Şeker fabrikarının özelleştirilmesi kararıyla Uşak'ta, özelleştirilmeye karşı vatandaşlar imza kampnayası başlattılar. "Önce zarar ettiriliyor sonra satılıyor, tabii ki direneceğiz” diyen Uşaklılar, özelleştirmenin bölge halkını olumsuz etkileyceğini söylediler.
Birgün'den Hüseyin Şimşek'in haberine göre, Resmi Gazete’de yayımlanan, “Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun belirlediği strateji çerçevesinde özelleştirme hazırlık çalışmaları tamamlanmıştır” ifadeleriyle görünür olan özelleştirme kararı çerçevesinde 14 şeker fabrikasının satılması için çalışmalara başlandı. Bu fabrikaların satışına karşı çıkanlar arasında ilk özelleştirme paketinde bulunmayan ancak üretiminin düşürülmesi nedeniyle “sırasını bekleyen” Uşak Şeker Fabrikası’nın çalışanları ve Uşak halkı da bulunuyor.
“Şeker mücadelesi buradan başladı, şekere karşı özelleştirme mücadelesi de buradan başlayacak” diyen Uşaklı vatandaşlar, sıranın kendilerine gelmesini beklemeden eyleme başladı. Kentte Şeker-İş Sendikası tarafından başlatılan ancak daha sonra pek çok siyasi parti ve demokratik kitle örgütü tarafından sahiplenilen imza kampanyasına yüz binin üzerinde yurttaştan destek gelirken pancar çiftçilerinin yaşadığı köylerde, “Özelleştirmeler ne götürür” konulu panellerin hazırlıklarına da başlandı.
“5 il 11 ilçeye istihdam olanağı”
Yüz bini geçen imza kampanyasının başlangıcını yapan Şeker-İş Uşak İl Temsilcisi Yaşar Taylan’la konuştuğumuzda “Sıranın bize gelmesini bekleyemeyiz. 120 günde 27 bin 210 ton şeker işlenen bir fabrikadan bahsediyoruz. Ne bizi ne de diğer fabrikaları özelleştirmek akıl karı. 5 il ve 11 ilçeye istihdam olanağı sağlayan fabrikamızın ikinci etapta da olsa satışının mümkün olmadığını anlatmak istiyoruz” diyor.
“Şeker fabrikalarının beş yıl çalıştırılacağı” sözü ile özelleştirileceği açıklamalarına değinen Taylan, “Özelleştirmeden sonra beş yıl çalışacak fabrika sayısı yok denilecek kadar az. İkinci yıldan itibaren üretim azalır ve sona erer. Bu nedenle çok kısa süre içerisinde fabrikaların kapısına kilit vurulur” diye açıklıyor durumu.
“Sineye çekemeyiz”
Özelleştirmeden bölgenin tümünün olumsuz bir şekilde etkileneceğine dikkati çeken Taylan, şunları söylüyor: “Nakliyecilerin, beş farklı taşıyıcılar kooperatifinin ve pancar kooperatiflerinin de duruma tepkili olduklarını biliyoruz. Bizler siyasilerin oyuncağı olmak istemiyoruz. Çünkü şeker fabrikaları siyasilerin eline bırakılacak bir konu değildir. 1930’lu yıllarda hayal gibi görülecek ama sinemalar, spor salonları, stadyumlar yapıldı bu kente. Bunun nedeni de Uşak’ta bir şeker fabrikasının bulunmasıydı. Ayrıcalık olarak görülen bir sektörün nişasta bazlı şeker (NBŞ) ve tatlandırıcılar yüzünden bitirilmesine tepkisiz kalamayız. Sineye çekemeyiz.”
