T24 - Milliyet gazetesi ekonomi yazarı Güngör Uras cari açıktaki rakamların ne anlama geldiğini ve açıktaki büyüklüğü köşesinde değerlendirdi.Uras'ın "Cari açık büyük (Açığı kapatan sıcak para başka türlü sıcak para)" başlığıyla yayımlanan (12 Şubat 2011) yazısı şöyle:Cari açık büyük (Açığı kapatan sıcak para başka türlü sıcak para)Her ay cari açık (döviz açığı) rakamları açıklandığında yüreğimiz ağzımıza geliyor. Son zamanlarda tek derdimiz cari açık oldu. Önce biz inandık, sonra yabancıları inandırdık ki, cari açığı sıcak parayla kapatıyoruz. Sıcak para kaçar ise hapı yutarız. - Cari açık büyümeye devam ediyor. Hükümet 2010 cari açığını 39.3 milyar dolar tahmin etmişti. Açık 48.5 milyar dolara ulaştı.- Bu işin uzmanlarına göre, cari açığın milli gelire oranı yüzde 6.5 olur ise, ekonomi tıkanır. Ama geliniz görünüz ki, cari açık milli gelirin yüzde 6.5’i büyüklüğüne ulaştı. Ekonomi tıkanmadı. Tıkır tıkır işliyor. - Sıcak para çıkmaya başlar ise, döviz bulunamaz olurdu. Sıcak para çıkacağı kadar çıktı. Döviz bulunuyor. Döviz kıtlığından değil de Merkez Bankası’nın aldığı tedbirlerden dolar fiyatı 1.60 TL’ler dolayına çıktı, o kadar... Dert etmeye değmez mi?O halde cari açık sorununu dert etmeye değmez mi? Bu böyle geldi, böyle gider mi? Nereye kadar gider? Cari açık milli gelirin yüzde 10’una ulaşır ise gene de kolaylıkla döviz bulabilir miyiz? Bütün bunlara bakınca kafalar karışıyor: - Acaba bizin cari açık rakamlarımız mı yanlış? İthalat rakamları şişiriliyor, ihracat ve turizm gelirleri küçük gösteriliyor, sonunda biz boşuna mı dertleniyoruz? - Yoksa bizlerin bilemediği yerlerden Türkiye’ye döviz yağıyor da, kayda kuyuda girmeyen bu dövizler sayesinde mi döviz sıkıntısı çekmiyoruz. Açık anlatımıyla “yabancıların sıcak parası” diye bildiğiniz paralar yoksa bizim “bıyıklı Türklerin parası” mı? Bütün bunlar tartışılması gereken konulardır... Gelelim Merkez Bankası’nın yayınladığı rakamlara. 2010 yılında dış ticaret açığı (dış alım ile dış satım arasındaki fark) fob hesabı ile 56.3 milyar dolara yükselince, bunun uzantısı olarak cari açık (döviz açığı) 48.5 milyar dolar oldu. Cari açık 2008 yılında 41.9 milyar dolar, krizin etkisinde 2009 yılında 13.9 milyar dolar idi. Açık 40 milyar $’ın altına inemez 2010 yılında döviz açığımız 48.5 milyar dolar; ama buna karşılık ülkeye sıcağıyla, soğuğuyla 63 milyar dolar döviz girdi. Sermaye hareketiyle giren dövizin 7.2 milyarı doğrudan yabancı sermaye. Bunun 2.4 milyar doları gayrimenkul alımı için gelen döviz. Hisse senedi ve bono almak için gelen döviz 16.2 milyar dolar. Özel firmaların ve bankaların kredi olarak getirdikleri döviz ise net 35.8 milyar dolar. - Evet cari açığın büyümesi sorundur. Çünkü ekonomiyi değişik yönlerden olumsuz etkilemektedir. Küçültmek için tedbirler almaya mecburuz. - Fakat kriz döneminin olumsuz şartlarına, cari açığın büyümesinin yarattığı risklere rağmen, 2010 yılında cari açık rakamını aşan ölçüde döviz girişi olduğundan, cari açık “finansal açıdan” sorun teşkil etmedi. (Uyarı: Cari açık üretim yapısını bozmakta, ithalatı coşturmakta, ihracat artışını engellemektedir.) Önümüze bakalım. 2011 yılında neler olabilir. Cari açık için alınan ve alınacak tedbirlere rağmen açık 40 milyar doların altına zor iner. Sıcak para çıkar, girer... Sonunda 2011 yılında ülkeye sermaye hareketleri ile cari açık rakamının üzerinde döviz girişi olur. Döviz kıtlığı yaşanmaz.