Üsküdar’daki ormanda 'millet bahçesi' krizi: "Karar doğru değil; yapılaşmanın önü açılıyor..."

Üsküdar’daki ormanda 'millet bahçesi' krizi: "Karar doğru değil; yapılaşmanın önü açılıyor..."

Üsküdar’daki Çocuk Köy ve Millet Bahçesi projesinde çalışmalar ikinci ayına girdi. Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İstanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, söz konusu projelerin ileride yapılaşmalara olanak tanıdığını belirterek, "Doğal koruma alanı ve doğal SİT özelliği taşıyan bir böyle bir alanın içerisindeki kullanımın sınırlandırılması gerekir. Millet bahçesi yapılması elbette ki yanlış bir karardır. Millet bahçesi olmasıyla birlikte bu tip alanların hukuki statüsü değişiyor. Artık içinde birtakım yapılaşmalara olanak tanınır hale geliyor" dedi. 

Yeşil Gazete'den Cansu Acar'ın haberine göre; proje ilk kez Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen tarafından “Üsküdar’a 41 kere maşallah” ifadeleriyle seçim öncesi 41 projesinden biri olarak Şubat 2019’da duyuruldu. Ancak Çocuk Köyü ve Millet Bahçesi projesinin yapımını daha sonrasında Kayaş Madencilik A.Ş. üstlendi. İhale sürecinde ise devreye Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) girdi. 

Bölgenin akıbeti, Üsküdar Belediyesi'ne ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı ilgili müdürlüklerdeki yetkililere soruldu, ancak birçoğunun projeden haberinin olmadığı görüldü.

Proje başladıktan bir buçuk ay sonra bilgilendirici tabela şantiyeye ancak koyuldu.

81 dönümlük proje 900/1,  917 /6,  969/4,  970/3 ada/parseller üzerinde bulunuyor. 

Kaynak: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü

Üsküdar'daki projenin yapıldığı araziye, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Parsel Sorgulama Uygulaması üzerinden bakıldığında; 917 ada parsel 6 ve 969 ada parsel 4’te orman niteliğinde alanlar olduğu görüldü. Ana taşınmaz olarak görünen tapu alanı, şimdi numaralandırılmış ağaçlarla kaplı.

Kaynak: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü

Proje yöneticisi Sedat Kaya, bölgedeki ağaçlara herhangi bir şekilde dokunulmayacağını; aynı zamanda bazı ağaçların da taşınacağı ifade etse de ormana giren iş makineleri, diğer ağaçları tahrip etmeye devam ediyor. 

Öte yandan İBB‘nin İmar Sorgulama Uygulaması‘ndan aynı bölge incelendiğinde, söz konusu arazilerin 26 Eylül 2016 tarihli 1/5000 imar planında Doğal SİT Alanı ve mesire yeri niteliğinde olduğu görüldü. 

Arazilerin yine aynı tarihli 1/1000’lik uygulama imar planında ise, Nitelikli Doğal Koruma Alanı ve Mesire Yeri niteliklerinde olduğu görünüyor. 2016’da SİT ve koruma alanı olarak kayıtlara geçmiş olan arazide nasıl millet bahçesine izin verildiğini sormak için aranan Orman Genel Müdürlüğü yetkililerine ise ulaşılamıyor. 

Proje yöneticisi bölgedeki ağaçlara herhangi bir şekilde dokunulmayacağını söylemişti, ancak ormana giren iş makineleri ağaçları tahrip etmeye devam ediyor. 

"Karar doğru değil; yapılaşmanın önünü açıyor"

Şehir Plancıları Odası (ŞPO) İstanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, söz konusu projelerin ileride yapılaşmalara olanak tanıdığını anlattı. Giritlioğlu, şu ifadeleri kullandı: 

“Doğal koruma alanı ve doğal SİT özelliği taşıyan bir böyle bir alanın içerisindeki kullanımın sınırlandırılması gerekir. Millet bahçesi yapılması elbette ki yanlış bir karardır. Bu mücadele Validebağ Korusu için de verildi, verilmeye de devam ediyor. Millet bahçesi olmasıyla birlikte bu tip alanların hukuki statüsü değişiyor. Artık içinde birtakım yapılaşmalara olanak tanınır hale geliyor. Millet bahçelerinin içinde sergi ve fuar alanları, camiler, mescitler, kütüphaneler, çay bahçeleri, kafeteryalar, restoranlar vb. alanlar yapılması yasal düzenlemelerle tanımlanmış durumda. Dolayısıyla bu alan orman veya herhangi bir başka doğal koruma alanı içerisindeyse de bu alanın içerisinde yapılaşmalara izin verilecek anlamına gelir. Belli altyapı düzenlemelerinin ve otoparkların yapılacağı anlamına gelir.” 

