Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Okan Tüysüz, İstanbul için bugüne kadar onlarca rapor hazırlanmasına karşın deprem tehlikesine karşı bir adım atılmadığını ve 7,5 büyüklüğüne göre hazırlıkların acilen yapılması gerektiğini kaydederek, "Nerede hangi binaların yıkılacağına kadar çalışıldı ama bir şey maalesef yapılamadı" dedi. Deprem bilimci Prof. Naci Görür de "Bu hazırsızlık nedeniyle, önlem alınmayışı nedeniyle Marmara'daki ekonomi çarkları durur. Marmara'daki ekonominin çarklarının durması demek Türkiye'nin ekonomik anlamda diz üstü çökmesi demektir" dedi.
Deprem gerçeği ile yüzleşilmesi çağrısı yapan ve altyapıların önemli olduğunu kaydeden Prof. Görür ise "Deprem gelmeden önce bir kenti deprem dirençli yapacaksak önce onun altyapısını elden geçirip deprem dirençli hâle getireceğiz. Bunun yöntemleri de belli, nasıl yapılacağı da belli. Hatta deprem gelmeden önce siz bu şebekelerde nerede ne kadar zafiyet ve kırık olduğunu bugün depremden önce hesaplayabilir, bunları giderebilirsiniz. Mesela, bugün, ben İstanbul'da çok büyük ölçüde kanalizasyon şebekesinin çökeceğini düşünüyorum. Yanlış malzeme kullanmaktan. Betonarme boruları deprem kentinde, bu boyutta bir deprem kentinde kullanırsanız onlar size iyi bir performans vermez" diye konuştu.
Beklenen olası İstanbul depremini değerlendiren Prof. Görür, "Eğer İstanbul'da beklediğimiz deprem olursa Türkiye'nin yüzde 60'ındaki bütün ekonomik faaliyetlerin merkezi, can damarı, İstanbul'daki iş dünyasının depreme olan bu hazırsızlıklığı nedeniyle, önlem alınmayışı nedeniyle Marmara'daki ekonomi çarkları durur. Marmara'daki ekonominin çarklarının durması demek Türkiye'nin ekonomik anlamda diz üstü çökmesi demektir. Türkiye diz üstü çökerse ekonomik olarak, ekonomik bağımsızlığını kaybeder ve siyasi bağımsızlığı da tehlikeye girer mi diye çok endişe ediyorum" dedi.
Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Okan Tüysüz de İstanbul için 7,5 büyüklüğünde bir depreme hazır olunması gerektiğini söyledi. Daha önce İstanbul için "Deprem Master Planı" hazırlandığını söyleyen Prof. Tüysüz, "Bugün, İstanbul'da yıkılma aşamasında olan, olası bir depremde ağır hasar alacak ya da yıkılacak 90 bin binadan bahsediyoruz. Bu Deprem Master Planı'nın gereklerini yapsaydık herhâlde bu 90 binden söz ediyor olmazdık. Her ilçede, her sokakta nerede tsunami olacağına, nerede hangi binaların yıkılacağına kadar çalışıldı ama o yıkılan binalara çok fazla bir şey maalesef yapılamadı" dedi.
İstanbul'da Marmara Denizi içerisinde yapılan en detay çalışmanın Naci Görür tarafından yapıldığını söyleyen Prof. Tüysüz, İstanbul'da riskli yerleri de tek tek sıralayarak, şu bilgileri verdi:
"İstanbul'un çok önemli bir kısmı sağlam kaya üzerindedir, bu rakam da sanıyorum yüzde 57. Yüzde 20 civarında zayıf zemin var, o da İstanbul'un Avrupa yakasında bulunan Yeşilköy, Bakırköy, Eminönü̈, Fatih, Küçükçekmece ve Büyükçekmece'nin bulunduğu kesimdir. İstanbul'un yüzde 7'lik bir kesimi dere yatağını temsil eder; bu da sıvılaşma riskinin olduğu bölgedir. Zayıf ve sıvılaşabilir zeminler İstanbul'un Marmara'ya bakan kesimlerindedir, bu kesimler aynı zamanda faya en yakın yerler oldukları için olası bir depremde en büyük sarsıntıyı alacak olan bölgelerdir. Buna karşılık, örneğin Kilyos'ta da zayıf zeminler var, Şile'de de zayıf zeminler varİStanbul ansichtİstanbul depremi ama bunlar depreme uzak, İstanbul'un en uzak kesiminde yer almaktadır. Birinci boğaz köprüsünden itibaren doğu- batı bir hat çizerseniz onun güneyinde kalan kesimi, gerek Asya gerek Avrupa yakasında risk taşıyan bölge öncelikli tedbir alınmalıdır. Zeytinburnu 99 depremi sonrasında çok detaylı olarak araştırıldı, projeleri hazırlandı ama maalesef çok adım atılamadan ortada kalan bir proje hâline geldi ve o risk günümüzde hala devam etmektedir."
Prof. Tüysüz, Türkiye'de 5,5'ten büyük deprem üretebilecek 485 tane bilinen diri fay olduğunu vurguladı ve "Bu şu demek: Geçmişte deprem üretmiş̧, gelecekte de üretme potansiyeli olan faylar ve bu fayların biz ancak yarısını yeterince araştırdık. Bildiğim kadarıyla 250 civarında fayı çalışmış̧ bulunuyoruz, diğerleri üzerinde herhangi bir çalışma şu ana kadar ne MTA tarafından ne üniversiteler tarafından yapılmadı" dedi.
Komisyona gelirken "çok hevesi olmadığını" söyleyen Prof. Tüysüz, daha önce benzeri yapılan çalışmaları tek tek sayarak, "Çok sayıda yol haritası var ama o yola bir türlü̈ adım atamadık. 2000'de Ulusal Deprem Konseyi kuruldu, 2007'de kapatıldı. 2002'de Deprem Zararlarının Azaltılması ve Ulusal Strateji Raporu yayınladılar. Bunun gereklerini çok büyük ölçüde yerine getirmedik. 2004'te Deprem Şurası yapıldı, konusunda uzman 309 kişi katıldı ve bu Deprem Şurası kararlarının bir yıl içerisinde bitirilmesi hedeflenmişti. Deprem şurası yapılalı on dokuz yıl oldu. Bunlar uygulamaya konulsaydı bugün afetle mücadelede herhâlde biz çok daha farklı bir noktada olacaktık" dedi.
2 yıl önceki Meclis Araştırma Komisyonuna da görüş̧ verdiğini kaydeden Tüysüz, "524 sayfa rapor var, sonuç̧ ve öneriler bölümünde 268 tane öneri var; maalesef yine bunların hemen hemen hiçbiri hayata geçirilemedi" dedi.
Toplantıda Jeofizik Mühendisleri Odası temsilcisi Prof. Dr. Mehmet Emin Candansavar ile Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin alan arasında zaman zaman sözlü atışmalarla gerginlik yaşandı.
Jeofizik Odası temsilcisi fay yasasına karşı çıkarken Jeoloji mühendisleri odası temsilcisi "vicdansız" diye tepki gösterirken ve "etik değilsiniz" tepkisiyle karşılaştı. Sık sık karşılıklı atışmalar yaşanırken komisyon başkanı AKP'li Veysel Eroğlu, "DSİ Genel Müdürüyken de jeoloji ve jeofizik mühendislerinin kavgasına şahit oluyorduk" diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı. Eroğlu daha sonra iki oda temsilcinin sarılarak barışmasını istedi. Oda başkanları da alkışlar eşliğinde kucaklaştı.