Uzmanı anlattı: Yeni binaların yıkılma sebepleri ne?

Uzmanı anlattı: Yeni binaların yıkılma sebepleri ne?

Deprem bölgesinde yapı incelemelerine katılan İnşaat Mühendisleri Odası Erzurum Şube Başkanı Abdulkadir Orhan, yıkılan binaların yüzde 98'den fazlasının 1999 yılı öncesi inşa edildiğini, 132 binanın da yeni yapıldığını bildirdi. Orhan, "Yaptığımız araştırmalarda yeni binaların yıkılma sebeplerinin çoğunun beton kalitesinden kaynaklandığını gördük. İşim 10 dakika daha erken bitsin diye maalesef ustalarımız, işçilerimiz kendi arasında santralci ile beton pompacısıyla anlaşarak beton mikserine su katıyor. Bu da akışı hızlandırıyor. Çalışanlar bu akışkanlıkla günde ortalama 1,5 saat erken mesai bitiriyor. Sonra da bu tip kötü sonuçlarla karşılaşıyoruz" dedi.

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından bölgede hasar tespiti inceleme ve araştırmalarına katılan İnşaat Mühendisleri Odası Erzurum Şube Başkanı Abdulkadir Orhan, 10 günlük incelemeleriyle ilgili değerlendirmede bulundu.

"Mikserlere su katılmak suretiyle beton döküldü mü betonun mukavemeti en az yarı yarıya düşüyor"

Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'nin de açıkladığı rakamlara göre yıkılan binaların yüzde 98’den fazlasının 1999 yılı öncesine ait olduğunu, 132 yeni binanın yıkıldığını ifade eden Orhan, şöyle konuştu:

"Şunu diyebiliriz, ne güzel denetim faaliyetleri yerini bulmuş. Ancak bunların yıkılmaması gerekiyordu. Biz 132 tane binanın denetim faaliyetini tam yürütememişiz ki bu binalar yıkılmış. Bu noktada da sadece yapı denetimleri olarak değil, yapı denetim hizmeti alan binaların dahi başında o ruhsatta ismi geçen şantiye şefinin, kendi meslektaşımızın yerinde bulunmamasından kaynaklı bu tip sıkıntılarla karşılaştığımızı gördük. Yaptığımız incelemeler ve araştırmalar sonucu yeni binaların yıkılma sebebinin birçoğunun beton kalitesinden kaynaklandığını gördük. Santralden mi kalitesiz geldi yoksa şantiyede mi su katıldı sorusuna bakınca da şantiyede dökülen betonun dayanımları sağlamadığını tespit ettik. Bunun en büyük nedeni de şantiyede betona su katılması. Biz her zaman diyoruz, her zaman da diyeceğiz, şantiyelerde mikserlere su katılmak suretiyle beton döküldü mü betonun mukavemeti en az yarı yarıya düşüyor. Eğer bir şantiyenin başında şantiye şefi yoksa, şantiye mühendislik hizmeti almamışsa bu tip hatalarla karşılaşılabiliyor. Her ne kadar santralden gelen beton doğru beton da olsa yerinde dökümü tam gerçekleşmediği için kalitesiz beton sonucu bu tip yıkımlarla karşılaşabiliyoruz. Yaptığımız incelemeler ve araştırmalar sonucu yeni binaların yıkılma sebeplerinin birçoğunun beton kalitesinden kaynaklandığını gördük. İşim 10 dakika daha erken bitsin diye maalesef ustalarımız, işçilerimiz kendi arasında santralci ile beton pompacısıyla anlaşarak beton mikserine su katıyor. Bu da akışı hızlandırıyor. Yani çalışanlar bu akışkanlık sayesinde günde ortalama 1,5 saat erken mesai bitiriyor. Sonra da bu tip kötü sonuçlarla karşılaşıyoruz. İş erken bitsin diye yapıyorlar ama bu tip kötü sonuçlarla karşılaşabiliyoruz. Tabi bu işin başında bir şantiye şefi olsa o işi takip etse kesinlikle bu tip sıkıntılarla karşılaşmayacağımızı da öngörebiliriz."

"Pasif mühendis" ilanı

Müteahhitlerin şantiye şefi çalıştırmaktan imtina ettiklerini, mühendislerin de biraz yumuşak durduklarından, şantiyenin başına gitmeden imza atmak suretiyle belli bedel karşılığında hizmet verdiklerini vurgulayan Orhan, şunları söyledi:

"O şantiyenin başına şantiye şefinin getirilmesi lazım. Bu noktada bizim kanun ve tüzüklerimizin de değişmesi lazım. Ne yazık ki şu an yürürlükte olan şantiye şefliği kanununda bir inşaat mühendisinin 5 ayrı şantiyeye bakabileceği noktasında bir madde var. 2024'ün başında bu kanun, yeni haliyle yürürlüğe girecek. Ancak yeni girecek kanun da yeterli değil. Bizim buradan önerimiz devlet yetkililerine şu olur, ivedi bir şekilde bu kanunu değiştirip, bir şantiyeye bir şef olması noktasında yürürlüğe koymaları olur. Maalesef geçenlerde bu tip bir ilanla karşılaştık 'Çalıştırılacak pasif mühendis arıyoruz' diye. Bu tip şeylere aman vermememiz lazım. Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde bizatihi kendim yaptığım bir tespiti söylemek istiyorum. Malatya Doğanşehir Halk Eğitim Merkezi 1979 yılında yapılmış 2 katlı betonarme bir bina. Bu binanın hasar tespit incelemesi için binanın içine girdiğimizde 2 ayrı büyük deprem atlatmasına rağmen halk eğitim merkezinin, sıva çatlağı dahi yok denecek kadar hasarsız olduğunu gördük. Ancak hemen yanı başında yaklaşık 10 yıllık bir bina vardı. Maalesef zemin katından çökmüştü ve yeni teknolojiyle yapılmıştı ama buradan neyi çıkartıyoruz, mühendislik hizmeti almış bina ile mühendislik hizmeti almamış binalar arasında dağlar kadar fark oluyor."

"Usta ve işçilere de sorumluluk yüklenmeli"

Uşak'ta betona su dökülmesine izin vermeyen kontrol elemanının dövüldüğünü hatırlatan Orhan, "Uşak'ta bir yapı denetim firması yetkilisi kontrol elemanı arkadaşımız, inşaatta beton dökümü esnasında betona su kattırmadığı için darbedildi. Bunun, bilim ve tekniği uygun olmadığından, kaynaklı sıkıntılar yaşadığımızı söylüyoruz. Betona su katmanın ne kadar sıkıntılı sonuçlar doğurabileceğini bile bile bizim orada ustalar tarafından kontrol eleman arkadaşımız darbediliyor. Bizim şu önerimiz de var; inşaatlarda sadece müteahhide mühendisi sorumluluk yüklemek değil, gerekirse usta ve işçilere de sorumluluk yüklememiz gerektiği noktasındadır" dedi. (DHA)