TED Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Merkezi Araştırma Görevlisi Tuğçe Çetinkaya, üniversite öğrencilerinin yüzde 78,1'nin flört şiddetiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
TED Üniversitesi (TEDÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Merkezi, flört şiddeti farkındalığı konusunda güncel bir araştırma gerçekleştirdi. Araştırmaya, 273 kadın, 78 erkek olmak üzere toplam 351 öğrenci katıldı. Yüzde 78’i TEDÜ’lü kadın öğrencilerden oluşan katılımcıların yüzde 61,8’i ankete katıldığı dönemde bir flört ilişkisinin bulunduğunu söylüyor. Araştırmanın sonuçlarına göre her 4 erkek üniversite öğrencisinden 3’ü (yüzde 74,4)“ cinsellik konusunda ‘hayır’ cevabını kabul etmeme ve ikna etmeye çalışma” davranışının flört şiddeti olduğunu düşünüyor. Aynı oran, kadın öğrencilerde yüzde 97,8’e yükseliyor.
TED Üniversitesi Araştırma Görevlisi Tuğçe Çetinkaya, öğrencilerin flört şiddetine yönelik farkındalık düzeylerini ortaya çıkarmak amacıyla hayata geçirilen araştırma hakkında bilgi vererek kadın öğrencilerin erkeklere kıyasla flört şiddeti konusunda bilgi paylaşımına daha fazla ilgi gösterdiklerini belirtti. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin flört şiddetinin normalleştirilmesindeki rolüne katılmama oranının yüzde 15,4 ile erkek öğrencilerde kadınlara göre (yüzde 1,4) daha yüksek olduğunu belirten Çetinkaya, “Bana göre araştırmanın en önemli sonuçlarından biri, araştırmaya katılan öğrencilerinin yüzde 78,1’inin flört şiddetine maruz bırakıldıkları bir ilişki yaşadıklarını ifade etmeleri” açıklamasını yaptı.
DHA'nın haberine göre; üniversitelerde flört şiddetine maruz kalan ve profesyonel desteğe ihtiyaç duyan öğrencilerin psiko-sosyal ve hukuki danışmanlık alabilecekleri birimlerin kurulması ve bu birimlerin etkin bir çalışma yürütebilmesinin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Çetinkaya, sözlerine şöyle devam etti:
“Flört şiddeti anlamına gelen davranışlar, toplumsal kabullerin flört ilişkisi içerisindeki yansımaları olabiliyor. Şiddetin toplumsal kabuller üzerinden olağanlaştırılması, maruz kalınan davranışların tanımlanmasını güçleştiriyor. Tanımlanamama durumu, maruz kalınan şiddetin farkına varamama ve ilişkiyi sonlandıramama riskini beraberinde getiriyor. Flört ilişkisinin genellikle ergenlik döneminde deneyimlenmeye başlandığını düşündüğümüzde, flört şiddetine yönelik toplumsal farkındalığı artırılabilecek çalışmalar daha da önemli bir hal alıyor. Ancak bu şekilde flört şiddeti anlamına gelen davranışların olağan ya da kişisel meseleler olmadığının anlaşılması mümkün olabilir.”
Kadın ve erkek öğrenciler arasında cevap farklılıkları bulunduğu gibi benzerlikler de bulunduğunu da söyleyen Çetinkaya, "Bu benzerlikler, araştırma sonuçlarının umut verici yönlerine işaret ediyor. Genellikle sevgi duymanın olağan sonuçlarından biri olarak görülen kıskançlık davranışı, tüm öğrenciler tarafından ‘sevgi’ kavramıyla en az ilişkilendirilen iki davranıştan biri oldu. İkinci olarak, flört şiddeti anlamına geldiğine katılma oranının en yüksek olduğu davranışın, ‘yıkıcı eleştiriler yaparak başkaları önünde küçük düşürmek’ olduğu görülüyor. Dolayısıyla fiziksel şiddet kadar görünür ve tanımlanabilir olmayan psikolojik şiddetin bir örneği olan bir davranış kalıbının, katılımcı öğrencilerin tamamı tarafından şiddetle en fazla ilişkilendirilen davranış kalıbı olduğu anlaşılıyor” dedi.