Şırnak’ın Silopi ilçesinde 3 Mayıs 2017’de evde uykudayken panzerin altında kalarak can veren 7 yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki kardeşi Furkan Yıldırım kardeşlerin 9’ncu duruşması bugün görülüyor. Bu davada savcılığın mütalaasını açıklamasını bekleniyor. Yıldırım ailesinin avukatı Rojhat Dilsiz, kamu görevlilerinin yargılanması konusunda direnç gördüklerini söylerken, “Mahkemenin sanıkları ilk duruşmada serbest bırakması ve sonrasında idarenin onları göreve iade etmesi çıkabilecek sonucu bizler açısından öngörülebilir kılıyor” diyor.
Gazete Duvar'dan Hacı Bişkin'in haberine göre olaydan sonra Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. Hazırlanan iddianamede zırhlı aracın sürücüsü polis memuru Ömer Yeğit ve onu görevlendiren amiri Murat Maden için ‘Taksirle ölüme neden olma’ suçundan 2 yıldan 15’er yıl hapis istendi. 17 Ekim 2017’de görülen duruşmada mahkeme tutuklu sanık Ömer Yeğit’in tahliyesine karar verdi. Bu duruşma sonrası ise davada iki konu sıkça tartışıldı: Zırhlı aracı kullananların sertifikasız olması ve olayda ismi geçen iki polis amiri ile ilçe emniyet müdürünün avukatların taleplerine rağmen davaya dahil edilmemesi.
Yıldırım ailesinin avukatı Rojhat Dilsiz, bu davada kaygıları olduğunu söyledi. Dilsiz, “İki çocuğumuzun ölümüne sebebiyet veren bu dosya açıkçası benzer dosyalarda olduğu gibi bu dosyada da kimi kamu görevlilerinin yargılanması konusunda ciddi bir direnç olduğunu görüyoruz. 2 çocuğun ölümünden sorumlu kamu görevlilerinin ilk duruşmada serbest bırakılması ve dosyaya dahil edilmesi gereken üst düzey emniyet yetkililerinin sorumlulukları olmasına rağmen henüz dosyaya dahil edilmemesi bizde ciddi bir kaygı yaratıyor. Bu dosyanın da daha önceki benzer dosyalarda olduğu gibi gerçek sorumluların yargı önüne çıkarılmadan geçiştirileceği kaygısı yaratıyor. Raporlar bu dosyada ismi geçen polis memurlarına apar topar asgari hadden ceza verip dosyayı kapatmaya dönük. Dosyada en dikkat çekici şey yukarıda da değindiğim gibi üst düzey görevlilerin dosyaya dahil edilmeden, gerçek sorumluların açığa çıkarılmadan yapılan yüzeysel yargılamadır” dedi.
Duruşmalarda tanık olarak dinlenen polislerin neredeyse tümü olayın ardından disiplin soruşturması neticesinde ceza alan polis amiri ve dönemin ilçe emniyet müdürünün ehliyetsiz araç kullanma görevlendirmesini yaptıklarını belirtmişti. Avukatlar da bu iki ismin davaya dahil etmesini istemiş fakat talepleri reddedilmişti. Dilsiz bu konuda ise şunları söylüyor: “Bu olaya karışan personellerin de yine göreve iade edilip aynı şekilde emniyet biriminde görev alması ayrı bir ironi yaratıyor. Normal şartlarda gerçek sorumluların bulunup olası kasıtla ölüme sebebiyetten ceza verilmeliydi. Zira tonlarca ağırlıktaki zırhlı araçların daracık sokaklarda pervasızca dolaşmalarını sağlayanlar, buna izin verenler ve bunu kullananlar bunun doğurabileceği sonuçları öngörmeliler. Bunu öngörmelerine rağmen bu tutuma devam edilmiş olması bu anlamda kasıt unsurunu ön plana çıkarıyor. Ancak mahkemenin sanıkları ilk duruşmada serbest bırakması ve sonrasında idarenin onları göreve iade etmesi çıkabilecek sonucu bizler açısından öngörülebilir kılıyor.”