Denizli’de, sosyal medya paylaşımında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan üniversite öğrencisi M.B.T.'ye, (20) 11 ay 20 gün hapis cezası verildi.
Denizli Adalet Sarayı’nda bulunan 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen karar duruşmasına tutuksuz sanık M.B.T. ile avukat Tacettin Çolak katıldı. Duruşmada sanığın üzerine atılı müsnet suçun sabit olduğunu belirtilerek M.B.T.’ye "Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçundan 11 ay 20 gün hapis cezası verildi.
Cumhuriyet gazetesinden Mehmet Oflaz’a konuşan M.B.T.’nin avukatı Tacettin Çolak, "Müvekkilimizin kabul etmediği paylaşım hakkında, herhangi bir bilirkişi incelemesi, teknik araştırma yapılmadı. Buna ilişkin taleplerimiz hukuka aykırı biçimde reddedilerek ceza verilip geçildi" ifadelerini kullandı.
"Sosyal medya paylaşımları teyide muhtaçtır" diyen Çolak, sözlerine şöyle devam etti:
"Herkese açık paylaşımların polis tarafından ekran görüntülerinin alınması, cezalandırma için yeterli kanıt oluşturmaz. Eğer bu paylaşımlar kişiler tarafından kabul edilmiyorsa, bilirkişi incelemesi yaptırılması zorunludur. Aksi takdirde suç isnadı şüphe düzeyinde kalır. Ceza hukukunun temel ilkelerinde olan ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereği sanığa ceza verilmesine olanak yoktur. Ancak yargılama konusu TCK m. 299 olunca mahkemeler hukukun ilkeleri yerine siyasal iktidarın taleplerine göre hareket ettiği örneklerle sıkça karşılaşmaktayız."
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) birçok kararında ve en son Vedat Şorli-Türkiye kararında da belirtildiği gibi Türk Ceza Kanunu’nda 125’inci maddesi yürürlükteyken siyasilere (kamuya mal olmuş kişilere) güçlendirilmiş koruma içeren 299’uncu maddenin mevzuattan çıkartılması gerekmektedir. Bilindiği gibi, Anayasa’nın 90’ıncı maddesi gereğince AİHM kararlarının iç hukukta bağlayıcılığı bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle; ilk derece, mahkemelerinin AİHM kararlarına uyma zorunlulukları vardır."
"Denizli 17. Asliye Ceza Mahkemesi yargıcı bu keyfi kararla Anayasa’nın 90’ıncı maddesini de ihlal etmiştir. Ayrıca duruşmada yaptığımız savunmada da söyledik; kendisi de hakaret üslubu kullanan, siyasi parti başkanı olan birinin ağır eleştirilere tahammül etmesi gerekir. Bu sözümüzün üstünde bir gün geçmeden Tayyip Erdoğan bu kez; Gezi Parkı eylemlerine katılanlara “sürtük” diyerek aynı hakaretamiz üslubuna devam etti. Esasen bu tür yargılamalarda TCK’nin 129’uncu maddesinde öngörülen ‘karşılıklı hakaret’ hükümlerinin uygulanması gerekir."