Uşak’ın merkez Bozkış köyünde ise pancar çiftçisi köylüler, “Kazandığımız üç kuruşun peşine düştüler. Elimizdeki en önemli geçim kaynağını yok etmek istiyorlar” diyor. Köylüler adına özelleştirmeye karşı çıkış gerekçelerini muhtar Burhan Bağ detaylarıyla anlatıyor: “Zarar köylü için tahmin edilemeyecek kadar çok olur” diyen muhtar Bağ, “Teknolojinin gelişmesi ile birlikte önceleri az miktarda zor şartlarda ekilen şeker pancarı şimdilerde daha çok ekiliyor. Çünkü eskiden köylerde kazma makinesi diye bir makinenin var olduğu bile bilinmezken şimdi yedi sekiz tane kazma makinemiz var. Üretimi kolaylaştıran araçlardan ötürü şeker pancarı ekimine ilgi arttı. Gelir kapımızın elimizden alınması normal karşılayacağımız bir durum değil”
Eskiden çalışacak işçi bulamıyorken şimdi tarlaya eşlerini dahi götürmediklerini ifade eden Bağ, “Şu anda bölgenin en verimli ürünü pancardır. Herkes buraya yöneldi. Zamanında millet ekim yapabilmek için ineğini, danasını sattı ve pancar kotası satın aldı. Fabrikanın kapanması merkez köy olduğumuz için nüfusumuzu etkilemez. Farklı şeyler de ekmeye çalışırız ama ekonomimiz oldukça olumsuz etkilenir. Bir kere ekmek istemediğimiz şeyleri bize ektirmesinler. Bu, milletin efendisi olan köylüyü zor duruma sokar” diyor. Pancar üreticisi Kadir Savran ise özelleştirmenin zemininin pancar ekimine konan kotalar nedeniyle seneler öncesinden hazırlandığına dikkati çekti. Sorunlarını BirGün’e anlatıyor Savran: “Bu işten zarar görecek vatandaş çok fazla. Herkes kurulu düzeninin devam etmesini istiyor ama bu haliyle de mümkün görünmüyor. Fabrikaya konum itibarıyla çok yakın olduğumuzdan en çok etkilenenler de biz oluruz. Bizler üreten insanlar olmalıyız ki kentimiz kazansın. Tüm amacımız budur.”
Pancar ekemezlerse para kazanamayacaklarını anlatan Savran, “Biz kazanacağız ki sosyal tesislere gideceğiz oradaki kazanacak, bakkala gideceğiz, ekmek alacağız, herkesi kazandıracağız. Şimdi buraya yatırımları durdurursanız ve fabrikamızı kapatırsanız, köylüyü açlığa mahkum etmeye çalışırsınız. Neden bizi açlığa mahkum etmek istiyorlar?” diye soruyor.
Fabrikanın özelleştirilmesinden doğrudan etkilenecek grup arasında fabrika işçileri de bulunuyor. Senelerini fabrikalara vermiş işçiler, özelleştirmenin kapanmaktan başka bir sonucunun olmayacağını vurguluyor. 25 şeker fabrikasının tamamı ile aile gibi olduklarını, her sene farklı kentlerdeki işçilerin yan yana geldiğini ve bilgi paylaşımları nedeniyle özelleştirme konusunda bilinçli olduklarını dile getiren işçi Erol Yılmaz, “Çocuklarımızın geleceği için şeker fabrikaları özelleştirilmesin” diyor.
[BirGün, Alpullu'nun nabzını tuttu: Fabrika özelleşirse, kasabayı terk ederiz] BirGün, Alpullu'nun nabzını tuttu: Fabrika özelleşirse, kasabayı terk ederiz
Şeker pancarı üretiminin azalması ile mısır şurubundan üretilen şekerin arttığına dikkati çeken işçi Erol Yılmaz, “Pastanelerde yediğimiz tatlıların hepsinde mısır şurubu ile birlikte gıda terörü estiriyorlar. Bizler de diyoruz ki ‘şeker fabrikalarının ürettiği pancar şekerinden yiyelim.’ Doğal olması için elimizden gelen her şeyi yapalım. Çünkü insan ancak doğalıyla yaşar” ifadelerini, kullanıyor.
