Uzayda yaşam arayışı sürüyor

Uzayda yaşam arayışı sürüyor

Yaklaşık 75 ülkeden 4 bin kadar astronom, Uluslararası Astronomi Birliği Genel Kurulu toplantıları için Hawaii'nin başkenti Honolulu'da bir araya geldi. Genel Kurul toplantıları üç yılda bir yapılıyor. Son dönemde birbiri ardına gelen uzay misyonları ve heyecan verici yeni veri ve bulgular toplantıya ilgiyi daha da artırdı.

New York'taki Cornell Üniversitesi Carl Sagan Enstitüsü Direktörü Lisa Kaltenegger, kendisiyle aynı tutkuyu paylaşan uzmanlarla en yeni araştırma sonuçları üzerinde konuşup, ‘Dünya dışında yaşam var mı‘ sorusuna yanıt aramanın kendisini son derece heyecanlandırdığını söylüyor ve ekliyor:

“Dışarıda binlerce gezegen var ve artık çok daha küçük olanları da keşfedebiliyoruz. Bu giderek daha ilginç hale geliyor. Çünkü bu küçük gezegenler, kendi ‘güneşlerine‘ doğru mesafede bulunuyorlarsa Dünya'ya giderek daha fazla benzer hale gelebiliyorlar.“

Kaltenegger'in kast ettiği güneşler, gezegenlerin etrafında döndükleri yıldızlar. Dolayısıyla Dünya'ya benzer bir gezegen bulmak için, enerji saçan ‘güneş‘ niteliğindeki yıldızların etrafına bakmak gerekiyor. Kaltenegger şunları söylüyor:

“Bu tür gezegenleri bulabilmek için gökyüzünde çok sayıda yıldızın birbirine yakın durduğu bölgeleri aramak lazım. Pek çok yıldızı aynı anda görebilmemiz gerekiyor. Kepler teleskopu 150 bin yıldızı aynı anda görebiliyordu. Şu an muhtemelen denizdeki kum kadar çok gezegen bulunduğunu biliyoruz. Her iki yıldızdan birinin en az bir gezegeni bulunuyor.“

Işığın içindeki gizem

Gezegenler galaksilerde bulunuyor. Dünya'dan hiç bir şekilde ulaşılamayacak kadar uzaktalar. Peki astronomlar, oralarda olup bitenleri nasıl görebiliyor? Örneğin Dünya'dan bin 400 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve yeni keşfedilen Kepler 452b gezegeni. Bu sorunun yanıtı teleskoplarda gizli. Son gezegenler uzay aracı Kepler tarafından keşfedildi. İki yıl içinde bir Kepler aracının daha uzaya gönderilmesi planlanıyor. Misyonu ise oldukça önemli:

“Gece gökyüzünde parlak olarak gördüğümüz tüm yıldızların etrafında gezegen arıyoruz. Binlerce ışık yılı uzaklıkta gezegenler varsa Güneş'in yakınlarında da olması gerekiyor. O zaman bu gezegenlerin ışığını toplayıp ışığın içine bakabiliriz. Gezegenin etrafında ne tür bir hava tabakası var. Bunun yanıtını bize ışık verebilir.“

Yaşamın izinde

Gezegenin atmosferi hakkında bu şekilde bir tahminde bulunmak mümkün olsa da gezegende yaşam olup olmadığını kestirebilmek imkansız. Bu bilmeceyi çözebilmek içinse bir başka araştırma alanı devreye giriyor:

“Biyoloji laboratuvarlarında, yaşamı oluşturabilmek için neye ihtiyaç olduğunu bulmak için deneyler yapılabiliyor. Yaşam koşulları oluşturulup, yaşam için nelerin gerekli olduğu bulunabilir. Bu araştırma alanı Almanya'da da yerleşmeye başladı. Evrende yaşam arayışında bu iki alan öne çıkıyor.“

Avusturya asıllı Amerikalı astronom Lisa Kaltenegger'in başkanlığındaki araştırma grubu, yeni gezegen arayışıyla yaşam anlayışı arasında bir köprü kurmaya çalışıyor.

“Gezegenlere bakıyoruz ve nasıl işlediğini bulmaya çalışıyoruz. Orada hava sıcak mı, soğuk mu? Gezegenin zamanla nasıl bir değişim geçirdiğini anlamaya çalışıyoruz. Asıl heyecanlısı, yaşamı oluşturabilecek bu yapı taşları neredeyse her yerde bulunabiliyor. Kuyruklu yıldız ya da yıldızlararası alandaki tozlarda da. Peki o zaman yaşam nasıl oluşuyor? Şu anki inancımız, moleküllerin, yaşamı başlatacak farklı bileşiklerin oluşması için Dünya gibi bir gezegene ihtiyaç duyduğu yönünde.“

Bizi neler bekliyor?

Bilim insanlarının yaşamın kaynağına dair arayışları yeni bulgular doğrultusunda giderek daha heyecanlı bir hal alıyor. Peki bu arayışın sonu var mı? Astronom Kaltenegger şu yanıtı veriyor:

“Nereden geliyoruz? Nereye gidiyoruz? Dünyamız gibi başka gezegenler var mı, Güneş Sistemimiz içinde başka yerlerde yaşam var mı? Sonuçta Dünya da gençken şimdikinden çok farklı bir görünümdeydi. Gelecekte yine daha farklı görünecek. Tüm bunlar, kendi gezegenimizi daha iyi anlayabilmemiz için önemli. Önümüzde neler olduğunu bilmek sonuçta iyi olur.“