Washington merkezli düşünce kuruluşu Küresel Strateji Projesi'nin kurucu direktörü olan Marco Vicenzino, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Bağdat, Ankara, Washington ve Tahran yönetimlerinin tepkisine rağmen 25 Eylül'de düzenlemeyi planladığı bağımsızlık referandumuyla ilgili DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı.
DW Türkçe: Bu referandumun zamanlaması için ne düşünüyorsunuz?
Marco Vicenzino: Kürtler açısından bakıldığında, onlara göre zamanı geldi. Tarihsel olarak zamanının çoktan geldiğini düşünüyorlar. Birinci Dünya Savaşı'nı sonlandıran ve galip güçlerin Ortadoğu'yu kendi çıkarlarına göre şekillendirmelerini sağlayan Versailles barış konferansı, bağımsız devlet kurma arzusundaki Kürtlerin nihayetinde İran, Irak, Suriye ve Türkiye'ye bölünmelerine yol açtı. Ve bu konferansın üzerinden 100 yıl geçti. Bugün Ortadoğu'nun bazı bölgeleri hâlâ Versailles'ın hayaletiyle yaşıyor. Hali hazırda Irak ve Suriye'de sınırların büyük kısmının değiştiği ve önümüzdeki Kürt referandumunun da bu sürecin mantıklı bir sonucu olduğuna dair bir argüman ortaya atılabilir.
1991'deki Körfez Savaşı sonrası Kuzey Irak'taki Kürt bölgesinin ortaya çıkışı ve ardından geçen yıllar, hem Irak hem de bu ülke dışındaki etnik Kürtleri cesaretlendirdi.
DW Türkçe: Bağımsızlık referandumunun bölgesel sonuçları sizce ne olabilir?
Vicenzino: Kürtler, zamanının geldiğini düşünüyor. Ancak bölgedeki ve bölgenin ötesindeki bazı aktörler için bu referandumun zamanlaması sadece uygunsuz olarak değil, Ortadoğu'nun daha geniş jeopolitik ve bölgesel karmaşıklıkları bağlamında işleri daha da zorlaştırabilecek bir gelişme olarak görülüyor.
Birçokları; Kürt bağımsızlığının siyaset, ekonomi ve güvenlik açısından yıkıcı sonuçları olacağı görüşünde. Bazıları ise bağımsızlık ilanını engellemek için ne gerekiyorsa yapmaya istekli olabilir. Sadece prensipte değil, eylem olarak da.
Tehlikeli bir durum ve krize doğru gidildiğini söylemek yetersiz kalır. Ancak halen son dakikada bir uzlaşıya gidilmesi şansı da var. Kürt Bölgesel Yönetimi'ne özellikle de enerji konusu gibi hususlarda önemli tavizler verilmesi durumunda, bağımsızlık ilan etmeyebilir. Ama bunun da kalıcı ve kapsamlı bir temele oturan bir çözüm olmayacağını söylemek gerekir.
DW Türkçe: Iraklı Kürtlerin bağımsızlık ilanı için yeterli hazırlık yapıldı mı? Bağımsız bir Kürt devleti, ekonomik açıdan ya da güvenlik bakımından hayatta kalabilir mi?
Vicenzino: Kürt Bölgesel Yönetimi'ne göre, Kürt bağımsızlığı fiilen gerçekleşmiş durumda. Referandumun, bu sürece sadece resmiyet ve yasal bağlayıcılık kazandıracağı görüşündeler.
Onlar için doksanlı yılların başlarından beri sürdürdükleri özerk yönetim, siyasi meşruiyeti; enerji gelirleri ise ekonomik itibarı sağlıyor. Güvenlik ve askeri açıdan bakıldığında ise IŞİD'in Kerkük'ten Kobani'ye etkin biçimde ilerlemesine karşı gösterilen Kürt direnişi, 2014'ten sonra bağımsızlık arzusunu canlandırdı ve dış güvenlik tehditlerine karşı koyabilecek bağımsız bir oluşum olarak ayakta kalabileceğine dair gerekli güveni verdi.
DW: ABD neden bu referanduma karşı çıkıyor?
Vicenzino: ABD'nin çıkarları; güçlü, kendi kendini yöneten ve özerk bir Kürt oluşumuyla örtüşüyor. Ama bağımsız bir Kürt devletiyle örtüşmüyor. Bazı bölgelerde hali hazırda gerçekleşmiş olmasına karşın, Ortadoğu'da sınırların değişmesi; hem ABD hem de zaten türbülans içinde olan bölgedeki diğerleri için siyasi, ekonomik ve askeri açıdan fazlasıyla yıkıcı olur.
Kürt Bölgesel Yönetimi'nin statükosunun sürmesi, ABD'nin menfaatine. Kürtler, ABD için özellikle de IŞİD'e karşı mücadelede güvenilir bir müttefik olduklarını ispat ettiler. ABD, Kürt Bölgesel Yönetimi'ne fiilen bağımsız bir oluşum gibi davranmayı büyük ölçüde sürdürebilir. Ama resmen bağımsız bir devlet olarak ilan etmek çıkarına değil. En azından şimdilik.
Şu an için küresel jeopolitik coğrafyanın büyük bölümünde olduğu gibi, Ortadoğu'da da gelip geçici politikalar geçerli. Bu da değişen bölgesel ve uluslararası şartlara göre ulusal çıkarların da her zaman değişebileceği anlamına geliyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Cengiz Özbek