Uluslararası Kriz Grubu'ndan Kürt sorunun çözümü raporu

Uluslararası Kriz Grubu'ndan Kürt sorunun çözümü raporu

Kurtuluş Tayiz

(Taraf, 14 Eylül 2012)

 

ICG’den ‘çatışmayı bitirme’ stratejisi

 

Uluslararası Kriz Grubu’nun (International Crisis Group —ICG) “Türkiye: Kürt sorununun çözümü ve PKK” başlıklı raporu basında yeterince ilgi görmese de bence hükümete ve Kürt hareketine yol gösterici öneriler sunmakta. Türkiye’yi içine düştüğü bu darboğazdan kurtaracak nitelikte değerlendirme ve önerileri içeren rapor, taraflara Kürt sorunu ve PKK meselesine dair uzun vadeli bir “çatışmayı bitirme stratejisi” sunuyor.

Hükümet için;

• Hükümet ve anaakım medya, teröre karşı topyekûn savaş çağrılarının tahrikine kapılmamalı ve bunun yerine, Kürtlerle birlikte çatışmanın uzun vadeli çözümüne odaklanmalı.

• Meşru Kürt siyasetçilerini cezaevine gönderen baskıcı kanunların değiştirilmesi ve güvenlik güçlerinin aşırılıklarının telafi edilmesi gerekiyor.

• Hükümet, Kürtlerin haklarının tanınması konusunda bugüne dek zikzaklar çizdi. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 2005 yılında “Demokratik Açılım” başlattı; ancak çabaları, 2009’da sekteye uğradı.

• AKP liderleri zaman zaman, okullarda seçmeli Kürtçe dersler açmak ve daha fazla reformun yapılması için Meclis’te diğer partilerle işbirliğini kabul etmek gibi olumlu sinyaller veriyorlar. • Zaman zamansa PKK’yı askerî olarak yenilgiye uğratmak, savaşın gerçek boyutunu küçük göstermek, Kürt sivil kayıpların üzüntüsünü paylaşmamak, Kürt hareketine olan derin kuşkusunu açıkça göstermek, şiddet kullanmayan binlerce aktivistin tutuklanmasını durdurmak için hiçbir şey yapmamak ve, Orta Doğu’nun çalkantı içinde olduğu bir dönemde uluslararası ortaklarından eleştiri gelmediğinden, genel olarak hoşnut kalmakla yetinmek konusunda kararlı görünüyorlar.

• Hükümet, Türkiye Kürtlerini, haklarının demokratikleşen bir Türkiye’de adım adım ve inandırıcı bir şekilde genişletileceğine ikna etmek için açık bir çatışma çözümü stratejisi yürütmeli. Bu strateji, silahlı militanlarla mücadeleye yönelik orantılı güvenlik çabalarıyla paralel ilerlemeli.

• Önümüzdeki iki yılda cumhurbaşkanlığı seçimi beklenmiyor. Yeni bir anayasa hazırlanıyor. AKP, Meclis’te sağlam bir çoğunluğa sahip. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Kürtlerinin pek çoğu tarafından dillendirilen taleplerin çoğunu karşılayabilecek demokratik reformları savunma ve destekleme fırsatını değerlendirmeli. Bu, PKK ile müzakere etmeyi gerektirmeyecektir; ancak Başbakan yasal Kürt hareketiyle muhatap olmalı, sıkıntılarını dikkate almalı ve reformları sahiplenmesini sağlamalı.

Kürt hareketi için;

• PKK liderleri dâhil olmak üzere Kürt hareketi, terör saldırılarından tümüyle vazgeçmeli ve gerçekçi siyasi hedeflere yöneldiğini kamuoyuna duyurmalı.

• Çelişkili mesajlar nedeniyle Türk kamuoyu Türkiye Kürtlerinin çoğunluğunun Türkiye içinde yalnızca tam haklar talep etmelerine rağmen, bağımsız bir devlet peşinde olduklarına ikna olmuş durumda.

• Ankara’da ciddiye alınmak ve sıkıntılarının ülkenin geri kalanı tarafından sempatiyle karşılanmasını istiyorlarsa Kürt hareketinin tek bir sesle konuşması ve liderlerinin sözlerini yerine getirmesi gerekiyor.

• Terör saldırıları devam ederken ve PKK gitgide daha uzun süreli saldırılar gerçekleştirirken çözüme giden yolu bulmak zor görünüyor.

• Kürt hareketinin liderlerinin pek azı, 2012’de artış gösteren intihar saldırılarını, araçlı bombalama eylemlerini, sivillere yönelik saldırı ve kaçırmaları kınadı.

İki taraf için;

• Tüm taraflardan siyasetçiler; anadillerde eğitim, ayrımcı yasaların kaldırılması, adil siyasi temsiliyet ve daha fazla yerinden yönetim gibi Türkiye’deki Kürtlerin büyük bölümünün arzuladığı hakları yasal güvence altına almalılar. Böylelikle Türkiye’deki Kürtler, tam eşitlik ve haklara sahip olacaklar, PKK şiddetine verilen destek azalacak ve militanların silahsızlandırılmaları ve seferberliklerinin sona erdirilmesi müzakerelerinde hükümetin eli güçlenecektir...

Bu rapora sanırım iki tarafın da kulak vermesi gerekiyor. Hükümet öncelikle bu çatışmacı dili terk etmelidir. İktidar bugün PKK’yla kararlı bir mücadele yürütüyor olabilir; Silvan pususuyla müzakereleri bitiren örgüt belki de Başbakan’a başka bir yol bırakmadı; ancak hükümette eksik olan bir “çözüm” stratejisidir.

Siyasal iktidar başlangıçta PKK’nın askerî olarak yenilebileceğine kendisini fazlaca şartlandırdı; fakat gerilla hareketlerine karşı ordular başarılı operasyonlar yapsa bile kesin bir “zafer” kazanamazlar, çünkü ortada düzenli bir ordu ve cephe hattı yoktur. Bu nedenle PKK, 30 yıldır o dağlarda varlığını koruyabiliyor. Hükümet için gerekli olan, çatışmaları çözümle sonuçlandırabilecek uzun vadeli bir stratejidir. Bu da yukarıda özetlemeye çalıştığım Uluslararası Kriz Grubu’nun kapsamlı tavsiyelerine kulak vermekle mümkün olabilir.