Uluslararası Şeffaflık Örgütü: 'Kamu görevlilerine hediye' tanımına açıklık getirilmeli

Uluslararası Şeffaflık Örgütü: 'Kamu görevlilerine hediye' tanımına açıklık getirilmeli

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, ‘OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi’ ile ilgili yıllık raporunu yayınladı. Raporda ‘kamu görevlilerine hediye’ tanımına açıklık getirilmesi, rüşvetin negatif etkilerine ilişkin kamuoyu farkındalığının artırılması, dış rüşvet konusunda daha etkin takip ve yargılama çağrısında bulunuldu.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, OECD Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu’nun 23 Ekim’de yayımladığı ilerleme raporunu değerlendirdi. Rapor, Türkiye’de ilerlemelere ve yasal çerçevenin geliştirilmiş olmasına rağmen uygulamaların hayata geçirilmesinde sorunlar olduğunu ortaya koyuyor. Şeffaflık Örgütü, yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin OECD dış rüşvetle mücadele sözleşmesini hiç uygulamayan ya da küçük çapta uygulayan 22 ülke arasında olduğunu açıkladı. Türkiye’den ‘kamu görevlilerine hediye’ tanımına açıklık getirmesini isterken rüşvetin olumsuz etkileriyle ilgili farkındalığın artırılmasını istedi.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International) uygulamasını izlemekle yükümlü bulunduğu “OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi” ile ilgili yıllık raporlarından onuncusunu yayınladı. Değerlendirme raporunda Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi ilerleme raporuna ilişkin çarpıcı açıklamalar bulunuyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü, Türkiye’nin OECD dış rüşvetle mücadele sözleşmesini hiç uygulamayan ya da küçük çapta uygulayan 22 ülke arasında olduğu belirtilirken Türkiye’nin yolsuzluğa karşı daha şeffaf olması gerektiği vurgulandı. Örgüt, Türkiye’den “kamu görevlilerine hediye” tanımına açıklık getirilmesini isterken rüşvetin negatif etkilerine ilişkin kamuoyu farkındalığının artırılmasını istedi.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu’nun 23 Ekim’de yayımladığı ilerleme raporunda ilerlemelere ve yasal çerçevenin geliştirilmiş olmasına rağmen uygulamaların hayata geçirilmesinde sorunlar olduğu belirtilmişti.Uluslararası Şeffaflık Örgütü açıklamasında, Türkiye’nin, OECD Sözleşmesi’nin yurtdışındaki rüşvet eylemlerinin cezalandırılması ile kurumsal yükümlülüğün de dahil olduğu ana öğelerini uygulamaya geçirmesinin “düşük seviye”de kalmasından duyulan endişe dile getirildi. Rapora göre, yabancı kamu görevlilerine rüşvetin suç haline getirildiği 2003 yılından bu yana Türkiye’de sadece 10 iddia gündeme taşındı. Bu iddiaların da 6’sı hakkında soruşturma başlatıldı. Bunlardan 3 tanesi kapatıldı. Şeffaflık Derneği, raporla ilgili açıklamasında, bu konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi: “11 yılda bir tane yargılama süreci gerçekleştirildiği ve onun da beraatle sonuçlandığı göz önüne alındığında bu rakam, Türkiye’de rüşvetle mücadele kanunlarının uygulanması bakımından oldukça zayıf bir düzeye işaret etmektedir.”

Raporda Türkiye’nin yabancı rüşvetle mücadele çerçevesini güçlendirmesi konusunda şu tavsiyelerde bulunuldu: “Yabancı rüşvet iddialarını proaktif biçimde araştırma ve ortaya çıkarma çabasını önemli ölçüde artırın. Savcıların bağımsızlığını koruyun ve siyasi nitelikli kaygıların yabancı rüşvet soruşturma ve kovuşturmaları etkilememesini temin edin. Yabancı rüşvet kanunlarını uygulamak için yeterli kaynak ve uzmanlığa sahip kolluk tedarik edin. Hem kamu hem de özel sektörde yabancı rüşvet olaylarını raporlayan ihbarcıları daha iyi koruyun.” Rapor, Türkiye’nin Rüşvetle İlgili Çalışma Grubu’na, ana tavsiyelerle ilgili konularda bir yıl içinde karşılık vermesi çağrısı yaptı. Türkiye için 5 önemli tespite de yer verilen raporla ilgili Uluslararası Şeffaflık Derneği’nin açıklamasında, “Türkiye’nin rüşvetle mücadele çabalarının olumlu yanlarına da dikkat çekilen raporda, yabancı kamu görevlilerine rüşvetin suç haline getirilmesi, yasal çerçevenin geliştirilmesi, rüşvetin tespitine yardımcı bir vergi idaresi sistemi ve hakim ile savcılara yönelik farkındalık artırma çalışmaları bunlara örnek olarak sıralanmıştır. Bu vesileyle Uluslararası Şeffaflık Derneği olarak biz de, Türkiye’nin taraf olduğu yolsuzluk karşıtı sözleşmenin daha etkili uygulanması ve adalet ve şeffaflık ilkelerine dayanan bir uluslararası ticaret ortamının sağlanması için uygun önlemler alınması talebimizi yineliyoruz.” ifadeleri kullanıldı.