Çalışmak ve yaşamak için sağlığın önemli olduğunu vurgulayan Yılmaz şu sözlerle devam ediyor: “Mümkün mertebe her şeyin önünde sağlık gelir. Bizlerin sağlığını bizi yönetenler düşünmüyor. Birilerine bir şeyler vaat ettiler diye fabrikamızı satmaya, bizi ekmeğimizden etmeye çalışıyorlar. Böyle bir şeyi kabullenmektense şeker fabrikalarımızın geleceğini korumak için mücadelede ederiz”
Özelleştirmeden etkilenecek bir diğer grup ise kent esnafı. Fabrikanın kapatılmasından “doğrudan” etkileneceklerini söyleyen çiçekçi Yusuf Çağlar, “Fabrikanın kapanması, geçmişimize ihanet olur. Özelleştirme projesi sadece pancar üreticisinin değil, nakliyecisinin, esnafın da sorunudur. Ben bir esnaf olarak bu fabrikanın kapatılmasından direkt etkileneceğim” diyor.
Fabrikanın kentteki 15 bin kişinin yaşamını doğrudan ya da dolaylı olarak etkilediğine dikkati çeken Çağlar, şunları anlatıyor: “Tarlalardakiler de fabrika için çalışıyor, pancarı taşıyanlar da. Bir de bunların aileleri var. En az 15 bin kişilik bir gruptan bahsediyoruz. Bu insanlar eşlerine çiçek alıyorlar. Düğüne gittiklerinde çiçek götürüyorlar. Bir yıl dönümünde gelip en güzel çiçeği seçebiliyorlar. İşsiz kaldıklarında çiçek alamayacaklar ve bu yüzden biz de etkilenmiş olacağız. Ekmek alamadıklarında fırıncılar mağdur olacak. Çay içecek paraları olmadığında kıraathaneler etkilenecek. Tüm dünyada tatlandırıcılar yasaklanırken bizim ülkemizde tatlandırıcı furyası başladı. Bizim düne kadar topraklarımız sadece kendi kendine değil çevresindeki ülkelere gıda üreten bir ülkeyken şu anda dışarıdan samanına kadar ürün alıyoruz. Şeker de bu duruma düşsün istiyorlar. Bu, çok tehlikeli. Bizler evimizi barkımızı satıp iş olanaklarının daha çok olduğu büyük kentlere gitmek istemiyoruz ama bir yandan da buna zorlanıyoruz.”
CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım da özelleştirmenin getireceği tahribata dikkati çekti. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi kararına farklı siyasi görüşteki yurttaşların tarafından tepki gösterildiğine dikkat çeken Yalım, “Köylünün kendi bütçesiyle kurmuş olduğu fabrikadır burası. Uşak ilkler şehri diye anılır. İlkler şehri diye anılmasının nedenlerinden birisi de bu fabrikadır. Türkiye’de elektrik bu fabrika nedeniyle ilk defa Uşak’ta kullanıldı. Şimdi Türkiye’nin ilklerini yaşatan fabrikaları yok etmek istiyorlar” dedi.
Et Balık Kurumu, TÜPRAŞ ve tütün fabrikaları üzerinde de “Beş yıl kapatılmayacak” sözleriyle özelleştirme politikalarının uygulandığını hatırlatan Yalım, “Bu fabrikalar nasıl özelleştirildikten sonra kapandıysa şeker fabrikaları için de aynı durum geçerli olabilir. Türkiye’deki 25 şeker fabrikasının 14 tanesi ihaleye çıkacak. Firmalar görüşmeye başladı. Amerikan Cargill firmasının kar hırsı yüzünden insanlarımızı NBŞ’ye mahkum edecekler. İşsizlik sorunu daha da büyüyecek. Hükümete yakın kişilerin ithalatı gerçekleştirip kendilerine rant kazandırdığı şüphelerimiz var” diye konuştu.
“Beş yıl çalışma” sözünün başlı başına bir skandal olduğunu ifade eden Yalım, fabrikaların çalışma sürecinin bu süreyle sınırlandırılmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Yalım şunları söyledi:
“Şekerin ömrü sadece beş yılla mı sınırlı? Beş yıl sonra ne yapacak bu işçiler? Topraklarımız şeker pancarı üretimine çok uygun. Üstelik şeker fabrikasında çalışan çok sayıda nakliyeciye iş olanağı da sağlanırken, şimdi birçok sektör bitecek. Arjantin’den Angus getiriyorlar. Kendi çiftçimizin ürettiği küspeleri de yok edecekler ve yemin pahalılığı nedeniyle hayvancılık iyice çökecek. Fabrikaların özelleştirilmesinden vazgeçilmeli.”