Umuda yolculukta acı son

Umuda yolculukta acı son

Her hafta binlerce mülteci güzel bir yaşam ümidiyle Libya üzerinden Avrupa'ya ulaşıyor. Bu yolculuk bazen felaketle de sonuçlanabiliyor. Örneğin bundan tam bir yıl önce, 3 Ekim 2013'de Lampedusa açıklarında batan kaçak yolcu teknesinde yaşananlar gibi. Bu felakette 366 kişi boğularak ölmüştü. İtalya hükümeti Lampedusa faciasından sonra mültecilerle ilgili yasasını değiştirme kararı aldı. Yasa değiştirildi.

Ancak mülteciler azalmadı, aksine arttı. Halen Suriye'den, Afrika'dan, Afganistan'dan çok sayıda insan Yunanistan, Malta veya İtalya üzerinden geçerek Almanya'ya ya da komşu ülkelere sığınma hayaliyle yola çıkıyor. Ama bu hayal çoğu zaman Avusturya sınırındaki Rosenheim kentinde son buluyor. Kentte Federal Polis hergün çok sayıda kaçak göçmeni ele geçiyor. Deutsche Welle'den Lidet Abede, emniyet birimlerine eşlik ederek, izlenimlerini aktardı:

Onların işi kaçak avlamak

Saat sabah 05.00'de Ronny ve Jako'nun vardiyesi başlıyor. Alman emniyetine mensup bu iki polisin soyisimleri kurallar gereği açıklanmıyor. Görevleri, Almanya- Avusturya sınırındaki 30 kilometrekarelik alanda kaçak göçmenleri yakalamak. Ayrıca silah ve uyuşturucu da görev alanlarına giriyor.

Hava henüz karanlık ama A 8 otoyolunda Münih istikametinde trafik yoğun. İkili, yola çıkar çıkmaz şüpheli bir aracı fark ediyorlar. Bu her gün Almanya ile İtalya arasında yolcu taşıyan İtalyan plakalı bir otobüs.

Alman polisleri aralarında Afrikalıların da bulunduğu yarı uykulu yolculara rutin kimlik kontrolü yapıyor. Öncelikle uyruklar ve oturum izinleri açıklığa kavuşturuluyor. Bu sırada iki Nijeryalı dikkatlerini çekiyor. Biri, Almanya'dan araç satın alıp memleketine götüreceğini anlatıyor. Yanında pasaportu yok. İtalyan makamlarının verdiği oturma izninin fotokopisini gösteriyor. Ama fotokopideki oturumun süresi de çoktan bitmiş. Bu durum Alman ikamet yasasına göre suç teşkil ediyor.

Kendini Kennedy olarak tanıtan diğer Nijeryalı ise baştaki ürkekliğini bırakıp, gerçekleri anlatmaya başlıyor. Kennedy, "Hayat şartlarımı düzeltmek için buraya gelip iltica başvurusunda bulunmanın akıllıca bir iş olacağını düşündüm. Alman hükümetine yalvarıyorum, benim durumumu dikkate alsın. Ben buraya yardım istemeye geldim" diye konuşuyor.

Kennedy, Libya üzerinden İtalya'ya geldiğini söylüyor. İtalya'da üç yıl boyunca iş bulamamış. Alman polisinin kendisini gözaltına almasından da pek rahatsız değil. Zaten Münih'e gidip iltica başvurusunda bulunma niyetinde olduğunu açıkça dile getiriyor.

İki Nijeryalı Rosenheim'da karakola götürülüyor. Önce parmak izleri alınıyor, örnekler karşılaştırma yapılması için Avrupa merkezi kayıt sistemine gönderililyor. Federal Polis'in sorumluğu iki Nijeryalı'yı karakola götürdükten sonra bitiyor. Şimdi onların kaderi Federal Mülteciler ve Göçmenler Dairesi'nin elinde bulunuyor.

Tam bu sırada Ronny ve Jako'nun meslektaşları yakaladıkları 7 Suriyeli ile onlara eşlik eden bir kaçakçıyı karakola getiriyorlar.

"Kapasitemizi zorluyoruz"

Tecrübeli polis Jako, günlük mesaileriyle ilgili şunları anlatıyor:

"Hiç de sakin olmayan bir mesaimiz var. Gerçekten kapasitemizi zorluyoruz. Her gün Almanya'ya otobüsle ya da trenle kaçak yollardan giren en az 20- 30 kişiyle karşı karşıya kalıyoruz."

Yetkililer, sadece eylül ayında Rosenheim'da 700 kaçağın yakalandığını belirtiyorlar. Yılbaşından bu yana 5 bin 800 kişi ele geçirilmiş. Geçen yıl ise toplam 4 bin kaçak Rosenheim'da yakalanmış. Bu sayı giderek artıyor. Kaçaklar en çok Suriye, Eritre, Somali, Afganistan ve Nijerya'dan. Şebekelere ise yüklü miktarlarda paralar ödüyorlar.

Kaçakçılık şebekelerinin insanları sömürdüğünü anlatan Rosenheim Federal Polis Birimi Basın Sözcüsü Rainer Scharf, "Afrika'dan Akdeniz'i geçerek Avrupa'ya ulaşmanın bedeli 3 bin ile 30 bin dolar arasında değişiyor. Bir çok kişi, varını yoğunu kaçakçılara veriyor. Örneğin İtalya'dan Almanya ya da İskandinav ülkelerine kaçak gitmenin ücreti 500- 700 euro arasında" sözleriyle durumu özetliyor.

Tüm bunlar yaşanırken Ronny ve Jako'nun mesaisi bu kez tren garında devam ediyor. Garda ceplerinde geçerli pasaportları bulunmayan, üzerlerindeki giysilerinden başka eşyaları olmayan yorgun ve şaşkın siyahi yolcular onları bekliyor.