Lübnanlı siyasi partiler bir isim üzerinde uzlaşı sağlayamadıkları için cumhurbaşkanlığı koltuğundaki boşluk devam ediyor.
Lübnan milletvekilleri, ekim sonunda görevini tamamlayan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın halefini seçmek için eylülden bu yana Mecliste beş oylama yaptı ancak hepsinde başarısız oldu. Ülkede cumhurbaşkanı koltuğunun birkaç ay daha boş kalacağı tahmin ediliyor.
Lübnan'ın 1943'te bağımsızlığını kazanmasından bu yana geçen 79 yıl boyunca cumhurbaşkanlığı görev değişimi ikisi dışında hep çok zorlu oldu. Bağımsızlıktan sonra ülkede 3 kez cumhurbaşkanlığı boşluğu yaşandı.
Yeni cumhurbaşkanını seçemeyen Lübnan şu an sınırlı yetkilere sahip Necib Mikati liderliğindeki geçici hükümet ve farklı taraflarca bölüşülmüş bir parlamento ile benzeri görülmemiş bir yönetim kriziyle karşı karşıya. Hiçbir tarafın anayasada belirtildiği gibi serbest seçimle bir cumhurbaşkanını dayatma yetkisi yok.
Lübnan Anayasası, cumhurbaşkanının Meclis'te gizli oyla seçilmesini öngörüyor. Meclis, Müslüman ve Hristiyan mezhepler arasında eşit olarak bölünmüş 128 sandalyeden oluşuyor ve cumhurbaşkanının Maruni Hristiyan, başbakanın Sünni ve meclis başkanının ise Şii olması gerekiyor.
Anayasa'nın 49. maddesine göre, cumhurbaşkanı seçimi için Meclis'te yapılan ilk oylamada üçte ikilik oy çokluğu aranıyor. Birinci turda bu çoğunluğun sağlanamaması halinde sonraki oylamalarda yüzde 50+1 çoğunluk yeterli ancak tüm oylamalara en az 86 milletvekilinin katılması zorunlu.
Ülkedeki yönetim boşluğunu değerlendiren uzmanlar, iç krizlerinde uzun süredir uluslararası rekabetin önemli rol oynadığı Lübnan'da cumhurbaşkanını seçme konusunda dış etkenleri rol oynayabileceğini belirtiyor.
Siyasi analistler ve hukuk uzmanları, cumhurbaşkanı seçimi konusunda ortaya çıkan sorunun anayasadan değil yurt dışından yeşil ışık bekleyen politikacıların anayasayı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmasından kaynaklandığı konusunda hemfikir.
Uluslararası hukuk profesörü, Justicia İnsan Hakları Vakfı Başkanı Dr. Paul Morcos, siyasilerin cumhurbaşkanını seçme sürecinde açık anayasal metinleri işletemediğini söyledi.
Morcos, "Geliştirilmeye ihtiyaç olsa da Lübnan'daki sorun anayasal metinlerden değil siyasi ahlaktan kaynaklanıyor. Anayasal metinler gerçek demokratik uygulama yerine kötü niyetle kullanılıyor. Lübnan'daki birçok politikacı anayasayı nasıl arzu ederlerse öyle yorumlamaya cüret ediyor. Anayasayı uyguladıklarında ise cumhurbaşkanlığı seçimlerini aksatarak siyasi çıkarlarına hizmet etmek için uyguluyorlar." dedi.
Aynı görüşü paylaşan siyasi analist Ali el-Emin de, "Ne kadar açık olursa olsun hiçbir anayasa, onu uygulayacak olanın niyeti kötü ise, uygulanamaz ve amacına ulaşamaz." diye konuştu.
Lübnan'daki anayasanın bir bakış açısına dönüştüğünü ve uygulanmasının sistemi kontrol eden güçlerin çıkarlarıyla çatıştığını söyleyen Emin, cumhurbaşkanı seçimini sekteye uğratan şeyin anayasanın ruhunu bozan yorumlar olduğuna inandığını ifade etti.
Başbakan Mikati'nin eski danışmanı Haldun eş-Şerif, ülkedekii cumhurbaşkanı seçim sürecini "çok karmaşık" şeklinde değerlendirdi.
Şerif, "Lübnan, yeni bir sisteme ihtiyaç duymuyor ancak daha ziyade ülkenin ihtiyacı olan şey anayasasını nasıl uygulayacağını bilmektir." dedi.
Anayasanın uygulanması için Lübnan partileri arasında diyaloğa ihtiyaç olduğunu vurgulayan Şerif, geçmişte de benzer siyasi krizler yaşandığını hatırlattı.
Öte yandan uluslararası hukuk profesörü Morcos, bazı siyasi partilerin cumhurbaşkanı seçimi konusunda dışarıdan yeşil ışık beklediğini söyledi.
Morcos, "Pek çok politikacı, cumhurbaşkanını seçmek için gerekli sinyali vermek üzere bölgesel ve uluslararası koşullar olgunlaşana kadar seçimi engelleme ve ertelemeyle süreci ilerletmek için anayasa metinlerini bir araç olarak kullanıyor." diye konuştu.
Şerif ise bağımsızlıktan bu yana Lübnanlı siyasetçilerin "tamamen demokratik bir seçim" yapılmadığını, her seçimin bölgesel ve uluslararası seçeneklerle bağlantılı olduğunu kabul ettiğini dile getirdi.
(AA)