ŞPO İstanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu: "Karar doğru değil; yapılaşmanın önünü açıyor"

"Rant uğruna yapılıyor"

Ekolojik kaygılarının yüksek olduğunu ifade eden İBB ve Üsküdar Belediyesi eski Meclis Üyesi CHP’li Nezih Küçükerden ise, Nakkaştepe’de verilen mücadeleyi hatırlatarak şöyle konuştu: 

“Üsküdar’da boğaza bakan, merkeze çok yakın bir alandan bahsediyoruz. Donatı alanlarının içinde, bunların nasıl yapılacağı gerek yasa, gerek yönetmelikler tarafından tarif edilmiştir ama bunların hiçbiri belediyeler tarafından uyarlanmıyor. Yeşili yok ederseniz ya çöl olur ya sel. Bugün İstanbul’un kuzey ormanlarını perişan ettiniz. Binlerce, milyonlarca ağaç kestiniz, yok ettiniz. Şimdi şehrin içindeki ufak tefek, bu vasıftaki yerleri, millet bahçesi adı altında kazıp biçip perişan ediyorsunuz. Bunun adına siz ‘yeşili korumak’ diyorsanız böyle bir yeşili koruma olamaz. Yeşili korumaktan başka bu ülkenin çaresi yok ama maalesef rant uğruna bunlar yapılıyor. Sadece İstanbul’da değil, ülkenin her alanında doğal sit alanları yok ediliyor.” 

Proje, 100 milyon 158 bin 561 Türk lirasına ihale edildi 

TOKİ’nin verilerine göre İstanbul’da yalnızca Pendik Dumlupınar’da bulunan millet bahçesi tamamlanmış görünüyor. İnşaatına devam edilen toplamda 18 ayrı millet bahçesi projesi bulunuyor. Bunlardan ikisi, Üsküdar'daki projenin ihale edildiği Kayaş Madencilik İnşaat Anonim Şirketi’nde. 

Üsküdar’daki proje 100 milyon 158 bin 561 Türk lirasına; Beykoz’daki proje ise 61 milyon 161 bin Türk lirasına Kayaş Madencilik’e ihale edilmiş durumda. 

"OGM’nin yerleşim yerlerine bitişik orman alanlarına özel yangın eylem planlarının hazırlanmadığı tespit edildi"

Sayıştay’ın, Orman Genel Müdürlüğü’ne (OGM) ait 2021 yılı denetim raporunda OGM yönetim süreçlerinde şu sorunların tespit edildiği aktarıldı: 

-2021’de orman yangınları pek çok il, ilçe ve köyü de tehdit etmiştir. Ancak, yangın söndürme çalışmalarında, OGM ile yerel yönetimler arasında işbirliği ve yetki sorunları ortaya çıkmıştır.

-Büyük orman yangınları üzerinde durulup, yerleşim yerlerine bitişik orman alanları için yerel yönetimlerle işbirliğine yönelik hususa yer verilmemiştir. Sonuç olarak, ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla insan ve araç-gereç kaynaklarının seferber edildiği büyük orman yangınlarını yönetmek için yerleşim yerlerine bitişik orman alanlarına özel yangın eylem planları hazırlanmalı ve yerel düzeyde detaylı iş akışları oluşturularak kurumlar arası işbirliği sistematik hale getirilmelidir.

-Özellikle özel çevre koruma bölgeleri ve doğal sit alanlarındaki kıyılarda bulunan mesire yerleri ile ilgili sorunlar Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı arasında koordinasyonun sağlanması ihtiyacını ortaya koymaktadır.

-Bölge Müdürlüklerinde yapılan incelemelerde; kıyılarda ve korunan alanlardaki orman alanlarının tasarrufu konusunda çevre, şehircilik ve iklim değişikliği müdürlüğü ile görev ve yetki alanlarının çakışmasından kaynaklanan planlama, yönetim ve işletme sorunları yaşandığı, bu durumun kamu kaynaklarının daha etkin ve verimli bir biçimde kullanılamamasına yol açtığı görülmüştür.

-Sonuç olarak, orman alanlarındaki yetki çakışmaları mesire alanlarının kurulması ve işletilmesiyle ilgili muğlaklığı artırmakta ve etkin bir yönetimi engellemektedir. Kıyılarda bulunan orman alanlarının tasarrufu konusundaki yetki Orman Genel Müdürlüğündedir. Mesire yerlerinin imar plan ve projelere ilişkin her türlü izin ve görüş Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından alınmaktadır. Bu nedenle, korunan alanlar olan Özel Çevre Koruma Bölgeleri ve Doğal Sit Alanlarındaki kıyılarda Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan alanlar ile irtibatlı mesire yerlerinin işletilmesine yönelik Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı arasında yeniden protokol yapılması gerektiği değerlendirilmektedir.

-Orman yangınları 2020 yılına oranla 2021 yılında 6 kat arttı. 2021 yılında 139 bin 503 hektarlık ormanlık alan zarar gördü. 

-OGM’nin yerleşim yerlerine bitişik orman alanlarına özel yangın eylem planlarının hazırlanmadığı tespit edildi."