özgürlüğü Yüksek Danışmanı Steven M. Ellis, baskınların, Türk liderlerin medyada AKP’ye dair yer alan yolsuzluk iddialarını baskılamaya çalıştığı olaylar zincirinin son halkası olduğunu belirtti.
YouTube ve Twitter’daki yasaklamalara da değinen Ellis şunları söyledi:
“Yolsuzluk suçlamalarını delillerle çürütmektense, bunlara bir sır perdesi çekmek ve suçlamaları yöneltenleri hedef almak sadece, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve demokrasi yönündeki kamu güvenini zayıflatmaya sebep olur.”
Ellis, 2012’de 100 gazetecinin benzer baskınlarla parmaklıkların ardına atıldığını, bu sayının Ekim’in başlarında 19’a düştüğünü, ama dünkü tutuklamalarla Türkiye’nin tekrar “dünyanın önde gelen gazeteci hapishanesi” ünvanını elde ettiğini söyledi.
IPI temsilcileri, Türkiye’deki basın mensuplarının karşılaştığı zorluklar olarak, dolaylı ve doğrudan hükümet baskısı, kuvvetler ayrılığı sisteminin zayıflaması ve zehirli, medya karşıtı söylemlerle kutuplaşan siyasi iklimi sıraladı.
IPI’a bağlı Güney Doğu Avrupa Medya Organizasyonu da dünkü gelişmeler hakkında benzer bir tehlikeden bahsederek “medyada siyasi bir baskı” olduğunu söyledi.
IPI Türkiye Ulusal Komitesi, bu gelişmelerin “hukukun egemenliği ve basın özgürlüğü konusundaki temel ilkeleri” savunan bir Türkiye’ye ihtiyaç duyulduğunu gösterdiğini söyledi.