Ustalardan oyunculuk üstüne

Ustalardan oyunculuk üstüne

T24 - Türkiye’de son zamanlarda, gerek oyunculuğa, gerekse seslendirme ve dublaja artan ilginin sebeplerini ilk kez ustalar yorumladı. Kendi dalında başarılı olmuş usta isimlerden Rüştü Asyalı,  Altan Erkekli sektörü ve sektördekileri değerlendirdi. Rüştü Asyalı için iyi bir oyuncu olmanın şartlarından biri "iyi oyuncu olmak için, öncelikle kişinin kendisini seslendirmesinden geçtiğini", Altan Erkekli'ye göre de "iyi oyuncunun hayata dört elle bağlanması gerektiğini ve böylelikle de hayattan keyif alması gerektiğini" vurguluyor. 

Rüştü Asyalı "İyi oyuncu kendini seslendirmeli" Sektörün duayenlerinden, Akademi Başkent’in hocalarından olan Rüştü Asyalı ilk kez sektör ile ilgili düşüncelerini belirtti. Asyalı, “Bizim mesleğin okullarından yetişmiş, usta-çırak disiplininden geçmiş genç ve yetenekli oyuncularımız var, ama yoldan geçerken, ahbap-çavuş ilişkisi sonucu türeyen “taslak oyuncular” da var. Her meslekte olması gerektiği gibi, bizim oyunculuk mesleğinde de yoluna baş koymak, emek ve zaman harcamak gibi olmazsa olmaz çabalar gereklidir.

Emeksiz, çabasız hiçbir konuda mesleki donanıma kavuşulamaz; elbette, tiyatro, sinema oyunculuğunda da bu kural geçerli! Türkiye’de sinema çalışmalarının ilk yıllarında, şimdiki İstanbul Şehir Tiyatroları’nın oyuncuları filmlerde de oynamışlar, dolayısıyla sesli çekilen filmlerde konuştukları gibi, sessiz çekilen filmlerin seslendirmelerinde de kendilerini konuşturmuşlar. Ayrıca, ilk yılların tiyatrocu ekipleri,  yurt dışından gelen yabancı filmlerin oyuncularını da Türkçe konuşturmuşlar.

Gelgelelim, daha sonraki yıllarda gelişi güzel oluşan özensiz ve disiplinden uzak sinemacı ekipleri, kendi kafalarına ve keyiflerine göre oyuncular yaratmış; bu oyuncuları, seslendirmeci tiyatroculara konuşturtarak; filmi kurtarma yoluna gitmişler. Nedeni de şu! Sinema filminde sözüm ona oynattıkları kişiler, kendilerini ya da başkasını konuşacak bilgi ve beceriye sahip değillermiş! Durum böyle olunca, yıllarca şu çelişkiyi yaşattılar bize! Perdede gördüğüm oyuncudan mı etkileneceğim, yoksa sesini dinlediğim oyuncudan mı? Bu çelişki, seyirci olarak beni yapılan işe yabancılaştırmış, bu yarım yamalak yapımlardan soğutmuştur. Sonuç olarak, oyuncu dediğin, elbette kendi sesiyle oynamalı. Tersi, akla da mantığa da, işin kurallarına da terstir!” dedi.

 Asyalı, "Türkçemiz elden gitmektedir" Devlet Tiyatroları Başrejisörü ve Seslendirme Sanatçısı Rüştü Asyalı, “Seslendirmesi yapılmış bir filmi dinlerken kulağıma gelen, bu işle uzaktan,yakından ilgisi,ilişkisi olmayan kişi ya da kişilerin ağzından çıkan itici ve acınası konuşmalar, beni, izlediğim filmden koparır. Sanmayın ki, seslendirme denemeyecek o konuşmaları yapan kişilere kızarım. Hayır!… Benim kızdığım ve kızacağım; sinema seyircilerine her zaman şikayet edeceğim kişiler, bu kendini ve haddini bilmez konuşmacılar değil, onlara filmlerde konuşma olanağı sağlayan seslendirme yönetmenleri ve film yapımcılarıdır. Bu gibi kişiler, sinema sanatına saygısı olmayan, ucuzcu, kolaycı, fırsatçılardır! Zaten, seyirci de bunlara göz yummakta ve “dur” dememektedir. Yani alan razı, satan razıdır; en önemli çelişki de budur! En korkuncu da böyle-böyle, güzelim Türkçemiz elden gitmektedir. Bu yüzden son yıllarda karamsarlığa düştüğüm oldu, oluyor; ama hiç umutsuzluğa düşmedim!’’şeklinde konuştu.

 Altan Erkekli, "İyi oyuncu iyi insan olmalıdır"

Akademi Başkent hocalarından olan usta oyuncu Altan Erkekli de oyuncu meslektaşları ile ilgili şunları söyledi, ‘’İyi bir oyuncu olmak için öncelikle iyi insan olmak gerekiyor. Kendisiyle barışık olması gerekiyor insanın. Hayata karşı dört elle sarılmış bir insan olması gerekiyor. Gözlem yapması gerekiyor. Okuması, izlemesi gerekiyor. Yaşadığı ana tanıklık etmesi gerekiyor. Eğer, siz Afrika’da ağlayan bir annenin acısını, Rus steplerindeki bir zavallı hayvanın, yaralanmış bir hayvanın gözündeki yaşı, bir Kızılderilinin acısını hissedemezseniz, Türkiye’nin şu anda, 2009 yılında, aynı dünyanın her tarafındaki insanın duygusunu yüreğinizde hissedemezseniz; iyi bir insan, iyi bir oyuncu olma şansınız yok.

İyi oyunculuk iyi insan olmaktan, evrensel duygu ve düşünceleri kendi içinizde bir demet haline getirmekten ibarettir. Birbirimizi görmeden iletişim kurmaya başlıyoruz. Chatleşme dedikleri olay, işte sanal alışverişler! Ama gidip bir domatesi pazarda, elleyip, domatesin kırmızılığını görüp, seçip, kokusunu hissedip öyle domatesi almak başka bir keyif verir. Hayatın devamlılığını verir. Burada arkadaşlarımız, 2,5-3 aylık süreç içince tiyatronun nasıl engin bir sanat dalı olduğunu öğreniyorlar. Yani, deneyimlerimizi aktarıyoruz biz arkadaşlarımıza, yaşadıklarımızı aktarıyoruz.  O yaşamdan onlar da süzgeçlerinden bir şey çekiyorlar. Altan Abi’nin şu anlattıklarıyla, ben hayatın başka bir yolundan girebilirim. Oyuncu ve oyuncu adaylarının bunları göz önüne almaları gerekiyor. Yoksa çok kolay ya da çok hafife alınacak bir meslek değildir oyunculuk!” dedi.