Uyku yaşamın ayrılmaz bir parçası. Ama dikkatle düşünülürse, tuhaf bir şey: her akşam kendimizden geçip, hareketlerimizin kontrolünü bırakıyoruz.
Atalarımızı vahşi hayvanların saldırılarına karşı korumasız bırakan uykunun, evrim sürecinde bize sağladığı bazı avantajlar da olmalı. Bu konudaki bilimsel araştırmalar ağır ilerliyordu.
Pallab Ghosh'un BBC Türkçe'de yayımlanan haberine göre, son zamanlarda neden uyuduğumuz ve biz uyurken neler olduğu konusunda fikir veren bazı araştırmalar yapıldı.
İşte beş soruda uyku:
Bilim insanları bu soruya kesin cevap veremese de, fareler üzerinde yapılan araştırmalar bazı ipuçları sunuyor.
Yeni tecrübeler edindikçe beyin hücreleri beynin diğer bölümleri ile bağlantı kuruyor. Beyin bu deneyimlerden önemli olanlarını ayırıp pekiştirirken, diğerlerini geri plana atıyor.
Uykusuz bırakılan fareler üzerindeki deneyler, bu işlemin uyku sırasında yapıldığını gösterdi.
Uyku ayrıca beyindeki zararlı kimyasalların temizlenmesi için de bir fırsat yaratıyor.
Uykusuzluk, vücut hücrelerindeki genlerin davranış biçimlerini etkiliyor gibi görünüyor.
İngiltere'deki Surrey Üniversitesi'nden araştırmacılar uykusuzluğun enflamasyonda rolü olan genlerin aktivitesini arttırdığını belirledi.
Araştırmayı yapan ekipten Dr Malcolm von Schantz, genlerin uykusuzluğa verdiği tepkinin, vücudun stres altında olduğu zaman verdikleri tepkiye benzediğini söylüyor.
Dr Schantz "bu durum, uykusuzlukla kalp hastalığı ve felç gibi hastalıklar arasındaki bağlantıyı açıklamaya yardımcı olabilir" diyor.
Bu psikiyatristlerin, özellikle de Carl Jung ve Sigmund Freud'un açıklamaya çalıştıkları, ancak tamamen başarılı olamadıkları bir konu.
Kısa süre önce Japonya'nın Kyoto kentindeki ATR laboratuarlarında 'rüyaların okunmaya başlanmasıyla' bu konudaki soruların bazıları yanıtlanacak gibi görünüyor.
Deneyde bir MRI cihazı içinde uyumaları istenen gönüllülerin beyinleri tarandı. Daha sonra uyandırılarak rüyalarında ne gördükleri soruldu.
Rüyaların içerikleri, ev, sokak, kadın, erkek, bina gibi 20 kategoriye ayrıldı. Araştırmacılar daha sonra beynin görsel verileri işleyen bölümündeki aktiviteyi inceledi ve rüyalar sırasındaki aktiviteyle bağlantılı olduğunu tespit etti.
Öyle ki, deneklerin rüyalarda gördüklerini yüzde 80'e varan bir doğruluk oranıyla tahmin edebildiler.
Bu yöntemin geliştirilerek rüya görürken vücutta neler olduğunu daha ayrıntılı bir şekilde ortaya koyabileceği, bunun da rüya görmenin nedenlerini anlamaya yardımcı olabileceği belirtiliyor.
Bazı araştırmalar ampul kullanımının, günleri uzatarak insanların daha az uyumasına neden olduğu sonucuna vardı. Ortalama olarak, bir kuşak öncesine oranla iki saat daha geç yatıyoruz.
ABD'de bir sağlık kurumu 2008'de ülkede çalışan nüfusun yaklaşık üçte birinin gecede altı saatten az uyuduğunu bildirmişti.
Harvard Tıp Fakültesi'nden Prof Charles Czeisler'in yaptığı bir araştırmada da yatmadan önce elektronik kitap okuyanların uykuya dalmasının daha uzun sürdüğü, vücudun biyolojik saatini düzenleyen melatonin hormonunda azalma olduğu ve sabahları yeteri kadar uyanık olmadıkları ortaya çıktı.